İstanbul, Kent Müzesini Beklerken…

Türkiye’nin pek çok şehri kent müzesine kavuştu. Çoğu da yolda, fakat İstanbul uzun yıllardır üzerinde konuştuğu, tartıştığı kent müzesine bir türlü sahip olamadı.

İstanbullular konuyu en son Gezi Parkı olayları sırasında Başbakan Erdoğan’ın Gezi’de bir kent müzesi kurulabileceği sözüyle hatırlasa da geçen yıl müze için ciddi bir adım zaten atılmıştı.

Şehirlerin kimliğini ortaya koyan ve dünü bugünlere bağlayan kent müzeleri, hayatın günübirlik yaşandığı ve her şeyin ‘yeni’ye odaklandığı günümüzde çok daha büyük bir anlam ifade ediyor. Çok kültürlü ve geçmişi binyıllara dayanan İstanbul’da bir kent müzesi kurmanın zorluğuysa ortada… Buna rağmen uzun zamandır İstanbul’da böyle bir müzenin eksikliği ve nasıl, nerede kurulacağı konuşuluyor.

İstanbul’a bir kent müzesi kurulması tartışması, en son Gezi Parkı olayları başladığında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Burada bir kent müzesi de kurulabilir’ sözüyle gündeme geldi. Fakat kamuoyu pek haberdar olmasa da geçtiğimiz yılın son aylarında bu konuda ciddi bir adım atılmış ve bir hayli mesafe de alınmıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 80’den fazla müzeci, tarihçi, şehir plancısı ve ilgili disiplinlerden uzmanın davet edildiği bir çalıştay düzenlemişti. İBB Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı’nın gerçekleştirdiği İstanbul Kent Müzesi Çalıştayı 17-18 Kasım 2012’de yapılmıştı. Çalıştayın raporunda müze fikri enine boyuna tartışılırken, İstanbul Kent Müzesi’nin kurulacağı yer konusunda da çeşitli öneriler ortaya konmuştu. Önerilen yerler arasında en çok öne çıkan Topkapı Şehir Parkı’ydı. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına Etüt ve Projeler Daire Başkanı Atilla Alkan, müzenin Topkapı Şehir Parkı içerisinde yer almasının planlandığını belirtmiş ve müze için düşünülen yapı ve çevresi hakkında bilgilendirme yapmıştı. O bilgilendirmede; düşünülen yerin, 1453 Panorama Müzesi’ne yakınlığı ve oranın yılda alana 800-850 bin ziyaretçi çektiği gibi ayrıntılar üzerinde duruluyordu.

Çalıştayda müzenin yeriyle ilgili pek çok farklı görüş ileri sürülmesine ve kesin bir sonuca ulaşılmamış olmasına rağmen –bunlar arasında Haliç, Boğaz ve Marmara kıyılarının yanı sıra Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı, Haliç kıyısındaki tersaneler ve Galataport proje alanı da bulunuyor– ağırlığın Topkapı Şehir Parkı’nda olduğu anlaşılıyordu.

Konunun uzmanları İstanbul Kent Müzesi’nin projesinin hazır olduğunu, ihaleye verileceğini, mimarının da yakında çalışmaya başlayacağını konuşurken Gezi olayları başladı ve Başbakan malum açıklamayı yaptı. Bu durumda süreç kendiliğinden dondurulmuş oldu ve İstanbul Kent Müzesi çalışmaları yeniden bir belirsizliğe girdi. Aslında bu yeni bir durum değildi, sadece tarihin tekerrür etmesiydi…

DARPHANE-İ AMİRE Mİ SİRKECİ GARI MI?

İstanbul Kent Müzesi tartışmaları 1990’ların başında Tarih Vakfı’nın çabalarıyla başlamıştı. Müze için ilk düşünülen yer Darphane-i Amire binalarıydı ve binalar İstanbul Müzesi’nin kurulması için vakfa verilmişti. Fakat 1996’dan beri dillendirilen o proje bir türlü gerçekleşmedi. 2005’te Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Tarih Vakfı Başkanı tarafından imzalanan protokolde, İstanbul Kent Müzesi’nin beraberce yapılacağı ifade ediliyordu. Fakat 2006’da başka bir yer önerildi: Sirkeci Garı. Hatta müzenin 2010 İstanbul Kültür Başkenti’ne yetişmesi planlandı ama o plan da hayata geçirilemedi. Geçen yıllar içinde Bursa’nın, İzmir’in, Mardin’in hatta İstanbul Prens Adaları’nın bile bir kent müzesi oldu ama İstanbul hâlâ bekliyor.

‘Simge olmuş bir mekânda kurulmalı’

İstanbul’un ilk ve tek kent müzesi olan Adalar Müzesi’nin küratörü Deniz Koç’a göre; kent müzeleri genellikle bulundukları kentlerde simge olan, hafızalarda yer etmiş, hikâyesi kentliyi ezmeyen, bölmeyen mekânlarda kurulur. Çünkü kent müzesi aslında diğer müzelerden farklı olarak kentliyi birleştiren, farklı unsurları bağlayan bir halat işlevi de görür.

‘Kent müzesi, yakın tarihin belleğini yakalar’

Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’ni hazırlayan Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer’e göre, ne olursa olsun bir kentin müzesi olması önemli. Çünkü nasıl insan anılarıyla yaşıyorsa kentler de öyle yaşıyor. Aynı şekilde insanlara yaşadıkları yerin biraz öncesini anlatmak da çok önemli. Eksik kalan, arkeoloji ile günümüz arasındaki zaman. Yani yakın tarih. O da unutulmaya en müsait olanı. Kent müzesi ise yakın tarihin belleğini yakalıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın