Apollon’u 2000 Yıl Sonra Torunlar İnşa Ediyor

Apollon Smintheus Tapınağı'nda tam 2000 yıl sonra yeniden inşa ediliyor. Tapınağın bir yüzü ayağa kaldırılıyor. Beyaz çimento ve mermer tozu ile kalıp çakılarak tapınağın basamakları yeniden yapıldı.

Çanakkale ili Ayvacık ilçesi, Gülpınar beldesinde yer alan Apollon Smintheus Tapınağı’nda uzun süredir hummalı bir çalışma sürüyor. İ.Ö 2. Yüzyılda yapıldığı sanılan tarihi tapınak tam 2000 yıl sonra yeniden inşa ediliyor. Tapınağın bir yüzü ayağa kaldırılıyor. Beyaz çimento ve mermer tozu ile kalıp çakılarak tapınağın basamakları yeniden yapıldı. Şimdi de arkeolojik alanın dışında sütun ve tamburlar yapıldı torno tezgahında yivleri açılıyor. Yakın zamanda tapınağın bir kısmı hem de orijinal yerinde ayağa kaldırılacak.

Apollon Smintheus Tapınağı Biga Yarımadası’nın güneybatı ucunda, Çanakkale ili sınırları içinde Gülpınar beldesinde yer alıyor. Jean Baptista le Chevalier 1785 yılında Lektum-Babakale’den Alexandria Troas’a giderken tapınağın toprak üstünde kalan kalıntılarını gördü ve arkeoloji dünyasına ilk kez Apollon Smintheus Tapınağı’nı tanıttı. R.P. Pullan 1861 yılında tapınak alanına gelip kazı kararı aldı. 1866 yılında kazılara başlayıp Apollon Smintheus Tapınağı’nı bilimsel olarak arkeoloji dünyasına sundu. 1980 yılından bu yana ise tapınak ve çevresinde kazı, sondaj ve restorasyon çalışmaları Prof. Dr. Coşkun Özgünel tarafından sürdürülüyor.

Kazı Başkanı Prof. Özgünel yapılanın restorasyon olduğunu savunuyor. Bilimsel mimari bir heyetle tapınağı ayağa kaldırdıklarını gururla anlatıyor. Sponsor firmanın desteği ile tamburları ve frizleri yaptıklarını, temmuz ayı sonuna doğru ilk sütunu dikeceklerini söylüyor. Ancak hem arkeologlar hem de restoratörler hayretler içinde bu gelişmeyi izliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buna nasıl izin verdiği herkesin merakı. Çanakkale Koruma Kurulu’ndan da onay alan proje Türkiye ‘nin de taraf olduğu Venedik Tüzüğü’ne aykırı olduğu ileri sürülüyor.

Çanakkale Müzesi uzmanları, ”6 sütun ayağa kaldırılacak. Orijinal basamaklar kaybolmuş. Mevcut hali de tüf taşından olduğundan statik açıdan uygun değildi. 26 metre yükseklik olacak. Tonlarca ağırlık binecek. Sağlam yapılmak zorundaydı. Önyüzün yüzde 80 malzemesi orijinal. Dünyanın 3. Büyük tapınağı burası. Frizlerde Troia savaşı anlatılıyor. Başka örneği yok. Restorasyonun en büyük sıkıntısı arkeoloji ve mimarlık dünyasında yeterince tartışılmadan uygulamaya geçilmesi. ”

Venedik Tüzüğü, tarihî yapıların korunması ve restorasyonu hakkında uluslararası çerçeve belirleyen bir antlaşmadır. Apollon tapınağındaki restorasyon, tüzüğün 6, 9, 12. Maddeleri ile 15. maddeye açıkça aykırıdır. Restorasyon ekibine göre ise değil. Onlar tüzüğün 15. Maddesindeki anastilosis yani birbirinden ayrılmış parçaları bir araya getirdiklerini savunuyorlar.

İşte Venedik Tüzüğü’nün o maddeleri:

MADDE 6- Anıtın korunması, ölçeği dışına taşmamak şartıyla çevresinin de bakımını içine almalıdır. Eğer geleneksel ortam varsa, olduğu gibi bırakılmalıdır. Kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye, ya da değiştirmeye izin verilmemelidir.
MADDE 9- Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, anıtın estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı orijinal malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır. Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, anıtın arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır.
MADDE 12- Eksik kısımlar tamamlanırken, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat bu onarımın, aynı zamanda artistik ve tarihi tanıklığı yanlış bir şekilde yansıtmaması için, orijinalden ayırdedilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.
MADDE 15- … Bütün yeniden inşa işlemlerinden peşinen (a priori) vazgeçilmelidir. Yalnız anastilosis’e, yani mevcut fakat birbirinden ayrılmış parçaların bir araya getirilmesine izin verilebilir. Birleştirmekte kullanılan madde her zaman ayırdedilebilecek bir nitelikte olmalı ve bu, anıtın korunmasını sağlamak ve eski haline getirmek için mümkün olduğu kadar az kullanılmalıdır.

Etiketler

Bir yanıt yazın