Kuzey Makedonya’nın Başkenti Üsküp

Şehirciliğin Öncüleri dosyamız kapsamında sırada 1963 yılındaki yıkıcı bir depremden sonra yeniden inşa edilmek üzere Kenzo Tange tarafından tasarlanan Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp şehrini inceliyoruz.

1963 yılının Temmuz ayında Üsküp’te meydana gelen şiddetli deprem, şehirdeki binaların yaklaşık yüzde 65’ini yok etmiş. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler, kent için bir master plan hazırlamak için özel bir fon oluşturmuş. Yunan mimarlık firması Doxiades Associates ve Polonyalı mimar Adolf Ciborowski, 1964’te Üsküp için bir bölgesel plan hazırlamış; ancak uluslararası bir yarışma aracılığıyla daha ayrıntılı bir çalışma yapmak amacıyla yaklaşık iki kilometrekarelik bir alan olan şehir merkezi boş bırakılmış.

1963 Üsküp depreminde yıkılmış bir bina

1965 yılında Kenzo Tange, Birleşmiş Milletler’den Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti’nin bölgesel başkenti Üsküp’ün yeniden inşası için düzenlenen uluslararası yarışmaya katılmakla ilgilenip ilgilenmediğini soran bir telgraf almış. Tange, projenin sadece uluslararası etkisini düşünerek değil, aynı zamanda kentin yeniden inşası için bir model oluşturacağını öngörerek daveti kabul etmiş. Jürinin, birincilik ödülünü kazanan Tange ve ikincilik ödülünü kazanan Yugoslav mimarlar Radovan Mischevik ve Fedor Wenzler ekibinin nihai bir plan geliştirmek için birlikte çalışmasını önermesi üzerine hem Japon hem de Yugoslav mimarlardan ve mühendislerden oluşan bir tasarım ekibi oluşturulmuş.

Kenzo Tange ekibi, şehir merkezinin doğu bölgesinin maketinin önünde

Tange, Üsküp projesi üzerinde çalışırken iki ana yaklaşım arasından bir karar vermesi gerekiyormuş. İlk yaklaşım, şehrin dinamik ve tekrarlayan bir modelde büyümesine ve değişmesine imkan verirken ikinci yaklaşım ise, bütün için nihai bir form tasarımı ile tüm geliştirmelerin bu formla uyumlu olduğu bütünsel bir tasarım öneriyormuş. Tange, Üsküp projesinin yaşayan bir şehrin büyümesini ve yeniden gelişmesini teşvik etmekten çok harap olmuş bir şehrin diriltileceği bir görünüm oluşturmakla ilgili olduğunu hissederek ikinci yaklaşımı tercih etmiş. Dolayısıyla, tüm bina tasarım süreçlerinde ana plana ve bina yönergelerine uyulması gerekliymiş. (1)

Tange’nin planı, uyarlanabilir, esnek, organik olarak büyüyebilen, hızlı, ultra modern ve ultra kentsel bir mimariyi savunan metabolist hareketten etkilenmiş. (2) Ve, iki metaforik kavram ile karakterize ediliyor: İlki bir dizi geometrik kuleleri ile yeni bir giriş portalı ve ulaşım merkezi olan “Kent Kapısı”, diğeri ise şehir merkezinin çevresi boyunca kıvrılan bir dizi heybetli yüksek konut bloğu olan “Kent Duvarı”. (3)

Plana göre Kent Duvarı, Vardar Nehri’nin güney tarafında, şehir merkezini saran 6 ila 7 konut apartman bloğundan oluşuyor. Sokakların duvarla kesiştiği noktalarda şehir merkezine açılan geçitlere bakan ve adeta bir sur duvarının burçlarını andıran yüksek kuleler yer alıyor. 1963 depreminde evini kaybeden binlerce Üsküplü için Kent Duvarı konut kompleksinin yapımına öncelik verilmiş. Tamamlandığında 8.000 kişiyi barındıracak kapasiteye sahip, kabaca 48 blok ve kuleden oluşan bir yapı topluluğu oluşturmuş.(3)

Tange’nin modelinden bir diyagram, Kent Duvarı kompleksi mavi renkte

Günümüzde Kent Duvarı

Eski Üsküp, kubbeleri ve minareleri olan bir dizi dolambaçlı, Arnavut kaldırımlı sokaklardan oluşan Eski Çarşı’nın etrafında toplanmış. 1960’lara gelindiğinde, çoğunlukla Vardar’ın diğer tarafında modern bir şehir merkezi ortaya çıkmış ve şehrin Hristiyan ve Müslüman bölgeleri arasında gayri resmi bir ayrım oluşmuş. Tange, şehrin bu iki bölümünü Kent Duvarı ile birleştirmeyi ve güçlü, tanımlayıcı ve anıtsal bir görünüş sağlamayı amaçlamış.

Eski Çarşı’dan bir görünüm

Nehir çevresindeki bölgenin depreme karşı en savunmasız bölge olmasının anlaşılmasının ardından Tange, iki bölgeyi bir araya getirmeye yardımcı olacak kültür merkezi, konser salonu ve açık alanlar planlamış. (2) Jüri, Üsküp Kalesi’nin merkezin bileşimine dahil edilmesini ve Vardar’ın sol ve sağ kıyılarının kamu binaları, dükkanlar, köprüler, yaya yolları ve meydanlar yoluyla bütünleştirilmesini özellikle takdir etmiş. (1)

Deprem Sonrası Kenzo Tange Planını Gösteren Üsküp Maketi

Bir diğer öneri olan Kent Kapısı konsepti ise, iletişim ve iş faaliyetleri ile ilgili tüm kentsel fonksiyonların yoğunlaştığı doğrusal bir eksen öneriyor. İnşa edilecek yeni bir tren istasyonu ve geçit yapısı ile kelimenin tam anlamıyla şehre açılan bir kapı olan Kent Kapısı, karayolu ve demiryolu olmak üzere tüm trafik sistemlerinin kesiştiği nokta olarak bölgesel ve yerel trafik arasında geçiş sağlıyor. Demiryolu terminali ise bir yeraltı yapısı olarak tasarlanmış. Üzerinde otomobil park alanları, toplu taşıma terminalleri ve yaya bölgeleri bulunuyor.

Bu uzantının ortasında devasa bir geçit yapısı yer alıyor. Eksen, Vardar Nehri üzerinde konumlanan, devlet ve belediye tesisleriyle çevrelenmiş ve şehrin en önemli kentsel mekanı olan Cumhuriyet Meydanı’nda son buluyor. Eksen boyunca bir dizi ofis kulesi, kütüphane, bankalar, sergi salonları, sinemalar, oteller, mağazalar ve restoranları içeren binalar yer alıyor. Böylelikle Üsküp lineer aksı, şehrin omurgasını oluşturan merkezi iş bölgesi ile kent meydanını da birbirine bağlıyor. Yerleşim alanlarının iş bölgesine yakınlığının ise şehre yeniden canlılık getirmesi bekleniyormuş.

Kenzo Tange’nin Üsküp Şehir Merkezi Planı’ndan bir görüntü. Fotoğraf: Mondadori Portfolio/Getty Images

Tange, geleneksel öğeleri ve metaforları aracılığıyla planının, fiziksel formun ötesinde bir anlam taşıdığını ve şehrin canlılığını ve hümanizmini geri kazanmak için sakinleri ve ziyaretçileri ile iletişim kurduğunu iddia ediyormuş. O, şehri yeniden inşa etmek yerine kalan yapıları korumaya çalışmış ve tarihi alanları çerçevelemek için Kent Duvarı’nı kullanmış.(1)

Günümüzde Üsküp Kalesi

Sonuç, arkasında bahçeleri ve meydanları olan anıtsal “duvar”ın yeşil bir merkezi çevrelediği bir şehir. Kent Duvarı büyük ölçüde planlandığı gibi yapıldıysa da, Kent Kapısı, iş bölgesine ve oradan da nehre ulaşması beklenen karmaşık kuleler ve yürüyüş yolları sistemi hiçbir zaman hayata geçirilmemiş. (2) Öte yandan Tange’nin planı, Üsküp’ün yeniden inşa sürecine rehberlik etmede önemli bir rol oynamış ve uluslararası iş birliği açısından dikkate değer bir başarı elde etmiş. (1)

Telekomünikasyon Merkezi (Telecommunications Centre)

Üsküp’ün ilk büyük merkezi postane ve telekomünikasyon merkezi olan ve 1936 yılında inşa edilen binanın yıkılmasının ardından yeni kompleks için bir tasarım yarışması düzenlendi. Birincilik ödülünü kazanan Janko Konstantinov tarafından tasarlanan Telekomünikasyon Merkezi, Kenzo Tange’nin 1963 depreminden sonra Üsküp’ü yeniden inşa etme planının ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Vardar Nehri’nin sağ kıyısında, kaleye bakan özel bir yere sahip olan yapı topluluğu, farklılaştırılmış üç birime bölünmüş ve 1,5 metre yükseltilmiş birleştirici bir platform üzerine yerleştirilmiş. Brütalist yapının sıvasız betonu, yapı ve kaplama arasındaki geleneksel ayrımı yıkacak şekilde kullanılmış. Malzeme ve renk çeşitliliğinin azlığı, malzemenin plastik özelliklerini deneyen etkileyici mimari öğeler ve formlarla telafi edilmiş.(4)

Kiril Metodi Üniversitesi (Cyril and Methodius University)

Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde, Üsküp’ün ana planı için teklif sunan katılımcıların öne sürdüğü önemli noktalardan biri de dünya standartlarında yeni bir üniversite kampüsü kurmak olmuştu. Üniversitenin tasarımı için rektörlük ve Makedonya Mimarlar Derneği tarafından düzenlenen yarışmayı Marko Mušič liderliğindeki Sloven ekip kazandı. Mušič’in tasarladığı kompleks, bir dizi kutu, üçgen ve silindir içine yerleştirilmiş sade prefabrike beton panellerden; uyumlu bir birlik oluşturmak için bir araya gelen ve etkileşime giren dinamik şekillerden oluşuyor. Dönemin beton binalarında sıkça görülen soğuk tekrarlardan kaçınan, dairesel kuleleri ile karmaşık bir şekilde düzenlenmiş cephelere sahip. (3)

Opera ve Bale Binası (The Macedonian National Opera and Ballet)

Sloven mimarlık ofisi Biro 71 tarafından tasarlanan Opera ve Bale Binası, Fin organik mimarisinden etkilenmiş ve dağ gibi topografik unsurlardan ilham almış. Betonun verdiği kütlesellik ve renklerin yokluğu, yeni bir beyaz manzara oluşturarak şehrin dokusuna dahil edilmiş. Bina, ziyaretçiler ve çalışanlar için olmak üzere iki kısma ayrılmış ve sahne ile birbirine bağlanmış. (5)

Goce Delčev Öğrenci Yurdu

Kiril Metodi Üniversitesi’nin deprem sonrası yeniden inşasının bir parçası olarak, şehrin binlerce üniversite öğrencisini barındıracak devasa bir kompleksin oluşturulması için düzenlenen yarışmanın ardından 1969 yılında Makedon mimar, yazar ve eğitimci Georgi Konstantinovski tarafından tasarlanan ve ülkenin en büyük yurdu olan Goce Delčev Öğrenci Yurdu, her yıl 1200’den fazla öğrenciye ev sahipliği yapıyor. 4 özdeş kuleden oluşan, sosyal etkileşim ve ders dışı etkinlikler için geniş alan sağlayan merkezi bir avlu etrafında düzenlenen kompleksin samimi, davetkar ve işlevsel olması hedeflenmiş. (3)

Üsküp Çağdaş Sanat Müzesi (MoCA)

1963 depreminin ardından, dünyanın dört bir yanındaki uluslar ve kuruluşlardan malzeme, inşaat malzemesi, gıda yardımı gibi çeşitli biçimlerde gelen destek ve yardımlar arasında sanat eserleri de önemli bir yer teşkil ediyordu. Paris’teki Uluslararası Sanat Derneği’nin teşviki ile bağışlanan tablolar, heykeller ve diğer sanat eserleri birikmeye başlayınca 1964 yılında Çağdaş Sanat Müzesi MoCA kurulmuş. Ancak, 60’lı yılların ortalarına doğru MoCA’nın koleksiyonunun artmaya devam etmesiyle birlikte, kentin çevresinde eserlerin sergilenmesi için kullanılan küçük sergi alanları yetersiz görülmüş ve yepyeni bir müze yapısının inşasına karar verilmiş. Düzenlenen yarışmanın ardından bina, Wacław Kłyszewski, Jerzy Mokrzyński ve Eugeniusz Wierzbicki’den oluşan ekip tarafından tasarlanmış. Tepe üzerinde konumlanan, temiz geometrik çizgileri ve açıları ile karakterize edilen yapının anıtsallığı, bir dizi sütun dizisi ile daha da güçlendirilmiş. (3)

KAYNAK
[1] http://architectuul.com/architecture/reconstruction-plan-for-skopje
[2] https://www.theguardian.com/cities/2016/apr/27/story-cities-skopje-plans-future-ancient-past
[3] https://www.spomenikdatabase.org/post/skopje-s-1963-quake-from-ruins-to-modernist-resurrection
[4] http://architectuul.com/architecture/telecommunication-center
[5] http://architectuul.com/architecture/the-macedonian-national-opera-and-ballet

Etiketler

Bir yanıt yazın