Bülent Özer’den Sonra

Gördüğümüz şeylere daha iyi bakabilmek için Bülent Özer yazılarını yayınlamak iyi bir anma olmaz mı?

Bülent Özer de gitti… Bildiğinin çok azını yazıya aktararak… İlk defa “Günümüzde Resim Heykel Mimarlık – Bakışlar” kitabıyla fark etmiştim Bülent Özer’i.

Sık görüşmelerimiz ve uzun konuşmalarımız olmasa bile ara sıra karşılaşır ve konuşurduk. Bülent Hoca’dan iyi şeyler duymaktan memnun olurdum. Az şeyi beğenen, titiz bir eleştirmenin övgüsünü kazanmak gurur verirdi. Kimi zaman Filiz Özer’den dolaylı olarak duyardım düşüncelerini.

Çok az şey yazdığını düşünüyorum. Öğrencilerinden duyduklarım; ince eleyip, sık dokumasının yazdıklarını yayınlamasına engel olduğu yönünde oldu hep. Mimarlık yayınlarının hiç olmadığı kadar çok yayınladığı bir dönemdeyken Janus, Daimon ya da Yem gibi yayınevleri Bülent Özer yazılarının yayınlanmasıyla ilgilenseler ne kadar iyi olur. Okuldaki törende Aykut Köksal’dan dinledim doktora tezinin yayınlanmasının eşiğine geldiğini ama yine aynı nedenlerle olmadığını. Cem Sorguç’ta varmış; bir kopyasını bana iletti. Doktora tezi olan “Rejyonalizm, Üniversalizm ve Çağdaş Mimarimiz Üzerine Bir Deneme”nin kitaba dönüştürülmesiyle başlanabilir. Kitabın hazırlığında bana da iş düşerse seve seve çalışırım.

YTÜ’deki bir konuşmasında “Yıllarca çocuklara neyin iyi olduğunu anlatmaya çalıştık.” diye başlayan konuşmasını giderek artan bir sertlikle “Sokağın haline bak.” diye bitirmişti. Mimarlığa ilişkin en çok hatırladığım cümlelerden biri oldu bu cümle. Gördüğümüz şeylere daha iyi bakabilmek için Bülent Özer yazılarını yayınlamak iyi bir anma olmaz mı?

Etiketler

Bir yanıt yazın