KTMMOB Mimarlar Odası’ndan Gezi Parkı Bildirisi

KTMMOB Mimarlar Odası, Gezi Parkı bildirisi yayınlayarak Mimarlar Odası'na destek verdiğini söyledi.

“Gezi Parkı, mekânsal sınırlarını aşan evrensel bir kürsüye dönüşmüştür. Bu kürsü kamusal alanların düşlenebildiği yeni bir düzlemdir. Bu düzlemin oluşmasında önemli payı olan TMMOB Mimarlar Odası’nı destekliyoruz.

Yaklaşık iki yıldır TMMOB Mimarlar Odası öncülüğünde tartışılan, sonrasında hukuk mücadelesi olarak devam eden ve 31 Mayıs’ta doruğa ulaşan Taksim Gezi Parkı süreci ile halkın kamusal mekana sahip çıkması, kent mekanının iktidarın kendi benliğini kazıdığı boş bir düzlemden ibaret olmadığını, meydanın boş olmadığını göstermiştir. Meydanlar, parklar, sokaklar yani kamusal alanlar, farklılaşan hikayeler ve kültürel değerler ile doludur ve toplumun kendini bu değerler üzerine inşa ettiği alanlardır. Topluluklar iç mekanlarda/evlerde kitle iletişim araçları karşısında şekillenirken, toplumlar meydanlarda farklılıklarını paylaşarak doğar ve büyür. Bireyler arasında kurulan aracısız iletişim, toplum olma bilinci, ancak meydanlarda ve diğer kamusal alanlarda vücut bulabilir. Bugün ve her zaman, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları ve kentlerin şekillenmesinde rol alması beklenen, toplum yararını gözeten bütün örgütlerin ortak bir amacı vardır:

Kamusal mekanı yüceltmek…

Kamusal mekanı yüceltmek; katılımcı planlama demektir, daha az özel mülk demektir, özelleştirme ile yok olan toplumsal değerlerin yeniden kazanılması demektir, ideolojik ve dışlayıcı olmayan mekan örgütlenmeleri demektir, evrensel tasarım prensiplerini önemsemektir, ağacı ve insanı aynı anda, yerde, düzlemde ve aynı canlılıkta ve fakat farklı bir hal ve durum içinde görmektir, kamusallığın devletin veya özelin tekelinde olmadığının bilincinde olmaktır.

Toplum binaların içinde değil dışarıda var olur. Hükümetlerin görevi orada dışarıda olabilmemizi sağlamaktır… Diğer canlılar ile birlikte, dışarıda ve özgürce.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Mimarlar Odası olarak Türkiye’deki meslektaşlarımızın ve TMMOB Mimarlar Odası’nın yürütmekte olduğu mücadeleyi yakından izliyoruz. Kamusal alanlara yapılan müdahaleler KKTC’de de benzer koşul ve şartlar ile dayatılmaktadır. Kamusal yapılar, binalar, alanlar ve kurumlar uzlaşıdan yoksun, şeffaflıktan ve fırsat eşitliğinden uzak bir biçimde planlanmakta ve toplumun elinden alınmaktadır. Ercan Havaalanı ve Mağusa Limanı gibi kamuya ait varlıkların özelleştirme ve verimlilik adı altında özel sermayeye kiralanması sonrası kamusal alanların, meydanların ve Karpaz gibi doğal parkların da tehlike altında olduğu görülmektedir. Meclis binası, havaalanı, külliyeler, okullar gibi kamusal binaların kurgulanmasında katılımcı mekânsal politikalar izlenmeli, bilimsel katkı, özerk kuruluşların katkısı ve sivil toplum örgütlerinin katkısı sağlanmalıdır. Mevcut yönetim pratiklerinde sivil toplumun kamusal alan üzerine söz hakkı bulunmamaktadır. Bu yöntem kamusal alandan halkın dışlanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Kamusal niteliği olan mekanların kolektif tartışma ve düşünce ortamında geliştirilmesi esas alınmalıdır. Gezi Parkı eylemleri toplumun nefes aldığı, kendini ifade ettiği alanların, kamusal mekanların genişletildiği evrensel bir fırsat doğurmuştur:

Kamusal alanları talep etme fırsatı…

Birini değil hepsini istiyoruz…

Sadece Gezi Parkı’nı değil,

Sadece Karpazı değil,

Sadece AKM’yi değil,

Sadece Ercan Havaalanı’nı değil,

Birini değil, hepsini istiyoruz,

Katılım ve söz hakkı istiyoruz!”

Etiketler

Bir yanıt yazın