Koskoca İstanbul’da Vapur Tasarımı, Deniz Ulaşımı İçin Plan Yapacak Ekip mi Yok?

İstanbul'da deniz ulaşımında bir otoriteye ihtiyaç var.

Haberiniz olsun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi arabalı vapur benzeri, onun karikatürü gibi bir tekneyi bize yakında “alın size yeni şehir hatları vapuru” diye yutturmaya hazırlanıyor.

Bu komik alet özellikle iskeleye bir vapur yanaştığında, reklam amacıyla, yani gözler alışsın diye harekete geçiyor. Kapağını indiriyor, kaldırıyor. Küçük bir tur atıp iskeleye yeniden yanaşıyor. Neden derseniz: Bakalım bu gemi tepki alıyor muymuş? Onun için Büyükada’dan başlamışlar. Ama böyle bir tekne ancak kısa mesafede, Haliç’te falan çalışabilir.

Yok, öyle eski vapurlara benzesin, ille de üzerinde baca falan olsun demiyorum. Ama bu yapılan da daha önce yapılan gibi bir hilkat garibesi. İki ucuna rampa konmuş, yani anlaşılan iki yönde gidebiliyor, yanaşabiliyor. Adalar’da böyle bir şeye neden ihtiyaç olsun? Katamaran gövdeli deniz otobüsleri bile burundan değil, yandan yanaşıyor. Hem daha güvenli, hem daha hızlı yolcu alıyor!

Hangi akıl fikir sahibi kişi bir tekneyi en sivri ve en uzak olduğu yerden iskeleye yanaştırmak ister? Ama motoru çalıştırıp, burnu dayamak kolaylarına geliyor.

Motorlara gelince. Onların da hepsi birbirinden berbat. Geniş gövdeleri ile zorlanıyorlar, gürültüden içinde durulmuyor. Tasarımları, detayları bir felaket. Bunlar denizcilik tarihinin en rüküş örnekleri.

Yahu koskoca İstanbul’da bir gemi tasarımı yapacak kişi mi yok? Yoksa gitsinler bari hazırını alsınlar, ya da kopyalasınlar. Bu kadar mı kötü olur? Ben tasarımcıların olduğuna inanıyorum ama Büyükşehir Belediyesi her konuda olduğu gibi bU konuda da proje yaptırmayı, yönetmeyi bilmiyor.

Vapurlar, gemiler, ulaşım araçları İstanbul’un anıtlarıdır. Nasıl Kızkulesi şehrin önemli simgelerinden biriyse, vapurlar da endüstri çağının anıtlarıdır.

Yahu koskoca İstanbul’da bir vapur tasarımı yapacak, deniz ulaşımı için plan yapacak ekip mi yok? Ben yeteri kadar olduğunu düşünüyorum. Ama yoksa bari dışarıdan getirelim.

Vapurlara Ne Oldu?

İstanbul 1857″de Şirketi Hayriye’nin kuruluşu ile birlikte dünyanın en güzel vapurlarının çalıştığı bir şehir olmuştur. Tersaneler, bakım havuzları, neredeyse fabrika büyüklüğündeki üretim atölyeleri ile muazzam bir altyapı kurulur. Vapurlar aynı zamanda konforun ve keyfin simgeleridir. Savaştan sonra şehrin nüfusu yarı yarıya azalınca, İstanbul’da bir altyapı fazlası oluşur. Bu altyapı uzun yıllar, bir yarım yüzyıl şehrin ihtiyacını fazlasıyla karşılar. 1980’li yıllarda buharlı vapurlar hizmet dışı kalır.

Şehrin topoğrafyası Londra, Paris, New York gibi şehirlere göre daha engebeli olduğu ve İstanbul Boğazı bir nehirden geniş olduğu için metropoliten ulaşım sistemi karma bir yapıda geliştirilmiştir. Bu ulaşım sisteminin omurgasını ise o tarihlerde vapurlar oluşturur.

Birçok hatta “motor” adı verilen araçları işleten özel şirketlere imtiyaz tanınır. İstanbul halkının o tarihte tamamen buharlı olan gemilere,”vapur”lara karşı, “motor” sözcüğünü kullanması ilk deniz araçlarının 2. Dünya Savaşı’ndan arta kalan Amerikan yapımı dizel motorlu hücumbotlardan devşirilmiş olmasından dolayıdır.

Merkezi yönetim deniz ulaşımını yerel yönetime devrederken bunun basit bir iş olduğu düşünüldü. Belediye sermayeli bir şirket olan İDO işletme sorumluluğunu üstlendi. Maliyetleri düşürmek için henüz ekonomik ömrünü tamamlamamış kaliteli gemiler devre dışı bırakıldı. Daha önce gemi inşaatlarının ve bakımlarının yapıldığı Kasımpaşa tersanesinin faaliyetleri aşamalı olarak nihayetlendirildi. Yerel yönetimin bu alanda bir deneyimi ve politikası yoktu. Bu yüzden vapurlar İDO’ya devredildi. İDO o zamanlar hem bir özel kuruluş, hem bir kamu tekeli gibi çalışan ve bunu marifetmiş gibi gösteren imtiyaz sahibi bir kuruluştu. Bu yeniden yapılanma yerine tam bir yıkım oldu. Masraflı olduğu için kaliteli vapurlar ıskartaya çıkarıldı. Tersaneler zaten işlevsiz kalmıştı. Birçok hatta tarifeli seferler azaltıldı ya da kaldırıldı.

Motorcular kısa zamanda büyük bir gelişme gösterdiler ve vapurların çalıştığı birçok hatta faaliyette bulunmaya başladılar. Deniz ulaşımı kademeli olarak özelleştirildi. Bir süre sonra İDO ihale ile bir özel kuruluşa devredildi. Büyükşehir Belediyesi deniz ulaşımını piyasaya bırakmayı tercih etti. Deniz ulaşımını teşvik edecek, düzenleyecek etkili politikalar uygulamak yerine piyasa mantığına teslim etti. Oysa başka şehirlerde yapıldığı gibi deniz ulaşımı ile ilgili hizmetler, işletme özel sektöre bırakılsa da yönetim kamunun elinde kalabilirdi.
Bir zamanlar dünyanın en kaliteli vapurlarına sahip olan İstanbul’da bugün deniz ulaşımında bir kaos yaşanıyor.

Bu kaosun en tipik göstergesi ise işletmelere göre değişen farklı iskeleler. Adalar’da İDO iskeleleri bütün kış boş duruyor. Motor iskeleleri ise düzensiz ve ayrı bilet sistemleri ile tam bir karmaşa halinde kullanılıyor. Motorların kıyıya en ince bölümleri olan burun kısmından yanaşmaları ise kamu sisteminin olmadığının bir göstergesi. Oysa bu tekneler kıyıya dik olarak yapılmış iskelelere yandan yanaşabilse, hem emniyetli bir şekilde hem de hızlı yolcu indirebilir.

Ne Yapılabilir?

Öncelikle bir ulaşım otoritesine ihtiyaç var.

Şehir ölçeğinde deniz ulaşımı için misyon odaklı bir örgütlenme gerekli. Kamu özel kuruluşlardan hizmet alabilir, ancak yönetim politikasını onlara bırakamaz. Bunun için meslek örgütleri de yetmez, mutlaka bağımsız kurumları işin içine katmak gerekir. Yeni ürün geliştirmek ve sistemi yönetmek ciddi bir iştir. Bunun için uluslararası bir hizmet alımı yarışması açılabilir. İstanbul bunu geçmişte yapmıştı. Bunun için de kamunun yönetim modelinin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Örneğin bugün şehrin istihdam yapısının geliştirilmesi ve eğitim ile ilgili ürün geliştirme alanında da kamunun bir politikası ve rolü yok, üretim piyasaya bırakılmış durumda. Keza gemilerin tasarımı ya da ürün geliştirme konusu da öyle. Bu alanda kamunun tersane işletmesi, üretim yapması artık imkansız. Ancak karma bütçe kullanan, misyon odaklı bir örgütlenme oluşturulabilir ve bu kuruluş pekala yerel tersanelere iş vererek projeleri yönetebilir. Hizmetler özelleştirilse bile görev verilen bir yönlendirici komite tarafından yönetim katılımcı bir şekilde geliştirilebilir.

Etiketler

1 Yorum

  • azmi-acikdil says:

    Yazı arkitera da yayınladığı ve mesleğimin yayını olduğu için yazıyorum, oysa İstanbul’lu hele üstüne üstlük mimar olup şu anda 788 defa okuyup da hiçbir yorumda bulunmayanlara şaşıyorum. Tepki için değil ama lakayt kalınmaması için diyorum.
    Vapurlar bir araçtır amaç çeşitli yerlere ulaşımı sağlamak. Bunların yerini alan herhangi bir vapurla da bu ulaşım işi yapılır. Ama Boğazın, İstanbul’un simgesi olunca korunması sahiplenilmesi yaşatılması gerekir.
    Farketmiyor; cep telefonlarından başımızı kaldırmıyoruz ki biz onları görmüyoruz bile, hiç bakmıyoruz ki. Sadece binip, gidiyoruz.

    Televizyoncu soruyor: Hun Devleti vizeyi kaldırmış tatile gitmek ister misiniz? Niye olmasın yaz da geldi. Deniz, hem ucuzdur da orası giderim valla.

    Buraya gidebilmek için yeni vapurlardan koyacaklarmış. Binip gidersiniz.

Bir yanıt yazın