İngiliz sokak sanatının en yaramaz ikilisi: Miss Bugs

Ece Esmer, Dipnot Tablet okurlarını iki yeni sanatçıyla tanıştırıyor.

Bir kız bir erkek. Biri Miss diğeri Bugs. Biri 32 yaşında Bristol doğumlu diğeri de 32 yaşında sonradan Bristol’a taşınanlardan. Biri kreatif gücü elinde tutuyor diğeri ise arka plandan sorumlu. Bir pub’da saatlerce konuşup fikir alışverişinde bulunarak bir araya geliyorlar ve ortaya 2000’lerin İngiliz sokak sanatına damgasını vuracak bir ikili çıkıyor: Miss Bugs.

Kimi zaman karton karakterleri Man Ray’in ikonik fotoğraflarıyla, kimi zaman tarihi figürleri hayali imgelerle birleştirerek ortaya eşi benzeri olmayan, çokça oyuncu, kontrast, etkileyici ve seksi bir sokak sanatı çıkıyor. Çizgileri her zaman kendi ideallerini yansıtmıyor onlar için önemli olan güçlü bir biçimde bir fikri ya da inancın hikayesini anlatmak. Kolektif bilinçatımızın Afgan kızı onların elinde renklere boğulmuş bir figür olup çıkıyor. Afgan Kızı belki de hayatında ilk defa Batı’da onlar sayesinde yüzlere bir gülümseme getiriyor. Miss Bugs’ın en önemli özelliği de işte bu belki. Kullandıkları renklerin canlılığıyla, o ‘yaramaz’ efektlerle bilinen bir figürün kimliğini değiştirmek ve onun üzerindeki kimi zaman varolan kasveti kaldırmak.

İlhamlarını çevrelerinden, galerilerdeki işlerden, müzikten ve sinemadan alıyorlar. Cut-out tekniğinin kaldırım kenarlarından ve dükkanların kepenklerinden bir de tuğla duvarlardan gözünüze çarpan bu işlere dikkatli bvbakınca aynı zamanda bir film noir etkisini de hissetmek kaçınılmaz. Miss Bugs’ın devreye girdiği nokta ise film noir karelerinin üzerine gökkuşağından renk balonları çalıp fırlatması. Her zaman bir akışkanlık, enerji ve devinim var işlerinde. Melekler de porno yıldızları da yanyana yer alabiliyor işlerinde. Sevdikleri sanatçıların da işlerini alıp kendi işleriyle birleştirebiliyor. Mesela Damien Hearst’ü çok seviyorlar ve ona hürmet niteliğinde onun işlerini kendi figürlerinin içine yerleştirebiliyorlar. Web sitelerine girdiğiniz zaman Pablo Picasso’nun bir cümlesi ile karşılaşıyorsunuz. “Çalmaya değer bir şey varsa, çalarım.” Miss ve Bugs da bu düsturu benimseyerek sanat tarihinden işleri alarak kendilerine uyarlıyor.

Borges’in dediği gibi aynı “Ortada kocaman bir hayal gücü var gökyüzünden salınan, ve elini içeri uzatabilenler istediklerini alıp kullanıyor, ondan her alanda benzerlikle karşılaşmamız olağan ve normal bir durum. Önemli olan onu nasıl kendi usulünüze göre tercüme ettiğiniz.”

Miss’in zarif Bugs’ın karanlık elleri bu hayali balonun içinden çekip çıkardıkları ve ying yang kadar eski bir kontrasla kotardıkları işleriyle bizim son zamanlarda karşılaştığımız en başarılı, en ilham verici, en takip edilinesi ikili oldu. Her zaman dediğimiz gibi sokakta yürürken gözünüzü dört açın, belki bir köşede hayatınızı değiştirecek bir sokak sanatçısıyla karşılaşırsınız.

Etiketler

Bir yanıt yazın