İstanbul Modern’in İnşası: Renzo Piano’nun tasarımını hayata geçirmek

Arup Türkiye tasarım ekibi, İstanbul Modern deneyimini anlattı.

Boğaziçi’nin batı yakasında yer alan İstanbul Modern, sahip olduğu yerel ve uluslararası sanat koleksiyonu ile Türkiye’nin ilk çağdaş sanat galerisine ev sahipliği yapmaktadır. Daha önce tarihi bir denizcilik binasından antrepoya dönüştürülmüş olan müze yapısı, Eczacıbaşı Grubu’nun sponsorluğunda Renzo Piano Building Workshop (RPBW) tarafından temel özellikleri güncelleştirilerek çağdaş ve özel odaklı bir müze olarak tasarlanmıştır.

Karaköy kıyı şeridinde bulunan mevcut parseli üzerinde inşa edilen İstanbul Modern’in yenilenmesi; alışveriş ve restoran işletmeleri, büyük bir yeraltı tesisi, otel ve parklanma alanlarını içeren yeni bir kruvaziyer limanı tasarımıyla birlikte, şehrin tarihi limanı Galataport’un büyük kentsel dönüşüm projesinin bir parçasıdır. İstanbul Bienali’nin ana mekanlarından biri olan İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin sade ve incelikli tasarımı, şehrin büyük bir kültür başkenti olarak imajını güçlendirmeye yardımcı olacaktır.

Arup, müzenin hamisi Eczacıbaşı Grup tarafından, bu öncü projenin yerel mimarı ve mühendisi olarak RPBW tasarımı olan müze yapısının detaylarını hazırlamak üzere görevlendirilmiştir. Londra ve İstanbul’daki ekiplerimiz, çok disiplinli mühendislik tasarımının yanı sıra aydınlatma ve akustik detay tasarımları ile birlikte cephe ve maliyet danışmanlığını da içeren çeşitli uzmanlık hizmetleri sağlamak üzere birlikte çalışmıştır.

Proje Özeti

Yalın ve sade ana hatlarıyla yapının kütlesi, bir dizi yük konteynerini andırmaktadır: konsol çıkan üst kat, balık pullarını andıran, parlak ve ışıltılı içbükey aluminyum panellerle kaplanmıştır. Karaköy Kemankeş ve Tophane İskele Caddelerinin kesişim noktasında yer alan müze, sadece çağdaş sanatın merkezi olmakla kalmayacak, aynı zamanda toplum ve kent için bir buluşma noktası olarak da hizmet verecektir.

Kıyı şeridinin kordon boyu manzarasını gözler önüne seren “şeffaf” zemin kat; kafe, müze mağazası, kütüphane, danışma gibi kamusal alanları içerir. İlk kat fotoğraf ve pop-up sergi alanları ile birlikte çok amaçlı odalar ve personel ofislerine yer verirken, ikinci kat 3.300 m²’lik sergi alanında kalıcı koleksiyona ve geçici sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Şeffaf ama dirençli: Zemin katın inşası

Müzenin aktif bir sismik bölgede yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, RPBW’nin şeffaf bir zemin kat inşa etme talebini karşılamak, mühendislikle ilgili çeşitli zorlukları da beraberinde getirmiştir. Londra ve İstanbul’daki mühendislerimiz, perde duvarlar ve büyük kolonlar gibi geleneksel “ağır” mühendislik çözümlerinden uzaklaşarak, düşey çelik çaprazlar kullanarak yüksek performanslı bir kompozit çerçeve sistemi geliştirmiştir.

Binayı zemine bağlayan 9 metre yüksekliğindeki narin kolonlar, kesitin kapasitesini güçlendiren ve olası bir deprem yaşanması durumunda yükleri düşey çelik çaprazlara aktararak güvenliği sağlayan bir iç profil ile tasarlanmıştır ve 60 cm çapındadır.

Karmaşık bir saha için güvenilir yerel iş ortağı

Projenin başlangıcından itibaren mimari teknik tasarım yöneticisi olarak çalışan Arup ekibi; projenin detaylandırılması ve yerelleştirilmesi, süpervizyon ve malzeme onayları hizmetleri sunarak, imalat çizimlerini kontrol ederek ve şantiye toplantılarına katılarak, RPBW stüdyosunun güvenilir bir yerel ortağı olmuştur.

Sürdürülebilirlik ve kullanıcı konforu: Temel tasarım odakları

Kullanıcı konforu ve sürdürülebilirlik, İstanbul Modern’in bütün tasarımına yayılmıştır. Bu, dış ısıyı engellemek için cephede özel cam kombinasyonlarının tanımlanması gibi temel enerji verimliliği unsurlarının yanı sıra binanın elektrik ihtiyacının yaklaşık %7’sini üreten fotovoltaik paneller gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılmasıyla sağlanmıştır. Kullanıcıya konforlu bir deneyim sunmak için müzenin sergi alanları, enerji verimli bir işleyiş sağlayan değişken hava debi sistemi (VAV) ve bina yönetim sistemi (BMS) ile donatılmıştır.

İstanbul Modern’in hem ısıtma hem de soğutma sistemi olan merkezi deniz suyu tesisi, yerel ve uluslararası enerji verimlilik standartlarını karşılayarak Galataport da dahil olmak üzere işletmenin tamamına hizmet vermektedir. Bu yenilenebilir enerji kaynağı, hava soğutmalı sistemlerin kullanımını ortadan kaldırmakta ve yapının karbon ayak izini küçültmenin yanı sıra su tüketimini de önemli ölçüde azaltmaktadır.

Yapının LEED Gold sertifikasyonu süreci devam etmektedir.

İstanbul Modern

Etiketler

Bir yanıt yazın