İzmir’de Katılımlı Mimarlık Deneyi: Agora Benim Parkım Projesi

Zehra Akdemir, Ferhat Hacıalibeyoğlu ve Rafet Utku'nun yürütücülüğündeki Katılım Atölyeleri ekibi, İBB Tarih Tasarım Atölyesi ve İzmir Konak Belediyesi'yle birlikte gerçekleştirdikleri Agora Benim Parkım projesinin güncesini paylaşıyor.

Atölyenin kendi dilinden projeye dair anlatımlarını yayınlıyoruz.

Katılımlı mimarlık konu olunca, yapılan her uygulama kendi hikâyesini aktarmakla yükümlü oluyor. Uygulamalar belirledikleri hedefleri gerçekleştirirken, geçilen süreçler de bir sonraki için rehber oluyor. Bu alışkanlıktan hareketle, KA ekibi olarak, İBB Tarih Tasarım Atölyesi ve İzmir Konak Belediyesi’yle bahardan bu yana birlikte yürüttüğümüz ‘Agora Benim Parkım’ uygulamasının güncesini paylaşıyoruz:

1,5 yıl önce Basmane bölgesinde kurulan ve çeşitli etkinliklerle bölgeyi çekim alanı getirmeyi hedefleyen İzmir Tarih Tasarım Atölyesi, 2015’in Şubat ayında, bölgedeki çocuklara, yaşadıkları çevreyi benimsetmek, aidiyet hislerini güçlendirmek ve oyun alanları yaratabilmek amacıyla katılımla yürüyecek bir program kurgulamayı düşünüyor ve KA- Katılım Atölyeleri olarak bizi davet ediyor. İlk görüşmelerimizin sonucunda, eğlenceli bir tarih eğitim programı ile başlamaya, sonrasında ise birlikte tasarımla oyun alanları düzenlemeye ve birlikte uygulamaya karar veriyoruz.

Kısa zaman sonra Konak Belediyesi de projeye dahil oluyor ve birlikte ‘katılımlı mimarlık deneyini nasıl gerçekleştiririz; yönetim kültürümüze nasıl bağlayabilir ve geliştirebiliriz’ sorularına samimi yanıtlar arıyoruz. Böylelikle sıfır noktasından başlayarak yavaş yavaş yaşamını pek de tanımadığımız bu alanı ve çevreyi öğrenmeye başlıyoruz. Bölgeyi anlamak ve değerlendirmek amacıyla ilk saha gözlemlerini yaptıktan sonra, KA ekibi, İzmir Tarih Tasarım Atölyesi ve Konak Belediyesi katılımıyla paydaş toplantılarını gerçekleştiriyor ve çalışma alanımız olan Agora Parkı’nın temel bazı sorunlarını ortaya koyuyoruz. Güvenlik sorunu, parkın mültecilerin zorunlu ikamet alanı olarak kullanılması ve vandalizm gibi olumsuz durumlar belirginleşiyor. Bu noktada, yapılması gerektiği üzere, hedefimizi çok dağılmadan net olarak belirliyoruz.

1) Çocukları güvenle ve istekle tekrar parka çekebilmek
2) bu vesileyle kendini bir şekilde ayrıştırmış ve uzaklaştırmış mahalleliyle diyalog zemini oluşturmaya başlamak.

Bizi ana hedefimize taşıyacak amaçlı bir dizi eylem/etkinlik tasarlıyoruz.

EYLEM 1- ‘AGORA BENİM TARİHİM’ EĞİTİM ETKİNLİĞİ

Daha önce İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü için hazırladığımız 14 saatlik görsel öykü/çizgi roman formatındaki ‘İzmir Dersi’ programından “Agora’nın tarihi bölümünü kullanarak bölgede yaşayan 9-12 arası yaş grubu çocuklara 2 günlük eğitim etkinliği kurguluyoruz. Bu aşamada çalışmaya. Agora Parkı’nın hemen yanındaki Kemal Atatürk İlköğretim Okulu da yeni bir paydaş kurum olarak dahil oluyor.

EYLEM 2- AGORA BİRLİKTE TASARIM ATÖLYELERİ

Katılımlı Mimarlık çalışmaları için katılımcı grubunun sayısını 10-12 kişi ile sınırlıyor ve birlikte tasarım etkinliğimize geçiyoruz. Bu aşamada katılımcılara doğrudan eleman tasarımı yaptırmaya kalkıştırmak gibi bir niyetimiz yok. Birlikte tasarım aşaması için amaçlı oyunlar ve aktiviteler kurguluyoruz.

1. Oyun: ‘Küçük Rehberler’

Çocukların yerel oyun alışkanlıklarından ilham almamız gerektiği düşüncesiyle, yaşadıkları çevreyi ve oyunlarını tanımak için onların rehberliğinde çizdikleri güzergâh üzerinden, evlerini ve sokaklarını ziyaret ediyoruz. Bize oyunlarını anlatıyorlar.

2. Oyun: ‘Bana Parkını Anlat’

Bu çalışmada bu kez Agora parkına odaklanıyor ve çocukların yeri nasıl değerlendirdiklerini ölçmeye çalışıyoruz. Bunun için çocuklara daha önceden hazırladığımız grafik altlıklar veriyoruz. Çocukların modeldeki eksikleri giderip çizimleri tamamlanmalarını ve parklarının olumlu (+), olumsuz (-) ve nötr (±) öğelerini belirmelerini ve nedenlerini açıklamalarını istiyoruz. Ortaya kapsamlı bir liste çıkıyor. Bunların hangilerini tasarımla giderebiliriz üzerine tartışıyoruz.

3. Oyun: ‘Mimar Gözlüğünü Tak’

Bu etkinlikle tasarım önerilerini derleyebilmeyi amaçlıyoruz. Tasarımı klişe oyuncak formlarına (salıncak, tahterevalli, kaydırak vb.) hapsetmek istemiyoruz. Özellikle kendi oyunlarını düşünerek, o oyunları hangi elemanlarla yapabileceklerini; en sevdikleri oyunların hangi eylemleri içerdiğini ve bunları nasıl farklı elemanlarla gerçekleştirebileceklerini soruyoruz. Bunlar için de önceden tasarladığımız eylem kartlarımızı kullanıyoruz. Sonuçta grafik çalışmalarından ortak bir takım kararlar oluşuyor.

BÜTÜNLEŞTİRME…

Birlikte tasarım atölyelerimizde oluşan fikirler ve öneriler doğrultusunda park projesini – katılımlı mimarlık dilinde ‘bütünleştirme’ olarak da geçen, tasarımcıların parçaları bir araya getirerek bütüncül bir plan oluşturduğu son aşamaya getiriyoruz. Kullanacağımız oyun materyallerini, korunabilir, yere sabit, minimum zarar görebilecek ve pahası az malzemelerden oluşturmaya karar veriyoruz.

AGORA BENİM PARKIM – BİRLİKTE TASARLADIK / BİRLİKTE UYGULUYORUZ

11-12 Aralığı uygulama etkinlerinin tarihi olarak belirliyoruz. Eksiklerimiz var. Örneğin ağaç tırmanma ünitelerini hazırlayamadık, onlar sonradan takılacak. Yine de çocukları bekletmemeli. Her paydaş kendi üzerine düşen hazırlıklara başlıyor. Belediyeler birkaç gün öncesinden zemin ve trafo yapısını hazır hale getiriyor; okul öğrencilerini gönderiyor, malzemeler aktarılıyor. 2 gün boyunca, nemli ve soğuk havada tek molamız karavana öğle yemeği olarak çalışıyoruz. Ortaya çıkan her eleman çocuklar tarafından anında sınanıyor, oynayarak çalışıyorlar. Çevremize yığınla gözlemci doluyor; aralarından bazıları bir süre sonra çay ikramına ve yardıma başlıyor.

Uygulama aşamasında sürece katkı sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesi mimarlık öğrencileri Deniz Yıldırım, Fatmanur Çakır, Gökçe Çelikbilek ve İrem Erdem’e teşekkür ederiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın