Linz’de Endüstriyel Miras Sanatla Buluşuyor

Linz’de Endüstriyel Miras Sanatla Buluşuyor

Linz Tütün Fabrikası, philipp weinberger tarafından Art Magazin isimli sanat mekanına dönüştürüldü.

1920’lerde Peter Behrens ve Alexander Popp tarafından tasarlanan Linz Tütün Fabrikası, Avusturya Tütün Şirketi’nin ana merkezi olarak inşa edildi. Kentsel hafızada önemli bir yer tutan yapı, kentin merkezinde konumlanıyor. Bir zamanlar pipo tütününü kurutmak için depo olarak kullanılan Magazin 1 binası, yeniden işlevlendirme süreciyle birlikte burası bugün “Art Magazin” olarak anılıyor. Bünyesinde stüdyolar, ortak çalışma alanları, Linz Kent Müzeleri’nin deposu, sergi alanları, toplantı odaları ve yeme-içme alanları yer alıyor.

Yenileme çalışmaları, tescilli yapının özgün karakterini mümkün olduğunca korumayı amaçlarken modernizmin işlevsel mimarlık yaklaşımını devam ettiren yeni bir mimari dil oluşturmayı hedeflemiş. Tesisat hatları görünür şekilde yerleştirilmiş orijinal yapı malzemeleri korunmuş veya restore edilmiş. Yeni eklemeler ise endüstriyel mimarinin mevcut renk paletiyle uyumlu biçimde tasarlanmış. Tarihi yapıdaki müdahaleler az ama dikkat çekici, böylece yapı, yeni kullanım senaryosunun ihtiyaçlarına yanıt verebilecek hale geliyor.

Tarihi şerit cephenin restore edilmesi iç mekanların yeterli ışık ve hava almasını sağlamak adına önemli bir müdahale olmuş. Fabrikanın geçmiş inşaat süreçlerinde, depo binaları arasına ek yapılar inşa edilmiş.

Günümüzde bu ara hacmin kaldırılmasıyla ortaya çıkan boşluk, yeni eklenen balkonlarla değerlendirilmiş. Hem sanatçılar için dış mekana erişim sağlanmış hem de yapı daha fazla doğal ışık alır hale gelmiş.

Yapıya karakter kazandıran unsurlardan biri de çelik sarmal merdiven. “Behrensband” (Behrens şeridi) olarak adlandırılan bu merdiven, zamanında fabrikanın lojistik hattı olarak kullanılan güzergahı takip ederek ziyaretçi rotasına dönüştürülmüş. Art Magazin’de bu şerit, birinci kattan üçüncü kata kadar uzanıyor. Behrens’e referansla mavi tonlarında boyanan merdiven, adeta bir şerit gibi yapının içinde yükseliyor.

Yapının modernist ruhuna uygun olarak özel bir aydınlatma elemanı tasarlanmış. Alçak tavan yüksekliği ve beton kirişli tavan yapısı göz önünde bulundurularak mimar homojen bir “ışık halısı” yaratmak istemiş. “DARF” isimli bu lineer aydınlatma elemanı, tüm yapıyı kırmızı bir ip gibi baştan sona kat ediyor.

Geçmişte tütün balyalarının demiryolu ile taşındığı alanlar, peyzaj tasarımında önemli bir referans noktası olmuş. Açık alanlar, tren yollarını andıran bir düzenlemeyle “demiryolu boşluğu”na dönüştürülmüş. Yabani bitkiler ve ağaçlar rayların arasına ve yanına yerleştirilmiş.

Endüstriyel ham malzemelerle üretilmiş oturma elemanları ve tırmanma iskeletleri alana eklenmiş. Kullanılmayan bir tren vagonu ise yıllar önce terk edilmiş hissi vererek yapının ana girişi olarak konumlanmış.

Bir yanıt yazın