Keşke Burada Olsaydın Storm Thorgerson

Özellikle Pink Floyd için tasarladığı albüm kapaklarıyla efsane haline gelen ünlü grafik tasarımcısı Storm Thorgerson'ı kaybedeli tam 1 ay oldu...

Bir albümün gerçek sanatsal bir güce sahip olmasını sağlayan kişiydi Storm Thorgerson. Pink Floyd, Biffy Clyro, The Mars Volta, Muse gibi gruplarla çalışma fırsatı bulan Thorgerson’ın görsel yorumları en az birlikte çalıştığı müzisyenler kadar bir efsane. Mesleğinin ustası olan Thorgerson, fantezi ve gerçeklik arasındaki çizgiyi yaratıcıkla bağladı. İnsanı tutsak alan görsellerle hem bu grupların hem de bu hayranlarının ağızlarını bir karış açık bırakmayı başardı.

Pink Floyd’un “best of” albümü olan A Foot In The Door’un yayınlamasının ardından Cool Hunting’den Karen Day ikonik İngiliz sanatçıyla görüşmüştü…

Karen Day: A Foot In The Door’un yeni kapağını anlatabilir misiniz?

Storm Thorgerson: Bu yaptığımız gerçek bir zemin ve bunun üzerinde yürüyen adam da, gölge de gerçek. Yeri bunun için özel olarak yaptık. Yer döşemeleri aralarındaki boşluğu belirtmek için işlenmiş bir ahşap üzerine basıldı. Resimler fotoğraf gibi sıkıştırıldı, daha sonra vernik ile kaplandı ve daha eski gözükmesi için yıpratıldı. Bitirdikten sonra çok ağır oldu ve biz bitmiş işi hiçbir yerde saklayamadığımız için yok etmek zorunda kaldık.

KD: Kendinizi bir sürrealist olarak görüyor musunuz?

ST: Hayır. Bizim yaptıklarımız gerçek, kesinlikle gerçek üstü değil. İşlerin hiçbiri bilgisayarda yapılmıyor. Heykeller inşa edip dublörlerle çalışıyoruz, işlerimizin yaklaşık % 95’i gerçek. Biraz aykırı bazen de tuhaf olsalar da kendimi bir sürrealist gibi hissetmiyorum.

Ben rüyalarla ya da doğalla özellikle ilgilenmiyorum. İşlerim hakkında yorum yapmak zor. Birçok işim aslında hurdadan beter durumda, belki de bu sadece aşırı paranoyak bir bakış açısı. İşlerimi ya sevmeye ya da sevmemeye meyilliyim, ama bir sürrealist olduğuma inanmıyorum. Ben gerçeği seviyorum, çarpıtılmış gerçekten yanayım. Çok bariz bir gerçeklik sevmiyorum, daha çok mizahtan hoşlanıyorum. Eğer becerebilirsek, genelde komik görseller yaratmak istiyoruz.

Çalışmalarımızın yan yana geldiğinde bazen komik, bazen şık, bazen de birbirine zıt olduğunu düşünüyorum. Bunun iyimser bir düşünce olduğunu umut ediyorum çünkü aynen bu şekilde hissediyorum.

KD: Söyleşilerde müzisyenler mükemmel olduğunda, haklarında daha çok konuşuyorsunuz. Çalışmalarınız hakkında da bu şekilde hissediyor musunuz?

ST: Evet, muhtemelen öyle yapıyorumdur. Müzisyenler çok yoğun hissettiklerinde bunu göstermek için kullandıkları bir ifade bu. Müzikle birlikte tek bir beden haline geliyorlar, yapabildiklerinde en iyi şekilde çalıyorlar ve melodiye uyum sağlıyorlar. Bu yüzden müziğin dibine kadar dalan herkes de aynı kelimeleri kullanmak ister, ama benim bunları hissettiğim bazı zamanlar var.

Wish You Were Here’da olduğu gibi bu tema için çok uzun süre çalıştık. Yavaş yavaş bir kavram yaratamasak da oluşacak gizli etkiyi sezdik. Müziğin altındaki bir şey atılmış gibiydi ama aynı zamanda da onu bilgilendiriyordu. Bir keresinde sanırım birlikte birşey bulduk ve geri kalanı görselleşerek çok kolay yerine geldi. Ama oraya varabilmek uzun bir zaman aldı.

Aslında o havaya girebiliyorum, ama bu çok hızlı bir şekilde olamıyor. Bazen bir anda aklıma birşey gelse de müziğin beni içine alması çok zaman alıyor. Ve her şey erimeye başladığında, bu noktada tam da moda girdiğimi söyleyebilirim, ama bu terimi kullanmak pek doğru olmaz. Benzer bir anlamda olacağını düşünüyorum, ne zaman ne yapacağıma dair gerçekten iyi bir fikrim olsa da içine dalmış hissediyorum. Müzisyenler ile oldukça yakın bir çalışma halindeyim çünkü müziğe olan ilgim onu sadece görsel olarak temsil etmekten ibaret. Müzik bir başlangıç ​​noktası, her zaman değil, ama neredeyse her zaman…

KD: Umursamadığınız türde müzik için bir kapak yaptınız mı hiç?

ST: Sanırım hep umurumda oldu. Yani, beğendin mi? Şimdiye kadar verilen müziklerin hepsini beğendim diyebilirim. Aslında yaptığım şey saygı duymak. Eğer bir Pink Floyd, Muse ya da Mars Volta hayranıysanız, tasarımcının müziği sevip sevmemesini umursamazsınız. Eğer birşeyle ilgileniyorlarsa, umarım bu benim görsel müziği nasıl yorumladığımla alakalı olur.

KD: Kaç tane albüm kapağı tasarladınız?

ST: Ah, bunu bana sormayın. Bu adil bir soru değil, benim kaç yaşında olduğumu sormak gibi birşey. Muhtemelen 300 civarında, gerçekten sayısını bilmiyorum. Müzik konusunda çalıştığım için ayrıcalıklıyım, bu yüzden de mutluyum ve her türden müzik için çalıştım. Farklı ülkelerden, değişik yaş gruplarından, farklı cinslerden gruplar ile çalıştık ve bu genelde çok tahrik edici oldu. Ben işimi seviyorum. Bu anlamda, çalışmaya devam ettiğim ve karnım tok, sırtım pek olduğu sürece nispeten mutluyum.

KD: Sinema eğitimi aldınız mı?

ST: Evet. İşimin bir filmsel etkisi olduğunu düşünüyorum, ama bunu bilinçli yapmıyorum. Bir bakıma, bütün sanatçıların bazı bilinçsiz dürtülere sahip olduklarını düşünüyorum, kuşkusuz onlar bunun farkında bile değiller. Yoksa ilgi ya da meşguliyetle pek alakası yok. Eğer benimki gibi bir iş geçmişiniz olsaydı, yıllardır muhtemelen kuşlar, su ya da ağaçlar gibi şeylere neden çok ilgili olduğumu anlardınız. Ne anlama geldiğinden tam emin değilim ve gerçekten ne anlama geldiği de çok umurumda değil. Şu hayatta sevdiğim bazı şeyler var ve dönüp dolaşıp yine beni aynı yere getiren şeyler de mevcut. Ne olursa olsun tüm sanatçıların çok tipik olduğunu düşünüyorum. Sanatçılar genellikle işlerinde yeniden aynı şeyler ortaya çıkınca kafaları karışıyor.

KD: Teknoloji ve kamera ile alakadar olmayı mı yoksa genel çerçeveye odaklanmayı mı tercih ediyorsunuz?

ST: İster 35 mm ya da dijital kamera kullanalım teknoloji ile ilgiliyim, ancak çekimlerin bir hissiyatı olduğunda gerçekten ilgilenmiş oluyorum. Yaptığım şey, aslında kimsenin gitmeyeceği garip bir yerde bir performansı belgelemek. Eğer bunu kafamda canlandıramazsam, grup da bunu göremez. Ve grup eğer kendi kapaklarını hiç görmezse merak eder. Bu yüzden bir resim oluşturuyorum. Teknoloji çok önemli, hatta bunu yapmak için iyi bir arkadaşımı işe aldım. Adı Rupert ve yaklaşık 15 yıldır benimle çalışıyor. Muhtemelen burada benimle ölüp gidecek. Bu onun sorumluluğu ve eğer bir hata yaparsa biz onu öldürürüz. 

KD: Bugünün dijital dünyasında albüm kapakları hakkında ne düşünüyorsunuz?

ST: Vinilin muhteşem bir dönüş yapacağını duymama rağmen albüm kapaklarının oldukça kısa ömürlü olduğunu düşünüyorum. Bence müzik ve görselllik her zaman bir beraberliğe davet ediyor. Bu ister bir poster olsun ya da bir t-shirt veya bir CD olsun… Bu TV’de ya da panoda bir reklam olsun. Bir şekilde bunu yapmak oldukça doğal hissettiriyor. Tüm olayların geçici olduğundan şüpheleniyorum. İngiltere’de box setler çok popüler ve görsel olarak ben bu konuda iyiyim. Bence iki sanat, görsellik ve müzik bir arada var olmalı. Albüm kapakları veya CD’ler ölüyor olabilir, zaten her şey değişiyor…

Etiketler

Bir yanıt yazın