NASA Felaketin Ardından Uydu Verilerini Haritaladı

NASA'nın resmi sitesinde 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye'nin güneyi ve Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen depremin ardından uydu verilerini işlemeye ve analiz edip haritalamaya başladı.

8 Şubat 2023

Türkiye’nin güneyi ve Suriye’nin kuzeyinde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7,8 ve 7.5 büyüklüğündeki depremler, her iki ülkede de büyük hasara yol açtı.

Depremin başlangıcı yeryüzünün 18 km aşağısındaki fay hattından kaynaklandı. Sığ derinlik, depremin merkez üssünden yüzlerce kilometre uzaktaki bölgeleri etkileyen şiddetli sarsıntılar ürettiği anlamına geliyordu. İlk depremi yaklaşık 9 saat sonra meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki deprem ve artçı sallantılar takip etti.

Olayın haberi yayıldıkça, NASA da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından uzay ajanslarındaki bilim adamları, olayla ilgili uydu verilerini işlemeye ve analiz etmeye başladı.

NASA’nın Jet Propulsion Laboratory’de bir jeofizikçi olan Eric Fielding felaketi uzun bir fay hattı üzerinde yüzeye kadar parçalanan çok büyük ve güçlü depremler olarak ifade ediyor. “Bu insanlarla dolu birçok yerleşke ve kentte oldukça geniş bir alanı vuran çok güçlü bir sarsıntı. 7,8 büyüklüğündeki depremin kırılma uzunluğu ve büyüklüğü, San Francisco’yu yerle bir eden 1906 depremine benziyordu.”

İlk hasarın yaklaşık olarak haritası yukarıda Türkoğlu, Kahramanmaraş ve Nurdağı bölgelerini gösteriyor. Koyu kırmızı pikseller binalara, evlere, altyapıya ciddi hasar verme ya da arazide değişiklik yapma olasılığı yüksek kısımları temsil ediyor. Turuncu ve yeşil kısımlar ise orta derecede veya kısmen hasarlı yerleri. Her bir piksel çevresindeki 30 metreyi tarayan bir daire gibi.

Harita 8 Şubat 2023’te Advanced Land Observing Satellite-2 (Gelişmiş Kara Gözlem Uydusu-2)’deki PALSAR-2’de toplanan verilerden üretiliyor. Uydu, sentetik bir açıklık radarı, Dünya yüzeyine mikrodalga darbeleri gönderen ve binalar da dahil olmak üzere manzarayı haritalamak için bu dalgaların yansımalarını dinleyen bir sensör taşıyor. Bilim insanları, 8 Şubat 2023’te gözlemlenen veriler ile aynı uyduya ait deprem öncesindeki bir tarihe (7 Nisan 2021) ait verileri kıyaslayarak meydana gelen değişimlerin izini sürdü ve hasarlı bölgeleri tanımlamaya başladı. ALOS-2 verileri Sentinel Asia tarafından sağlandı ve Earth Observatory of Singapore – Remote Sensing Lab (Singapur Dünya Gözlemevi – Uzaktan Algılama Laboratuvarı) ile NASA ‘nın Jet Tahrik Laboratuvarı işbirliğinde analiz edildi.

Fielding , “Kullanılan ALOS-2 ince ışın verilerinin 70 kilometrelik dar alanı nedeniyle harita, etkilenen bölgenin yalnızca orta kısmını kapsıyor, ancak hem 7,8 büyüklüğündeki ana depremin hem de 7,5 büyüklüğündeki artçı şokun merkez üslerini de gösteriyor” diyor. “ALOS-2 alımları arasındaki zaman aralıklarının bir yıla kadar olduğunu unutmamak gerekiyor, bu yüzden yaklaşık hasarı gösteren haritanın doğruluğu, mevsimler değişimler nedeniyle dağlar gibi bitki örtülerinin olduğu alanlarda daha az olabilir” diye de ekliyor. Bitki örtüsünün olduğu yerlerde hasarlı olarak işaretlenen alanların bir kısmı zarar görmemiş olabileceği gibi, bitki örtüsünün olduğu yerlerden hasarsız görünen bazı alanlar da zarar görmüş olabilir.

NASA’nın Yer Bilimleri Uygulamalı Bilimleri’nin afetler programı alanı üyeleri, ulusal ve uluslararası ortakları kadar ABD Dışişleri Bakanlığı, California Sismik Güvenlik Komisyonu, Miyamoto Global Disaster Relief ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarla yaklaşık hasar haritasını oluşturma ve onu oluşturmak için kullanılan verileri paylaşma sürecinde yer alıyor. Ekip ayrıca, bölgedeki paydaşların ihtiyaçlarını değerlendirmek, risk değerlendirmesi ve kurtarma çabalarını desteklemek için bilimsel uzmanlık sağlamak üzere ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından düzenlenen devam etmekte olan koordinasyon çağrılarına katılıyor.

Programın başında yer alan isim Shanna McClain olayların yakından izlediklerini belirtiyor. Uydulardan olabildiğince genişletmeye çalıştıkları hasar haritalamaya ek olarak, arazi kayma risklerini, elektrik kesintileri ve aksiyon almayı zorlaştırabilecek hava koşulları gibi artmakta olan risklerin izini sürmek için de uyduları kullandıklarının altını çiziyor McClain. Yeni veriler erişilebilir oldukça, ekip neredeyse gerçek zamanlı görüntüleri ve kendi haritalama portallarındaki depremle ilgili veri ürünlerini yayınlıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın