Avam Kültürün Kent “Vizyonu” Popülist Proje – Cinin Ulaşım “Misyonu”!

Halkın gerisinde kalan, onu ihmal eden bir düşüncenin; evrenselliği ve yerelliği yok hükmündedir.

2013 yılında bir üniversiteyle yapılan protokol gereği; Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Gazi Üniversitesi (AUAP 2038 PROJESİ) ortak projesinin, yapılan anketlerle beraber 2014 Şubat ayında belediyeye teslim edilmesi gerekiyor.

Belediyenin yayınladığı broşürde bu planın “revizyon nazım imar planı” olduğu söylenirken, üniversite yetkililerinin basın açıklamalarında tam aksinin iddia edilmesi yani, çalışmanın masumane bir mevcut durum trafik etüdü olması iddiası ise hayli kafa karıştırıcı.

Üst Ölçekli Ulaşım Ana Planı Neden Önemli? (Yeni Ankara Ulaşım Ana Planı 2013-2038)

“Plan kademelerinin birlikteliği” hukuki ve teknik ilkesi gereği üst ölçekli plan ile alt ölçekli planlar arasında uyum olmalıdır. Gökçek en sonunda bu ilkenin farkına vardı. Gökçek’in yol ve imar uygulamaları, yol açılış törenleri ise; zaten önde gittiği için plan çalışmasının arkadan gelmesi ve yeni ulaşım ana planının en azından bitmesini beklememesi bile durumu net bir şekilde ortaya koymakta. Daha ortada Ankara ili stratejik plan önerisi yokken yapılanlar ise yapılan planların göstermelik olduğunu göstermekte.

1. Ankapark Projesi

Disneyland türü “funclub”lar Ankara’ da olmaz.

Sanıldığı kadar da, 7 milyon ziyaretçi hedefine de ulaşamaz.

1960’lı yılların, tek gözde eğlence teknolojisi olan “Dönme Dolap”kültürü, bir gençlik parkını zamanla nasıl ki gözden düşürdü ise Disneyland projesi de aynı tehlikeyi içinde barındırıyor. 

Alafranga kültürünün arabeskleşmiş bir proje kültürü olarak, pek itibarlı(kimlikli) bir proje niteliğinde değildir.

Bir Belediye Başkanı’nın öncelikli meselesi belki de; Ankara kentinin kayıp mekanı olan “Dönme dolaplı”! Gençlik Parkı’nın, kente entegrasyonuna ve dönüşümüne yönelik süslemelerden öte, yapısal projelerinin neler olabileceğini düşünmektir.

2. AOÇ mi, Atatürk “Ulaştırma Çiftliği” mi?

Belediyenin raporda yazılan “BAĞLANTI” yolları başlığındaki dörtlü öneri paketi abartılı bir görüştür. Alanın gereksiz yere parçalanmasını ve kontrol dışı plansız gelişimlerin oluşumunu ivmelendirecek düzeydedir.

AOÇ alanı sanki, “ulaştırma” noktasında kente bir engel teşkil ediyor da, sözde trafik sıkışıklığına neden olutormuş gibi; “bu arada bu yol bağlantılarını ve kavşaklarını da, bu vesile ile aradan çıkartırız” mantığı ile hazırlandığı izlenimini vermektedir. “Ulaştırma planlaması” Sayın Gökçek’e ait bir kavramdır. Çağdaş kent ve “ulaşım planlaması” disiplini ile ilgisi yoktur. Bu noktada, her şeyden öce ANKARA için; ulaşım ve arazi kullanım kararları ile entegre ve bütüncül bir stratejik planın kent MAKRAFORMU ölçeğinde hazırlanması elzemdir.

3. MOGAN Park mı, Göl mü?

Ekosistemlerin bütünlüğü ve eşyanın tabiatına uygun özgünlükte planlanması gerekir. Bu türden kent saçağı açık alanların düzenlenmesi,1960-70’lerin planlama anlayışı olan estetik algı ve beğenisi ile yapılamaz. Melih Bey, “Mogan Park’ın” temizliği ve güvenliğinden, kendisinin deyimiyle mezbelelik alan olarak algıladığı, bataklık ve sazlık alanların yok edilmesini algılıyor. Yanılıyor!

Mogan Parkı’nda, kullanılan plastik ve yapay tasarım ögeleri, malzeme seçimi ve kapalı alan mimarisi adeta kentsel bir alan içinde yer alan, herhangi bir parktaki işlevlerin ve bitkilendirme deseninin, Mogan Gölü kıyısına ışınlanmış şeklinden başka bir şey değil. Bu proje de; arafta kalan arkaik bir kültür ve onun sosyalizasyon süreci ağır işleyen bir zihniyet ve ruh halinin; izdüşümü olan mekan fantezilerinden ve “sonradan da görmemiş” uygulamalarından ibarettir.

4. ODTÜ Malazgirt Bulvarı ve Sürprizi (Aslında İki Farklı Yol Yok, Tek Ana Güzergah Var)

25 Şubat’ta açılan Malazgirt yolu mevcut üst plana uygun değil. Eğer uygundur diyen varsa, yalan söylüyor. Bu daha başlangıç. Bu yola sonrasında bir bağlantı yapılacak. Vişnelik sosyal tesisleri mevkisinden yapılacak bu bağlantı, ODTÜ kampüsünün ortasından geçecek ve Bilkent yolunu takiben Eskişehir yoluna bağlanacak.Yolun diğer yarısı da Konya yoluna. Böylelikle Eskişehir yoluna anlamsız ve gereksiz 2 dev kavşak yapılacak. Olan trafik ötelenecek, o kadar. Bu ikinci aşama ile ana ulaşım aksı bu ana güzergah olacak ve ODTÜ yol geçen hanına dönecek. Bu planın da mevcut üst planda yeri yok. Acaba hangi üst plana işlenecek dersiniz? Doğu- batı aksında Eskişehir yoluna paralel geçecek bu yol ile açılması düşünülen Çay yolu metrosunun da kullanım ve doluluk kapasitesini düşürecek. Açılan yol(lar) ürküttüğü trafiğe değmeyecek.

Taksim meydanını nasıl “yayalaştırma” ve binalaştırma” projesi kılıfı altında kamusal meydan işlevini ve algısını daralttıklarını ve duran- oturan kentliye, güvercinlere yönelik bir imar ve “meydansızlaştırma” operasyonu içinde olduklarını gördük. Topçu kışlası simgesini bile kulladılar. Şimdi de; tarihteki “Malazgirt simgesini” bile kullanarak yolları isimlendirme çalışmaları ise aklıma “Neresi bu Bizans toprakları?” sorusunu getiriyor. Bakalım ODTÜ’nün içinden geçecek ve kamuoyunun gündemine hiç getirmediği (yeni yol ile bağlantılı) asıl “2. etap yol” için nasıl bir “isim” bulunacak… Göreceğiz. “Romen DİYOJEN” ismini koyarsa hiç şaşırmayın.

Etiketler

Bir yanıt yazın