Paulo Mendes da Rocha: “Dünya Artık Yapılan Hatalardan Ders Almak Zorunda”

Arkitera Mimarlık Merkezi’nin düzenlediği ARKIMEET Konferansları’nın 16.’sı, 31 Mayıs Çarşamba akşamı 2006 yılı Pritzker Ödülü’nün sahibi Paulo Mendes da Rocha’nın katılımı ile gerçekleşti.

Siemens’in sponsorluğunda gerçekleşen konferansta, mimar, konuşmasına başlamadan önce sırasıyla, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, Siemens Satış Direktörü Haluk Çelebioğlu ve Arkitera Mimarlık Merkezi Kurucularından Ömer Yılmaz, mimarlık ve gelecekte gerçekleşmesi planlanan yeni projeler hakkında bilgi verdiler.

Tarihi Aya İrini Kilisesi’nde gerçekleşen konferansta Paulo Mendes da Rocha, Brezilya’da gerçekleştirdiği beş projesinden bahsedeceğini söyledi ve ekledi, “İnsanlığın tarih ve deneyim ile ortaya çıkarmış olduğu bu muhteşem yapının içinde konuşmak inanılmaz birşey.”

Baia de Vitoria (1993)

İnşa edilmemiş fakat yalnızca bir senaryo olarak da düşünülmemesi gereken proje, coğrafyanın dönüşüm ile bölgeye yeni bir anlam yüklemesi arzusuyla yapılmış. Rocha’nın doğduğu kentte (Vitoria) 240m²’lik bir alana yayılan proje, kentin hemen girişinde yer alıyor. Projenin inşa edileceği alan denizin doldurulması ile elde edilmiş. Bu nedenle, temelin sağlamlaştırılması için sütunlarla desteklenecek bir yapı söz konusu. Denizden yükselen küçük bir köprü ile ulaşılabilen binada, malzeme olarak gemiler ile limana taşınan madenlerin kullanılması düşünülmüş. İki beton duvarda tesisatı barındıracak olan projede, bunun dışında boş ve özel sektörün mağaza olarak kullanabileceği bir mekana sahip oldu. Denizin üstünde, limandan belirli bir mesafede ve yolcu gemilerinin rahatlıkla yaklaşabileceği yapının İstanbul gibi olacağını söyleyen Rocha, projenin inşa edilmesi halinde, insanları çeken çok farklı bir yer olacağını ve bunun deniz kenarında olmasından kaynaklandığını da sözlerine ekledi.

Baia de Montevideu (1998)

Montevideu’da oldukça sığ sulara sahip olan bölgede, suların yarattığı soruna karşı hiçbirşey yapılamadığını söyleyen Rocha, projenin başında ana karar olarak körfezden buraya ulaşımın sağlanması gerektiğini düşündüklerini ve coğrafya ile mimarinin ayrı düşünülemeyeceğini söyledi. Projenin gerçekleştirileceği körfez, 2 km yarıçapına sahip ve ortasında herhangi bir fonksiyona sahip olmayan küçük bir ada yer alıyor.

Buraya getirilen teklif, körfezi kare haline getirmek, yolu kıyıdan uzaklaştırıp, denizden bir yol ile bölge sakinlerinin ulaşımını sağlamak. İnsan eli değmemiş gibi görünecek olan proje, Bueones Aires’e giden anayoldan geçenlerin görebileceği bir konumda yer alıyor. Kare halindeki körfez, ortasındaki adada tasarlanan tiyatro yapısı ile zemini su olan bir meydan olarak tasarlanmış. Çağdaş kenti oluşturma arzusundan yola çıkan projede, ortadaki tiyatro yapısına ancak tekne ile ulaşılabiliyor.

SIVAM (1998)

Brezilya Hükümeti’nin Amazon Ormanları’nın gözlemlenmesi adına kurmak istedikleri merkez için yapılan proje, yeni bir programa sahip. Dünya’nın su ve oksijen kaynağı olan Amazonlar için dayanışma ile yapılan projenin ilginç tarafı, farklı pek çok teknolojiyi bir araya getirecek olan bir yapı olması. Brezilya’da manzaraların yatay olmasından dolayı ve işe gidenlerin kapalı bir avluya bakmak yerine dışarıya bakmasının sağlamak amacıyla proje zemin kotundan yukarıda yer alıyor ve alt kotlarda küçük bahçeler var. Büyük bir otopark, halka açık bölge ve özel bölgeden oluşan projede, kalabalık gruplara hizmet verebilen asansörler ile dairelere çıkılıyor. Halka açık, kafeterya, oditoryum ve konferans salonuna sahip olan bölümde sadece Amazon Ormanları’na ait bilimsel görüntüler değil halka eğitim amaçlı olarak gösterilecek görüntüler de yer alacak. Giriş izni olmayan özel bölge kristal camı ile kaplı, hiçbir zaman kapalı değil fakat halkın kullanabileceği bölümden ayrı bir yerde bulunuyor. Proje, yatay stabilitenin nasıl korunabileceğinin de bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Patriarca Meydanı (1992)

Mevcut düzenlemede yer alan ve projede karar aşamasında dikkat edilen unsurlar, meydanda bulunan ve Oscar Niemeyer’in yakın bir dostu tarafından yapılmış olan heykel, 18. yy yapımı kilise, Neoklasik dönemden kalma binalar ve yeni bir banka yapısı. Meydanda düzenlenmiş olan sütun ise kilisenin anısına yapılmış. “Şehre yeni bir mekansal özellik kazandırmak amacı ile yapılan düzenlemede, ilk bakışta gördüğünüz yerde duran bir şeyken, biraz yaklaşınca aslında havada asılı olduğunu farkediyorsunuz. Böylesine anıtsal bir mimariden bahsederken, karşıtlık her zaman olmalı. Buradaki yapının yalın olması ise yalnızca insan zekası ile değil taşın sizden istediğini vermeniz sonucu ortaya çıkıyor.” dedi Rocha, Patriarca Meydanı için yaptığı projeyi anlatırken.

Vigo Üniversitesi (2004/2006)

Çok güçlü bir coğrafyaya sahip olan üniversite için “çözülemeyecek bir sorunu çözmeye yönelik” bir proje gerçekleştirdiklerini söyleyen Rocha, doğal enerji, rüzgar ve özellikle güneş enerjisini burada kullanmak istediklerini belirtti. Binada yapay örtülü bir cadde ve bu caddeye bağlı yeni üniversite binaları, spor merkezi, kütüphane ve öğrenci yurtları bulunuyor.

Üstü kapalı olan uzun ve monoton caddeye bağlanan binalar bu monotonluğu kırıyor ve zemin kotunu sosyal işlevlerin yer aldığı büyülü bir şehre dönüştürüyor. Rocha, “Projeyi, mimari, sanat, bilim ve teknolojiyi bir araya getiren bir olgu olarak düşünüyoruz.” dedi ve ekledi “İnsanlar orkestra kurarken herşeyi organize eder. Aynı şeyi yerel teknolojiyi kullanarak yaptık.” Proje idare ve planlama dairesi ve mühendislerle yapılan işbirliği sonucu inşaat önümüzdeki dönemde başlayacak.

Rocha konuşmasına, “İnsan doğanın bilincindedir ve içinde doğayı yaşanabilir kılma ve kent kurma arzusu taşır. Kentler iki şeyden muzdariptir; plansızlık ve hatalardan ders alınmaması. Bunları İstanbul’da konuşuyor olmak oldukça önemli çünkü İstanbul da bu tür dertlerden muzdarip olan bir şehir. Dünya, artık yapılan hatalardan ders almak zorunda, ancak bu şekilde arzularımızı gerçeğe dönüştürebiliriz” diyerek son verdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın