Mimarlık Eleştirisi Öldü mü?

Design Observer'dan Thomas Fisher'ın yazısı...

2005 senesindeki bir röportajında ressam Chuck Close beklenmedik bir ilham kaynağından söz ederek “Clement Greenberg’in de Kooning’e ‘Sanatta artık yapılamacak tek şey bir portre yapmaktır’ dediğini hatırlıyorum. Düşündüm ki eğer Greenberg bunun yapılamayacağını düşünüyorsa, o zaman kendime bir sürü atölye edineceğim’,” dedi. Kariyerini neredeyse portrelere, genellikle otoportrelerine ayıran biri olarak ressam, üretim sürecinde üslubunu tekrar icat ediyor.

Günümüzde mimarlık kritiğinin de böylesine cesur bir yeniden yorumlamaya ihtiyacı var. Birçok önemli Amerikan gazetesi son yıllarda mimarlık eleştirmenlerini işten çıkardılar, pozisyonu ortadan kaldırdıktan sonra eleştiri, gazeteci bir form ya da bir kompozisyon sanatına kaydı ve neredeyse eleştirmenlik yapılamayacak hale geldi. Bu durum üzerine geçen sene Design Observer’ın eleştirmeni Alexandra Lange ve editör Nancy Levinson durumun sebepleri üzerine iki metin hazırladılar. “Why Nicolai Ouroussof Is Not Good Enough” adlı yazıda Lange, 2004’ten geçtiğimiz yaza kadar New York Times’ın mimarlık eleştirmeni olan Ouroussof’un mesleği küçülttüğünü savunurken, “Biraz tarih, az politika, rastgele kent biliminden oluşan bakış açısı, bir eleştirmenin rolünü sadece mimarinin görünüşüne indirgenmesine sebep oldu,” diyor. Bunun yanı sıra Lange Ouroussoff’un işin devamı açısından bir malzeme sağlayamadığını söyleyerek “son mimarlık eleştirmeni” olabileceğini söylüyor. Lange’in öngörüsü burada doğrulanıyor. Ouroussoff Times’ın son mimarlık eleştirmeni, en azından sadece mimarlık üzerinde yoğunlaşan son eleştirmeni. Times yeni birini bu pozisyona getirmek yerine, mimarlık eleştirisini gazetenin sanat eleştirmeni Michael Kimmelman’a bıraktı. Lange’nin meslek için ölüm ilanı New York merkezli görünüyor. Chicago Tribune’de Balir Kamin ve Los Angeles Times’da Christopher Hawthorne gibi, birkaç Amerikan gazetesi hala önemli mimarlık eleştirmenlerine sahip. Lange haklı olarak belki de bir profesyonel imhaya (Büyük bir gazeteye düzenli olarak yazan mimarlık eleştirmeni) tanık olduğumuzu belirtiyor.

Lange sadece Ouroussoff’un yazılarındaki yetersizliğe değinmekle kalmıyor, aynı zamanda mimarlığın hakettiği kritiği de ateşli bir şekilde savunuyor. “Bize gerekli olan renderlar ve binalara farklı olarak bakan bir eleştiri anlayışı, sadece haber değerine bakmayıp bizi binanın referanslarına, duygularına, dokusuna bağlayabilecek bir eleştiri anlayışı. Mekana ve mekanın tarihine demir atan bir mimarlık eleştirisine ihtiyacımız var. Ouroussoff mimari kültürdeki en kötü trendler üzerinde yoğunlaşarak, nereden geldiğini açıklamayıp, yeni gidilebilcek yerleri keşfetmediği için yeterince iyi değildi,” diyor.

Places editörü Nancy Levinson “Critical Beats” adlı yazısında Lange’ın savunmasını genişletiyor. Levinson, mimarlık eleştirisinin düşüşünü, yalnızca Ouroussoff’un kritik anlayışı gibi sadece sanat eleştirisine indirgeyici bir bakış açısından kaynaklanmasına değil, alanın uluslararası bir boyuta geçmesine de bağlıyor. “Mimari kültürün küreselleşmesi, mimarlık eleştirisi için istenmeden gerçekleşmiş bir çıkmaz yarattı. Küresel ölçekte iyi mimarlık eleştirisi yapmak pratik açıdan neredeyse imkansız,” derken “Dijital devrimin karışık erken dönemlerinde gazetecilik yeni işler ve editoryal modeller üretmek durumundaydı ve mimarlık eleştirmenliği ilk gözden çıkarılan alanlardan birisi oldu,” diyor.

Levinson’un gözlemine göre, disiplinin küreselleşmesi, bir eleştirmenin herhangi bir konuyu derinlemesine işlemesini mümkün kılmıyor, çünkü çok yaygın ve geniş bir alan sunuyor. Levinson binaları, film ve müzikle karşılaştırarak, kolay taşınabilmesi sebebiyle film ve müziğin izleyicilere ve kritiklere çok daha kolay ulaşabildiğini, böylece daha yoğun bilgiye dayalı eleştiriyi desteklediğini belirtiyor. Buna karşın mimarinin mobil bir sanat olmaması sebebiyle sanat dalları arasında zor ulaşılabilen bir yerde olduğunu ve kritiğinin de, özellikle küresel bir ölçekte yapılacaksa, Amerika’daki eleştirmenlerin Dubai, Şangay, Milan veya Basel’deki yeni projeleri hemen ufak bir gezi sonrası yazmaları gibi sığ bulduğunu ve inandırıcı gelmediğini söylüyor. Levinson’un da dediği gibi: “Mimarlık eleştirisi nasıl film ve edebiyat eleştirileriyle yarışabilir ki? Dönemimizin gezici mimarlık starlarının ürettikleri hakkında ciddi bir yazı yazmak için sonu gelmeyecek ülkeler arası seyahatlere gitmek ve limiti olmayan bir finansal kaynağınızın olması gerekir ve bunlar sadece lojistik için gerekli olanlar. Bir sanatçıyı ya da bir sanat eserini ciddi eleştirmek için o sanat alanının tümüne önemli derecede dikkat göstermek gerekir,”

Lange ve Levinson ısrarla daha iyi, daha yerelle bağlantılı, tutkulu bir söylemi olan, disiplinleri kapsayan ve entelektüel odaklı bir mimarlık eleştirisine ihtiyacımız olduğunu söylüyorlar. Reçeteleri ise eleştirinin kalitesini arttırmaya yönelik uzun bir yoldan geçiyor. Ancak özellikle eleştirel yazıyı bir zamanlar destekleyen geleneksel yayını altüst eden gelişmeler sonucu oluşacak dinç eleştiri anlayışının nerede oluşabileceğine dair birşey söylemiyorlar. Basılı yayınlardan dijital yayınlara hızlı geçişin de eleştiri yazıları için bir gelecek vaadedip etmediğini de belirtmiyorlar. Chuck Close’un sözlerini konuya uyarlamak gerekirse: Hızla yön değiştiren medya kültüründe geleneksel mimarlık eleştirisi yapmak imkansız hale geldiyse, hevesli eleştirmenin mesleği icra edebilecekleri birçok yeri olacaktır.

Etiketler

Bir yanıt yazın