Kazlıçeşme, Sahilde 111 Bin Metrekare Alanda İnşaat Başladı

Emlak Konut GYO’nun yaklaşık 2 yıl önce ihale ettiği İstanbul Kazlıçeşme arsasında 4 mahalle inşa ediliyor. Özak GYO, Ziylan Gayrimenkul ve Yenigün İnşaat ortaklığında yapılacak Büyükyalı projesinde inşaat başladı.

4 milyar 240 milyon lira satış geliri beklenen proje, Emlak Konut tarihindeki en yüksek hasılatlı ihale özelliği taşıyor.

Emlak Konut GYO’nun 2 yıl önce ihale ettiği eski Tank Bakım Fabrikası olarak da bilinen denize cepheli arsada inşaat çalışmaları başladı. 111 bin metrekarelik arsada Özak GYO, Ziylan Gayrimenkul ve Yenigün İnşaat ortaklığında konut, alışveriş sokağı, otel ve sosyal birimler inşa edilecek. Ortaklık, proje hasılatı olarak belirlediği 4 milyar 240 milyon liranın yüzde 37’lik kısmına denk gelen 1 milyar 568 milyon 800 bin lirasını Emlak Konut GYO’ya vermeyi taahhüt etmişti. Böylece bu arsa Emlak Konut’un en yüksek hasılatlı ihalesi özelliğini kazandı.

2 YIL ÇALIŞILDI

Yaklaşık 2 hafta önce hafriyat çalışmalarına başladıkları alanda 4 mahalle hayata geçireceklerini söyleyen Özak GYO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, “1.5-2 yıldır nakış işler gibi projelendirme çalışması yaptık. Dünya çapında 14 mimarlık firmasına brif gönderdik ve 6 firmanın finale kaldığı bir yarışma düzenledik. Yarışmanın sonucunda projemizin mimarlığını, 200’den fazla uluslararası ödülün sahibi İngiliz mimarlık şirketi Chapman Taylor üstlendi. Bölgeye de değerler katacak, çevresiyle bütünleşik bir yerleşim alanı kuruyoruz” dedi. Büyükyalı projesi ile bir deniz semti yaratmak istediklerini söyleyen Akbalık projelendirme döneminde akademisyenler, iş dünyası ve sanatçıların da aralarında bulunduğu bir grup ile ortak beklentilerin planlandığı bir çalışmada yaptıklarını söyledi.

BİNALARA RESTORASYON

Arsaları içinde 100 yıldır kamuya kapalı tarihi yapılar olduğunu belirten Akbalık, bu yapıların restorasyonunun yapılarak kültür-sanat merkezi, sergi alanı, çocuk kulübü, yeme içme alanı ve moda sanat atölyesi olarak değerlendireceklerini dile getirdi. Sahil şeridinde çok sayıda yeni proje inşa ediliyor ve yoğun bir rekabet yaşanıyor. Bu projeler arasında öne çıkacaklarına inandıklarını söyleyen Akbalık, “Rezidans yapıp önüne bir bekçi konulunca olmuyor. Biz sadece ev değil yaşam biçimi vaat ediyoruz. Denize yakınlığı, sosyal kültürel alanları ve ulaşım avantajı ile Büyükyalı projesinin öne çıkacağını düşünüyorum” dedi. Üst geçitli bir meydan ile sahile bağlantı sağlayacaklarını belirten Akbalık, projenin lokasyonu için de şunları söyledi: “Büyükyalı’da hayata geçirilecek özel deniz shuttle’ları, İstanbul’un yoğun trafiğine takılmadan, özgürce seyahat etme fırsatı sunarak zaman kazandırıyor. Deniz, kara ve raylı sistemin tüm alternatiflerini sunan Büyükyalı, Tarihi Yarımada’nın yanında ve Marmara Denizi’nin kıyısında yer alıyor. Projenin yanı başında yer alacak Marmaray durağı ve yapımı devam eden Avrasya Tüneli, Büyükyalı’nın şehrin tüm ulaşım ağına entegre olmasını sağlıyor. Diğer taraftan Kazlıçeşme, İstanbul’un denizle doğrudan bağlantısı bulunan nadir semtlerinden biri. Artık Boğaz hattında yapılaşma olanakları kalmadığı için, Büyükyalı ile Boğaz hattını uzatıyor.”

SİLUETİ BOZMAYACAK

Projede 5 ile 17 kat arasında değişen bloklar yer alacağını belirten Akbalık, “Şehrin siluetini olumsuz etkileyecek bir yapı olmayacak. Büyükşehir belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı parametrelerine göre planlama yapıldı. En yüksek bina 55 metre olacak” dedi. Büyükyalı’nın ilk etabında, 452 ünitenin satışa sunulacağını söyleyen Akbalık projenin 2019’da tamamlanacağını kaydetti.

FRANSA YOLCUSU

Ahmet Akbalık, Büyükyalı projesini 15-18 Mart 2016 tarihleri arasında Cannes’da düzenlenecek gayrimenkul fuarı Mipim’de tanıtacaklarını söyledi. Projenin maketini de Cannes’e taşıyacaklarını belirten Akbalık, yabancılardan fuarda yoğun ilgi beklediklerini dile getirdi.

Etiketler

1 Yorum

  • korhan-gumus1 says:

    Kazın ayağı öyle değil

    1993 yılında Kazlıçeşme’deki dericilikle ilgili tarihi bölge tümüyle kazınıp, yıkılırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi çevre temizliğinden söz ediyordu.
    Buradaki 350 işyeri taşınırken buradaki tarihi bölgenin bütün dokusu yok edildi. Haliç’te olduğu gibi arada bir kaç yapı kaldı.
    Bu yıkımlar Haliç’teki operasyona benziyordu. Sorgusuz sualsiz, yalnızca deri sanayini desantralize etmek için gerçekleştirilmişti yıkımlar.
    Ne deniyordu? Kazlıçeşme kötü kokuyor. Koku, mezbelelik gidecek, burası yemyeşil olacak…
    İlginç olan şey ise Büyükşehir Belediyesi’nin danışmanlarının üniversitelerdeki bilim çevrelerinden olmasıydı.
    Onlara yapılan yakarışları kulak ardı ediyor, erkin yarattığı hazdan başları dönmüş bir şekilde şehri kazıma operasyonunu destekliyorlardı.

    Dericilere de Tuzla organize sanayi bölgesinde atıksu arıtma tesisleri olan yeni bir yer gösterilmişti. Ancak oradaki en büyük ve en eski tabakhanelere sahip olan dericilerin bir bölümü Tuzla’ya gitmedi, işyerlerini kapattılar. Bu tarihi yerleşim alanın kazınması gerekiyor muydu? Hayır. Pekala bir belge olarak korunabilir, bir sanat alanı ya da araştırma merkezi gibi kullanılabilirdi.
    Ancak Büyükşehir Belediyesi Haliç’te olduğu gibi bu büyük alanı yeşil alan yapacağını ilan etti. Böylece itirazları bastırdı.
    İtiraz edenlere söylenen şuydu: Kazlıçeşme yeşil alan oldu. Daha ne istiyorsunuz? Böyle mi kalsın?

    Şimdi Emek sinemasının müteahhidi Kazlıçeşme’de tekrar karşımıza çıktı.
    Kazlıçeşme yoğun bir yapılaşmaya açılırken böyle şaşırtıcı işleri kamuoyuna kabul ettirme görevini üstlenen de gene aynı P.R. şirketi!

    Güya destek veriyormuş gibi yaptığı sivil toplum girişimlerinin sloganlarını (İstanbul Hepimizin) hiç utanmadan çalıp kullanan, çıkarı için algı operasyonları ile “minareyi çalanlara kılıf hazırlayan” tanınmış bir P.R. şirketi. Narmanlı, Emek, yıkımları… şimdi de Kazlıçeşme projesi…

    Hazırladıkları basın bülteni oldukça eğlenceli. Herhalde dünya mizah tarihine geçmek istemişler. Bültenin bir yerinde projenin yenilikçi bir şehircilik anlayışının örneği olduğu belirtiliyor. Bu da yetmiyor başka bir yerde yeni bir şehircilik akımı olduğu iddia ediliyor. P.R. şirketinin bu iddiası herhalde ciddiye alınıp, akademik çevrelerde epey bir tartışma konusu olacaktır.

    Basın bülteninde yer alan fotoğraf bile ürkütücü. Dünya Miras Listesi’nde bulunan Karasurları koruma havzasının (tampon bölge) hemen dibinde, bu peyzajı tümüyle etkileyecek bir küçük tosuncuk Manhattan planlanmış. Yeni bir şehircilik akımıymış. Doğru dünyanın hiç bir yerinde böyle yağma olmaz.
    Tarihe geçecekleri kesin!
    Bu anlayış olsa olsa yağ lekesi gibi hiçbir boşluk bırakmayan şapşal bir şehircilik anlayışının bir göstergesidir.
    Halkla ilişkiler şirketlerinin, onlarla işbirliği yapan girişimlerin, mimarların çıkarları uğruna böyle işlere kalkışmaları gerçekten utanç verici.

Bir yanıt yazın