“Saraçoğlu İçin El Ele Vermiyoruz, Çünkü…”

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, geçtiğimiz günlerde Saraçoğlu Mahallesi için açıklanan proje işbirliğine dahil olmayacaklarını, Mimarlar Odası'na başarılar dilediklerini açıkladı.

Oda’nın resmi internet sitesinde yapılan açıklamada henüz alan ile ilgili devam eden davalar bile sonuçlanmamışken, ortak akıl yürütülecek bir sürece girmenin kaygı verici olduğuna dair ifadelere yer verildi.

Açıklamanın tam metni şu şekilde;

Saraçoğlu İçin El Ele Vermiyoruz, Çünkü…

Bilindiği üzere Saraçoğlu (Namık Kemal) Mahallesi Ankara kent merkezinde yer alan İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın özelliklerini taşıyan, devletin konut sorununa ilk çözüm alanlarından biri olarak Cumhuriyet devrinin kamu eli ile yapılan ilk toplu konut yerleşkesi örneğidir. Kentsel sit alanı olarak tescilli olan Saraçoğlu Memur Evleri Yerleşkesi, Cumhuriyet’in Başkenti Ankara’nın geçmişinden bugüne kadar özgünlüğünü koruyabilen tarihi, kültürel, anı, ekonomik, belge değerleri taşıyan ender alanlardandır.

Neo-liberal kentleşme siyasaları izleyen siyasi iktidar Saraçoğlu Mahallesi’ne yönelik yukarıda kısaca değindiğimiz değerlerden sadece ekonomik değeri temelinde gündemine almış ve bu ekonomik değerin biran önce piyasalaştırılabilmesi için alan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında 8 Şubat 2013 ve 17 Aralık 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararları ile “Riskli Alan” ilan edilmiştir.

Geçtiğimiz hafta içerisinde de TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Ankara Ticaret Odası’nın ile Saraçoğlu Mahallesi’ni kente kazandırılacak bir proje için el ele verdiği ulusal basına yansımıştır.

Saraçoğlu Mahallesi özelinde hiçbir bilimsel, teknik araştırma olmaksızın alınan “Riskli Alan” kararı ile başlayan bu “riskli süreç” hakkında Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak ciddi kaygılarımız bulunmaktadır.

1- Sermaye ve AKP iktidarı ile el ele, kamu yararı temelinde, korumanın evrensel ilkeleri çerçevesinde, nesnel, bilimsel, teknik esaslar ile proje yapılamayacağı geçmişte defalarca deneyimlenmiştir.

2- 6306 sayılı yasa kapsamında alınan “Riskli Alan” kararlarının iptali için Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası tarafından davalar açılmıştır. Söz konusu alanla ilgili ortak akıl yürütülebilmesi için ilkesel olarak öncelikle davalara konu olan kararların iptal edilmesi gerekmektedir. Ayrıca dava süreçleri devam ederken proje sürecine girmek kamu kaynaklarının heba edilmesine sebep olacaktır. Öte yandan riskli alan kararının halen yürürlükte olması iktidarın alan üzerindeki hiçbir amaç ve hedeflerinden taviz vermediği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla “ortak akıl” üretmenin önkoşulları sağlanmadan proje yarışması üzerinde mutabakata varmak doğru değildir.

3- Sermayedarlar “ülke ekonomisine çok faydası olacağı” iddiası ile Saraçoğlu Mahallesi’nin ve kent merkezinin dönüşüm senaryosundaki/planındaki kâr payına göz diktiklerini apaçık “turizme kazandırma”, “ekonomiye kazandırma” gerekçeleriyle dillendirmektedirler. Dolayısıyla ortaya çıkacak olan projenin toplumun gerçek ve nesnel gereksinimlerinden ziyade kime, neye hizmet edeceği ortadadır. Sermayenin mütemmim cüzi AKP iktidarı da merkezi yetkileri ile bu projeyi gerçekleştirme görevini üstlendiğini 5 Ağustos 2014 tarihli alandaki taşınmazlar üzerindeki tahsislerin kaldırılmasına yönelik bir başka Bakanlar Kurulu Kararı ile göstermiştir. Bu karar ile alanın “ekonomiye kazandırılması amacıyla” tahsislerinin kaldırıldığı belirtilmiş ve ekonomiye kazandırma amacını projelendirmek üzere korumayla ilgisi olmayan Özelleştirme İdaresi’nin dâhi yetkili olabileceğine ilişkin bir hükme yer verilmiştir.

4- Mevcut siyasi iktidar, kentsel mekânı salt ekonomik getiri odaklı değerlendirmektedir. Saraçoğlu Mahallesi de bu perspektif ile korumadan uzak bir anlayışla değerlendirilmektedir. Alanın tarihi ve kültürel değeri ortada iken “ortak akıl” bileşeni olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan veya ilgili Koruma Bölge Kurulu’ndan hiç kimse sürece dâhil edilmemişken, Ankara Ticaret Odası’nın sürecin başat aktörleri arasında yer alması bunun en net ifadesidir.

5- Saraçoğlu Mahallesi lojman sakinleri (hala direnenler haricinde) geçtiğimiz birkaç ay içerisinde alanın “riskli olduğu”(?) gerekçesiyle alandan tahliye edilmiştir. Mahalleliye hiçbir şekilde görüşleri sorulmamışken “Proje üretilirken katılımcı olacağız, halka soracağız.” gibi söylemler dönüşüm sürecinde rıza devşirme amacı taşıyan, talan sürecini güzelleyen popülist vaatlerden ibarettir.Türkiye’nin kamu eliyle üretilmiş ilk toplu konut alanı ve Cumhuriyet döneminin ender bir konut yerleşkesi olan, tasarım ilkeleri, mimari tipolojisi, kültürel peyzajı ve kamusal alan ve kullanım kurgusu değerleri ile kent merkezinde yer alan ve kamu mülkiyetindeki en önemli kent parçalarından biri olan Saraçoğlu Mahallesi mevcutta zaten yaşayan ve kullanılarak korunan bir mahalledir. Mahallenin dönüşüme konu edilerek, yarışma projesi yoluyla nesnel ve teknik biçimlerle korunarak, kamuya yeniden kazandırılacağının hiçbir şekilde gerçekçiliği ve inandırıcılığı yoktur.

6- Toplum ve kamu çıkarları temelinde çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, mesleki birikimlerini toplum yararına ve esenliğine kullanmakla yükümlü TMMOB’a bağlı meslek odaları Türkiye’nin demokratik mevzileri ve kentsel muhalefet odağıdır. Bu bağlamda, bunca yapısal ve hukuki sorunlar dikkate alındığında meslek odası ile Saraçoğlu Mahallesi için proje ortaklaşmasına gidilmesi, yapılacak projenin kamuoyu nezdinde meşrulaştırma mekanizmasının bir parçasıdır.

Saraçoğlu Mahallesi için oluşturulan söz konusu proje işbirliğinin açıkladığımız nedenler ile tehlikeli sonuçlar doğuracağı kaygılarını taşımaktayız. Her şeye rağmen bütün bu kaygılarımızda haksız çıkmayı ve Saraçoğlu Mahallesi’nin sermayenin değil halkın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yenilenmesini yürekten umuyor ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne bu süreçte başarılar diliyoruz.

Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak sermayenin karşısında kentsel kamusal alanlarımızı ve değerlerimizi koruyacağımızı, “toplumla el ele” tüm mesleki sorumluluklarımız ile sürecin takipçisi olacağımızı meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Etiketler

Bir yanıt yazın