“Heykellerim Sadece Binadaki Yaşantıyı Değil, Binanın da Yaşantısını Anlatıyor”

131 metrelik dünyanınen büyük ses heykeli Haliç'te yükselecek!

Londra Tasarım Fuarı’nda gururla geziniyorum. 17 yıldır gerçekleşen fuara ilk kez bir gayrimenkul firması davet ediliyor. Tasarımla mimariyi birleştirdiği için… Binalarda sadece yaşanmadığını, binaların da yaşadığını gösterdikleri için… Bunu başaran bir Türk şirketi Nef… Gururumun nedeni bu… Üstelik fuarın en dikkat çekici işini sunuyorlar. 2012’nin Mayıs’ında bitecek, Levent’teki “Nef 163” binası için tasarlanan dünyanın en büyük, ilk ve tek ses heykelini… Heykelin Fransız tasarımcısı Sebastian Leon Agneessens ile sohbet ettim.

* Biraz sizi tanıyabilir miyiz?
Fransız tasarımcı ve müzisyenim. 12 yıldır New York’ta yaşıyorum. Sebleon isimli bir stüdyom var. Burada müzik ve tasarımı birleştiren projelerimi hayatı geçiriyorum.

* Tasarım ve müziği bir arada kullanan çok insan var mı? Ben ilk kez duyuyorum…
Ben de başka birini tanımıyorum. Chanel’in İspanya ve Amerika’daki vitrin tasarımlarını yapıyordum. Çok beğenilince kendi galerimi açmaya ve burada çeşitli enstalasyonlar sergilemeye başladım. Pahalı bir iş olduğu için sponsorlar buldum. Diesel, Coca Cola gibi… Bu firmalar hep tasarımla müziği birarada kullanıyordu. Ben de iki en büyük hobimden; yani tasarım ve müzikten para kazanır duruma geldim.

* Nef’le yolunuz nasıl kesişti?
Erden’in (Erden Timur, Nef’in patronu) kafasında binalarıyla özdeşleşecek bir sanat projesi vardı. Onun amacı sıradan apartmanlar yapmak değil. Chrysler binası (benim için dünyanın en güzel binasıdır) gibi tasarımın ön plana çıktığı binalar yapmak. Hayalini bana anlattı. Benim de aklıma bu heykelleri tasarlamak geldi.

* İlham kaynağınız ne oldu?
İstanbul’a hiç gelmedim. Ama genel olarak tarihe meraklıyımdır. İstanbul’un doğuyu ve batıyı birleştiren bir şehir olması beni çok etkiliyor. Fazla düşünmeden “Altın Boynuz (Golden Horn)” konseptinde karar kıldım. İngilizce’de “horn” hem boynuz hem boru demek. Yani bu kelime içinde bir enstrüman barındırıyordu, çok şiirseldi. Bulunmaz bir çıkış noktası oldu benim için…

Binadaki günlük yaşamı senfoniye dönüştürüyorlar
Fransız tasarımcı Sebastian Leon Agneessens tasarladığı heykellerin mimariyi sese, bir binadaki günlük yaşamı ise senfoniye dönüştürdüğünü söylüyor. Agneessens, bu heykellerin farkını ise şöyle anlatıyor: “Sadece binadaki yaşantıyı değil, binanın da canlı olduğunu, yaşadığını bize anlatıyorlar. Levent’teki Nef Kuleleri için tasarlandı bu heykeller… İstanbul’un seslerini kaydettim. Binanın inşaatı sırasında çıkan sesler, kuş sesleri, rüzgâr sesi, telefon ve faks sesi, radyo sesi vs… Hepsini mi minöre ayarladım. Bir gitaristin en kolay çaldığı nota… Tek parmak yetiyor. Müthiş özgürlük veriyor. Binayla bu duyguyu da özdeşleştirmek istedim. Yani heykeller bina sakinlerine gerçek seslerden oluşmuş ve mi minörde kaydedilmiş, dünyanın ilk ve tek senfonisini sunacak. Aynı zamanda bu dünyanın en büyük ses heykeli olacak.”

Heykeller bina uzunluğunda olacak
“Heykeller bina uzunluğunda… 35 kat, yani 131 metre… Girişten başlayacak, kat aralarından geçerek bahçelere çıkacak, tekrar binanın içine dönecek, çatıda yıldızlara bakarken son bulacak.”

Her biri farklı sesler sunan 18 boru
Agneessens, heykellerin çalışma sistemini şu sözlerle açıklıyor: “Mesela şu gördüğünüz, 18 kanallı bir ses enstalasyonu. Her biri farklı sesler sunan 18 borusu var. Otomatik bir ayarı var. Çeşitli aralıklarla her bir boru, kendine atanan sesi çıkartıyor. Mesela bahçede kuş, terasta rüzgâr sesi gibi… Tasarımlar Türkiye’de Şişhane’de yapıldı. Bu gördükleriniz sadece model. Ortaya çok başarılı bir iş çıktı.”

%100 Design London’ın ilk beşi

Nef’in 131 metrelik ses heykeli
İnanın kompliman yapmıyorum. Fuarın kesinlikle en konuşulan işiydi. Modelleri satın almak isteyenler, evine koymak için ısrar edenler bile oldu.

www.nef.com.tr

Dia Batal’ın aşk bankı
Yine Türklüğüm tuttu, doğulu yanım kabardı. Lübnan’lı tasarımcı Dia Batal, Arapça kaligrafi kullanarak mobilyaların, yastıkların, aydınlatmaların üzerine eski Sufi şiirleri yazıyor. Bankın üzerindeki aşk şiiri 9. yüzyıl şairlerinden Mustafa Al-Hallaj’a ait… “Sensin eşim, dostum yoldaşım… Bazen korkum, bazen huzurum… Dünyadaki tüm arzuların içinde, tek arzum…” Sevgiliye alınabilecek en romantik hediyelerden biri… www.diabatal.com

Tren yolu masa
Her yetişkin, bir çocuktur. Bu tren masayı evimde istiyorum, hatta arzuluyorum. Tahtalar ters çevrildiğine, masa düz hale geliyor.

www.tracktiletables.co.uk

Baskı her yerde
National Gallery’nin değerli tablolarından, Marvel’in süper kahramanlarına kadar birçok başyapıt artık evinizde… Perdelerinizde, banyo seramiklerinizde, yerinizde, tavanınızda, aydınlatmalarınızda… Evinizin salonunda duvara tırmanan bir örümcek adam olsa, fena mı olur? www.surfaceview.co.uk

Kolye aydınlatma
Tasarımcı Penelope Batley, kişiye özel tasarımlar yapıyor. Heykel şeklindeki bu dev kolye aydınlatma benim çok hoşuma gitti. Cam sürahilerden ve şarap bardaklarından yapılan abajur da favorim.

www.penelopebatley.co.uk

Karaoke odasında yerlerde Türk mozaikleri var
Ahneseens’in Nef için yaptığı başka tasarımlar da var. Sanat stüdyosunu, karaoke odasını tasarlıyor. Karaoke odasında yerler disko zemini ama Türk mozaiklerinden oluşuyor.

Evler canlı olacak, her şey kablosuz ve görünmez olacak
Önümüzdeki 10 yıl içinde yaşadığımız evlerin hızla değişeceğini dile getiren Agneessens, her şeyin birbirine bağlı olduğunu şu örnekle açıklıyor: “Mesela sen şu anda i-phone’una sorularını yazmışsın, bir yandan söyleşiyi kaydediyorsun, sonra fotoğraf çekeceksin. Şu küçük alet, tek başına senin bütün elektronik ihtiyacını karşılıyor. Evler de böyle olacak. Canlı olacak… Saydam bir teknolojiye sahip olacak. Her şey kablosuz, görünmez olacak, hayatı kolaylaştıracak. Özellikle Erden’in ‘Fold Home’ projesi, geleceğin ev konseptini belirleyecek… ‘Fold Home’, katlanır evler demek. Gençsiniz… Bir oda, bir salon stüdyoda oturuyorsunuz. Anneniz babanız geliyor, binada misafirler için ayrılan odaları kiralıyorsunuz. Arkadaşlarınız geldiğinde karaoke odasını, parti salonunu veya sinemayı kiralayabiliyorsunuz. Sinema salonunu iki saat kapatmanın bedeli 10 dolar civarıymış mesela… Ben böyle bir evde oturmak isterdim. Evinizin hiçbir bölümü atıl kalmıyor. Misafir gelecek diye daha büyük bir evde oturma ihtiyacı hissetmiyorsunuz.”

Etiketler

Bir yanıt yazın