Karbon Negatif Bir Mimariye Doğru

Skidmore, Owings & Merrill ve Prometheus Materials, karbonu emen ve karbon negatif binaların temelini oluşturan alg bazlı bir inşaat malzemesi geliştiriyor.

Küresel karbon emisyonlarının yüzde 40’ı inşaat endüstrisinden ve binaların kendisinden geldiği için, mimarlık ofisleri ve malzeme şirketleri sıfır karbon ile karbon negatif binalar yaratma arayışında yeni yöntemler ve malzemeler geliştirme başladı.

Colorado Boulder Üniversitesi’ndeki bir araştırma programından çıkan yeni bir şirket olan Prometheus Materials, inşaat endüstrisini pozitif bir güce dönüştürebilecek bu yeni nesil biyolojik materyaller için uygulamalar keşfetmek ve iklim değişikliğine karşı mücadele etmek için global mimarlık ofisi SOM ile işbirliği yaptı.

Prometheus ile geliştirilen bio-beton, doğada bulunan çözümleri uyguluyor. Bu alg bazlı yapı malzemesi, CO2’yi malzeme biçiminde tutmak ve depolamak için fotosentez (alglerin büyümesi sırasında CO2’nin emilmesi ve depolanması) ve karbonat mineralizasyonu (CO2’nin bir metal ile reaksiyona girerek bir mineral oluşturması işlemi) olmak üzere iki doğal mekanizma kullanıyor. SOM’in binaların tüm yaşam karbon döngüsünde ağaçlar gibi işlev gördüğü havayı temizleyip çevrenin yenilenmesine katkıda bulunan Urban Sequoia projesi gibi bir konsepte uygulandığında, bio-beton yoluyla yakalanan karbon, yeni bir karbon giderme ekonomisinin temelini oluşturan çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılabilecek.

Yeni tasarım olanakları

Araştırma ekibi, piyasaya hazır olmak ve mimarların ve mühendislerin performans standartlarını karşılamak için bio-beton ve diğer biyojenik inşaat malzemeleri geliştirmeye devam ediyor. Prometheus şu anda yosun yetiştirerek blokları müşterilere göndermeden önce fabrikasında üretiyor ayrıca kanıtlanmış bir karışım tasarımıyla birlikte karışımın yalnızca biyojenik bileşenlerini sağlayarak esnekliği artırmayı ve nakliye sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Bu şekilde ürünün geleneksel beton gibi, kullanım sahasına yakın yerel kaynaklar kullanılarak imal edilmesi hedefleniyor.

Bio-betonun, farklı renk ve dokularla tasarlanabilecek şekilde geliştirilerek geleneksel beton gibi herhangi bir şekilde modellenebilmesi de planlanıyor. Bu yeni biyojenik canlı yapı malzemesinin gelişimi ilerledikçe, geleneksel betonunkine benzer basınç dayanımları elde etmesi düşünülüyor. Ayrıca bu yeni malzemenin benzersiz niteliklerinden yararlanan yeni tasarım yaklaşımları ve formları için olasılıklar açan gelişmiş gerilme özelliklerine ve kırılma direncine de sahip olduğu belirtiliyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın