‘3. Köprü’ye Davacıyız

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Oktay Ekinci'nin 3. Köprü hakkındaki yazısı.

İstanbul’un kuzeyi, Fatih’in İstanbul’u fethettiği gün yapılan ihaleyle fethedildi… Poyrazköy-Garipçe arasında tasarlanan 3’üncü köprü ihalesi, deyim yerindeyse “iteleye iteleye” yapıldı.

Yerli/yabancı 20’den fazla firma, iki yıldır süren ihale sürecinden, öncelikle “köprü zarar edecek” gerekçesiyle çekilmişlerdi… Bakanlık “zararı karşılayacağız” dese de “Devlet Planlama Teşkilatı onayı” bile olmayan projeye hesap-kitap bilen dünya devleri yanaşmadılar.

29 Mayıs’taki son ihalede ise finale kalan 2 gruptan “İtalyan Astaldi” ortak girişimine “hayırlı olsun” denildi. Yapım süresi olarak ise 36 ay, yani 2015’in sonları belirlendi.

Yap-işlet-devret yöntemiyle gerçekleşen ihaleyi alan yüklenicilerin “kazanma nedeni”, köprü ve yolları en kısa süre teklifi olan 10 yıl, 2 ay, 20 gün sonra devredecek olmaları… Yani bu sürede toplayacakları geçiş paralarıyla, hem 2,5 milyar dolar hesaplanan maliyeti çıkartacaklarına, hem de para kazanacaklarına inanıyorlar!..

Bu arada geçiş ücretinin “3 dolar+KDV” olacağını; günde 135 bin araç geçiş garantisi verildiğini; daha az araç geçerse “aradaki fark”ın devletimiz tarafından ödeneceğini de öğrenmiş bulunuyoruz… Böylece köprüden “hiç araç geçmese bile” şirketin devlet “garantili günlük gelir”i 480 bin dolar olacak.

Şirkete kredi bulması için tanınan süre ise 6 ay; bulamazsa başının çaresine bakacakmış!

Mühendisler soruyor

İstanbul’un kuzeydeki orman ve yaşam kaynaklarının “idam fermanı” anlamına geldiği sayısız kez ve herkes tarafından söylenen bu ihale, acaba ne kadar hukuka uygundur?

Yanıtı için İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’nin 30 Mayıs’taki açıklamasından bazı vurgulamalar:

“İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’nda 3’üncü köprü reddedilmiştir. İhale, ‘plansız bir proje’yle yapıldığından ‘yasal değil’dir.

İki ‘köprüden geçen toplam araç sayısı’ içerisinde ağır vasıtaların ve TIR’ların oranı ‘yüzde 3’tür. Yetkililer ise 3’üncü köprünün özellikle ağır vasıtalar ve TIR’lar için yapıldığını söylüyorlar!

Oysa 3’üncü köprünün İstanbul ulaşımına çözüm olmadığı, ağır vasıta geçişi için Marmara Denizi’nden RO-RO seferleri seçeneğinin kaçınılmaz olduğu İDO ve İTÜ raporlarıyla da kanıtlanmıştır.”

***

İMO yetkilileri, doğrudan mesleki uzmanlık alanlarına giren “ihale koşulları” konusuna da dikkat çekiyorlar:

“1) İhale kapsamında düşünülen 2 buçuk milyar dolarlık harcama, proje değerleriyle mi, yoksa ihale bedeliyle mi ilgilidir?

2) 3’üncü köprü ve yollarında devlet işin ne kadarını üstlenecektir?

3) Geçeceği düşünülen vasıtalardan elde edilecek gelir 10 yılda köprü ve yollarının yapımına harcanacak bedeli karşılayabilir mi?”

İvedi yanıt bekleyen bu sorular da gösteriyor ki ihaleyi alan ortaklık, kazancını “geçiş yapan araçlar”dan değil, “devletin karşılayacağı para”lardan elde edecek. Diyelim ki günde 35 bin araç geçti; devletimiz kalan 100 bin aracın geçiş ücreti olarak KDV dahil “354 bin dolar”ı şirkete ödeyerek zarar etmelerini engellemiş olacak!

Peki, öteden beri 3’üncü köprüye karşı çıkanlara bundan sonra ne düşüyor? Elbette kamuoyunu tüm bu oyunlara karşı aydınlatmaya devam ederek hukuk sürecini de yoğunlaştırmak..

Ben, Türk mahkemelerinin ve yüksek yargının böylesi bir soygun projesine onay verebileceğini asla sanmıyorum. Haydi, şimdi bu “ulufe”ye benzer ihalenin iptali için dava dilekçelerini hazırlamaya…

İstanbul adına “hepimiz davacıyız”…

Etiketler

Bir yanıt yazın