1970’lerden Kalma Konutların Ortasında Ahşap Bir Apartman

Fransız mimarlık ofisi Mars Architectes, Paris'te 1970'lerde yapılmış bir konut kompleksinin avlusunda Japon mimarisi esintili bir ahşap apartman inşa etti.

Fotoğraflar: Charly Broyez

Mimarlık ofisi, binayı her katı tutan ince ahşap sütunlarla Japon tapınaklarına benzer şekilde tasarlamış.

Paris’in 12. Bölgesi’ndeki Avenue de Saint-Mandé’nin yakınında yer alan bina, Fransız emlak şirketi Gecina için bir otoparkın üzerinde yer alan ve 1970’lerden kalma bir apartman bloğu ile çevrili bir arsa üzerinde inşa edilmiş.

Dört katlı binanın inşa edildiği arsanın merkezinde yer alan eski beton avlu, eğrelti otları, ağaçlar ve yeşilliklerle yeniden düzenlenmiş.

Tamamen ahşap modüllerden oluşan 716 metrekarelik binanın yapısal bileşenleri ladinden yapılmış ve Avrupa Douglas köknarı ile kaplanmış. Apartman bloğunun tasarımı ve yapımında ahşabı kullanma kararı kısmen sokaktan ulaşımı zor olan kapalı bir alanda inşaat zorluğunun bir sonucu olarak ortaya çıkmış.

Projenin mimarlarından Raphaël Renard; “Projeyi avluda inşa etmenin tek yolu, binanın her unsurunu yeraltı otoparkından geçirmek ve ondan avluya çıkarmaktı. Bu durum bizi 2,3 metreden daha geniş ve 3,5 metreden uzun olmayan elemanlardan yapılmış bir inşaat süreci hayal etmeye zorladı” diyor.

14 dairenin yer aldığı blok, kısmen yerel kentleşme planlarında yapılan ve sitenin geliştirilmesine olanak sağlayan değişiklikler nedeniyle oluşturulmuş. Mars Architectes, çevredeki binalara uyacak ve apartman bloğunun altında bulunan otoparka çok fazla ağırlık vermeyecek bir tasarım hedeflemiş.

Ahşap modüller yerinde monte edilmeden önce bir atölyede prefabrik olarak imal edilmiş. Sürdürülebilir bir bina oluşturmak için de ahşap malzeme seçilmiş.

Apartman bloğu, cepheyi çevreleyen bahçeye açılıp kapatılabilen sürgülü ahşap panjurlarla Japon binalarına benzer şekilde tasarlanmış.

Ofis doğramayı kötü hava koşullarından korumak için panjurları binanın önünden geriye doğru yerleştirmiş. Bu tasarım aynı zamanda konut sakinlerinin dairelerinin önünde kullanmaları için açık alanlar yaratmış.

Ahşap kirişlerin birleşme uçları, doğal ahşap renklerine dekoratif bir kontrast katan koruyucu beyaz boya ile kaplanmış.

 

Giriş kanopisi, apartman bloğunun kiracıları tarafından paylaşılan avluya giden bembeyaz bir koridora açılacak şekilde planlanmış.

Avluya bakan sundurma gibi açılan ağlarla kaplı yürüyüş yollarına bir yaya köprüsü üzerinden erişiliyor.

Apartmanın içinde beyaza boyanmış duvarlar, hem ahşap cephenin hem de beyaz avlunun renklerini çağrıştırırken, boyasız bırakılan ahşap zeminler tavanlar ve merdivenlerle tezat oluşturacak şekilde tasarlanmış.

Dairelerin bahçeye bakan tarafta yer alan oturma odaları ve yatak odaları kayar ahşap panjurlarla dış cepheye açılıyor.

Doğal olarak havalandırılan dairelerin hepsi aynı yerleşim planına sahip olup girişleri mutfak ve banyoların yöneldiği avlu tarafından yapılmış.

Bina, Mies van der Rohe Ödülü’ne aday gösterildi.

Etiketler

Bir yanıt yazın