GEOMIM tarafından tasarlanan Ritüel Alanı, Muğla'da yer alıyor.
Ritüel Alanı, Bodrum yarımadasında, doğayla uyumlu bir mekansal deneyim oluşturma yaklaşımı ile tasarlanmış çok yönlü bir wellness ve etkinlik merkezi. Butik bir tatil köyü içerisinde yer alan yapı, Göltürkbükü’nün doğal dokusu ile mimariyi buluşturan, sürdürülebilir tasarım ilkeleri ile geliştirildi.
Pandemi sonrasında konaklama sektöründe de artan ‘sağlıklı yaşam pratikleri’ ile ‘nitelikli tatil yapma’ taleplerine cevap vermek üzere tasarlanan yapı, tipolojik sınırlar gözetilmeten, sağlık ve kültür aktivitelerine ev sahipliği yapıyor. Çok yönlü bir deneyim alanı olarak tasarlanan Ritüel mekanının, işletme programında spa hizmetlerii meditasyon, spor, yoga programlarının yanı sıra, sanatsal ve kültürel etkinlikler, performanslar, sergiler ve iyi oluşa yönelik ritüeller düzenlenmekte. Ana etkinlik mekânı; spa ve masaj odaları, sauna, terapi havuzları, özel terapi odaları, açık havuz ve etkinlik teraslarıyla bütünleşerek, kullanıcıya döngüsel bir deneyim sunacak şekilde tasarlanmıştır.
Genel Yerleşim
Üzerinde yer aldığı yarım adanın güneydoğu yakasında konumlanan Ritüel Alanı, eğimli bir araziye oturan ve topoğrafyaya uyum sağlayan bir tasarıma sahip. Akıl, beden ve ruh bütünlüğü ve felsefesine yönelik mekansal kurgusu ile kullanıcılara hem fiziksel hem de duyusal bir yolculuk dunmayı amaçlar.
Bu doğrultuda deneyim, toprak altındaki mekânlarla başlar ve bireysel farkındalığı ön plana çıkaran bir yolculuk sunarak, manzaraya açılan etkinlik teraslarında topluluk deneyimiyle tamamlanır. Doğuya yönelimli olarak konumlanan yapı, güneşin ilk ışıklarını programının bir parçası haline getiren bir yerleşim planına sahiptir.
Ritüel Alan, merkezinde ‘Temple’ olarak adlandırılan bir pavyon ile şekillenir ve çevresinde, dar sokaklar ve avlularla erişilen meditasyon, spa ve servis mekânlarından oluşur. Kapalı ve açık alanlar arasındaki geçişler, dar koridorlar ve gün ışığını kontrollü bir şekilde alan avlular ile vurgulanmıştır. Bu mekânsal düzenleme, kullanıcıların her deneyim sonrası doğa ile yeniden bağlantı kurmasını sağlar. Günün farklı saatlerinde değişen ışık ve gölge oyunları, yapının atmosferini sürekli olarak dönüştürerek, mekâna farklı perspektifler kazandırır.
Mimari Yaklaşım
Yapıya giriş, topoğrafyanın elverdiği kot seviyesinden merdivenlerle aşağı inerek sağlanır. İlk hazırlık mekânlarının toprak seviyesinin altında konumlandırılması, kullanıcıların dış çevreden soyutlanarak deneyimlerine odaklanmalarını destekler. Çatı ışıklıkları ile aydınlatılan hazırlık odaları, benzer bir mekânsal kurguyla tasarlanan ses kubbesi, Watsu havuzu, sauna-soğuk havuz odaları ve Thai ritüel odaları gibi mekânlarla devam eder.
Ana meditasyon pavyonu olan ‘The Temple’, Mevlevî sema ritüelinden esinlenerek tasarlanmış olup, hareketin ve dönüşümün mekânsal bir yansıması olarak kurgulanmıştır. Zemin üstü bir seviyede yer alan pavyon, çevresindeki zemin altı mekânlarla birlikte, ziyaretçiyi ağırlıktan aydınlığa doğru bir yolculuğa çıkarır. Tavan kasetlerinden süzülen doğal ışık, günün her saatinde farklı ışık ve gölge etkileri yaratarak mekânın atmosferini şekillendirir.
Etkinlik sonrası, açık havuz ve etkinlik terasları kullanılarak, beden odaklı aktivitelerle topluluk deneyimi tamamlanır. Bu aşamada, tüm kullanıcılar doğa ve topluluk ile bir araya gelmiş olur.
Döngüsel Tasarım
Ritüel Alanı’nın tasarımında, çevresel verilerle uyumlu malzeme kullanımı ön planda tutulmuştur. Kerpiç ve terakota gibi doğal malzemeler tercih edilerek, yapının arazi ile bütünleşmesi sağlanmıştır. Yüzey kaplamalarında toprak tonlarını yansıtan sürtme sıva ve dokulu yüzeyler, çevre yollar ve patikalarda ise sıkıştırılmış toprak kullanılmıştır.
Günün farklı saatlerinde farklı atmosferler yaratacak şekilde tasarlanan aydınlatma kurgusu, hem gündüz gölgelerle şekillenen hem de gece kontrollü sinematik etkiler yaratan bir sistem olarak planlanmıştır. Bina, sabahın ilk ışıklarını karşılayan açık alanlar ve gün içinde gölge oyunları oluşturan ara hacimlerle zenginleştirilmiştir.
Ritüel Alanı, minimum ekolojik etkiyle inşa edilmesi hedeflenen bir projedir. Mevcut doğal dokunun korunması ve bölgeye zarar vermeden tasarım yapılması en önemli kriterlerden biri olmuştur.
Peyzaj tasarımında yerel bitki çeşitliliğine öncelik verilmiş, gri su geri dönüşüm sistemiyle verimli sulama sağlanmıştır.
Yeşil çatı sistemleri sayesinde biyolojik çeşitlilik artırılmış, pasif iklim kontrolü sağlanmış ve ısı adası etkisi azaltılmıştır. Bu yaklaşımlar sayesinde proje, USGBC (ABD Yeşil Bina Konseyi) tarafından belirlenen LEED kriterlerinde en yüksek seviye olan ‘LEED Platinum Sertifikası’ almaya hak kazanmıştır.
Projede, uluslararası standartlara kıyasla daha az enerji ve su tüketen sistemler kullanılmış, iç hava kalitesini artıracak çözümler uygulanmıştır. Binanın enerji tüketiminin %24, iç mekân su tüketiminin ise %45 oranında azaltılması hedeflenmiştir.
Son Söz
Ritüel Alanı, mimari ve doğanın dengeli birlikteliğini esas alan bir mekân olarak tasarlanmıştır. Kullanıcılarının akıl-beden-ruh bütünleşmesine imkân tanıyacak şekilde, yalın ve bütüncül bir kurgu ile hayata geçirilmiştir. Doğal çevreye duyarlılığı ve düşük ekolojik ayak iziyle, hem bölgenin mirasına saygı gösteren hem de çağdaş mimarlık ilkelerini takip eden bir tasarım anlayışını temsil etmektedir.