“Bienaller Akılların Temsili Olabilir Ancak”

Venedik Mimarlık Bienali 2014 yaklaşırken "VitrA ile Venedik Mimarlık Bienali'ne Doğru" paneli tam bir Venedik Mimarlık Bienali 101 dersi görevi gördü.

Hepimizin ilgiyle beklediği Rem Koolhaas küratörlüğündeki Venedik Mimarlık Bienali 2014’e az kaldı. Bu sene 14.’sü düzenlenen mimarlık bienalinin Uluslararası Mimarlık Sergisi, La Biennale di Venezia’ya ilk kez Türkiye Pavyonu ile katılacak olmak mimarlık dünyasında ise büyük bir heyecan yarattı. Türkiye Pavyonu Venedik Bienali’nin iki ana sergi alanından biri olan Arsenale’de tahsis edilen yeni mekanda yer alacak. 

Herkes Murat Tabanlıoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleşecek Places of Memory (Hafıza Mekanları) projesini merak ediyor. Mart ayında çok az tüyo veren Tabanlıoğlu küratörlüğündeki ekip uzun zamandır sessizliğini koruyor. Detaylar mayıs ayında açıklanacak.

Bu arada Türkiye Pavyonu Eş Sponsoru VitrA önceki bienalleri ve bienal kavramını tartışmaya açtı. Bu maksatla 28 Nisan Pazartesi günü, Pilot Galeri’de düzenlediği panelde Arman Akdoğan moderatörlüğünde Burak Altunışık, Cem Sorguç, Han Tümertekin ve Ömer Selçuk Baz biraraya geldi.  

Arman Akdoğan’ın sohbet havasında yönettiği panel, bienal denince akla gelen sorularla başladı: Bienal nedir? Neye hizmet eder? Durağanlaşmış kentleri canlandırabilir mi? Bir diskur üretebilir mi? Farklı disiplinler tarafından farklı tanımlara sahip olan bienal tartışmasında bir diğer önemli nokta da Türkiye’nin katılımıydı. Koolhaas tarafından ulusal mimarlığa yapılan vurgu, ulusun, ulusal mimarlığın temsili günümüzde yapılabilir mi sorusunu panelin gündemine taşıdı.

İlk sözü alan Burak Altunışık, dışavurum olarak tanımladığı bienalin tarihine bir bakış sundu. Sanatı dünya pazarına kazandırmak amacıyla başlayan sanat bienalinden, mimarlik bienaline doğru giden yolu ele alarak günümüze kadar yapılmış bienalleri temalarıyla birlikte detaylı bir şekilde anlattı. Bu kısa bakışta ortaya çıkan tablo temaların bienal içerikleriyle olan bağlantısını ortaya koyarken, panelde temaların kim için ne ifade ettiği de ara ara sohbete dahil oldu.

Han Tümertekin, en çok bienale katılmış, kendi deyimiyle bienallerde “ilk”leri yaşamış bir mimar olarak; İngiliz mimar James Stirling davetiyle gittiği ilk bienali, Electa’nın açılışı ve ilk star mimar kavramıyla karşılaşmasını, Herzog & de Meuron’un İsviçre Pavyonu’nu; kısacası “bienal”e dair kendi hikayesini anlattı. Bahsettiği o “karşılaşmalar”ın artık günümüzde kalmamasından yakınan Ömer Selçuk Baz, değişimin anın bir parçası olduğunu, yapılan mimarlığın ne kadar süre taze kalacağının bile kestirelemediğine değindi.

Cem Sorguç ise bienalleri sadece izleyip anlamaya çalıştığını ve “karşılaşmalar”ın değil ama bienalin bir paket olarak okunmasını çok ilginç bulduğunu, heyecanını kaybetmediğini dile getirdi. Bienal ile ilgili cevapların değil ama soruların çoğalması, muğlak bir zemine oturan tartışmaların yaratıcı bir ortam oluşturduğuna değindi.

Bienallerin amaçlarına, söylediklerine yönelen tartışma, Koolhaas’ın “Fundamentals” temasına, oradan da ulusal mimarlığın temsiline yöneldi. Burak Altunışık’ın ancak “akılların temsiliyeti” olabilir dediği tartışmada bir yandan ulusal temsiliyet mümkün müdür sorusuna cevap aranırken, bir yandan da sergide yer alacak Türkiye Pavyonu ile ilgili varsayımlarda bulunuldu. Özellikle Han Tümertekin, projenin detaylarını bilmesek de Tabanlıoğlu’nun bireysel bir hikayeden yola çıkan projesinin tema kapsamında daraltılmış bir alanda ilginç bir yorum olacağını söyledi. 

Bunun üzerine panele izleyici olarak katılan Murat Tabanlıoğlu “İstiyorsanız anlatayım…” diyerek sohbete dahil oldu. 14 Mayıs’ta İstanbul Modern’de daha detaylı bir sunum yapacaklarını müjdeleyen Tabanlıoğlu’na eski öğrencisi Ömer Selçuk Baz’ın sorusu güne damga vurdu: “20 sene için kiralanan pavyonda Türkiye adına katılan ilk küratör siz olacaksınız. İlk olmak nasıl bir şey? Kolay mı, zor mu?”

Tabanlıoğlu soruya “Benim için zor bir şey yoktur. Ama heyecan var.” diye cevap verdi.

Sohbet havasında geçen panel, izleyicilerden gelen sorular ve cevaplar ile kokteyle birlikte sona erdi.

Şimdi sıra 14 Mayıs’taki sunumda..

Etiketler

Bir yanıt yazın