Necroturris

Projemiz iki yılda bir düzenlenen Archiworld yarışmasında mimar Fernando Romero tarafından seçilerek kazanan projeler arasına girdi.

Kanıksamış olsak da olağanüstü bir çağda yaşıyoruz. Farklı ekonomik sınıflara ait insanların birbirinden çok farklı hayat standartlarında yaşadığı coğrafyalar, kentsel bağlam ölçeğinde birbirine karışmış durumda. Tüketim toplumu, devamlı yeni marketler ve ihtiyaçlar yaratarak sonsuz açlığını gidermeye çalışıyor. Dünya öyle bir noktaya geldi ki Maslow’un ihtiyaçlar piramidi artık çalışmıyor. Bir olgu var ki; en temel ihtiyaçlarımızı bastıracak kadar güçlü; egomuz. Ölen birinin ardından ölümsüz bir anıt dikmek, geçmiş yüzyılda bir ayrıcalıkken, günümüzde birçok insan için bir temel ihtiyaç haline geldi. Umutsuzca güç ve şöhret arzuluyoruz. Öldükten sonra bile, fiziksel dünyada varlığımızı sürdürmek istiyoruz. İnsanoğlunun fethedeceği tek bir kale kaldı, o da ölüm.

Dünya nüfusunun 21. yüzyılın sonlarında 10 milyara ulaşması bekleniyor. Ancak nüfus yoğunluğu, buzdağının yalnızca görünen kısmı. Nüfus artış hızı ne olursa olsun, ölen insanların sayısı hızlanarak artmakta. Bugün bile, mezarlıklar kentsel alanların büyük bir kısmını kaplıyorlar ki, gelecekte, milyonlarca yeni mezar alanı eklendiğinde, bu fonksiyona ayıracak alanımızın olmayacağı açık. Dikey gelişimin önem kazandığı kentsel alanlarda mezarlıkların da kentsel dokuya uyumlu 3 boyutlu yapılar olarak gözden geçirilmesi gerekli olacaktır. Önümüzdeki yüz yıl içinde, dünya üzerindeki tüm mezar alanları binlerce katına çıkacak. Mezarlıkların gelecekte yeni mir mimari tipoloji olarak yorumlanması, insanlığın suistimal edeceği yeni imkanlar da yaratacaktır.

Bu tahminler ışığında, gelecekteki distopik toplum tasvirimiz için mezarlıkların kamusal ve ticari aktivitelerin bir parçası haline geleceği bir senaryo kurduk.

Yeni jenerasyonun ölümsüzlük arzusu, sosyal sınıf anlamında üst basamaklarda yer alan bir merhumun alt basamaklarda yer alan bir canlı bireyden daha geniş imkanlara sahip olacağı bir etik yozlaşmayı beraberinde getirecektir. Bu senaryonun günümüzde bile yaşanmaya başladığını görebiliyoruz. Sosyal medya, insanların kendi toplumsal imajlarını yüceltme çabalarını gözler önüne seriyor. Ölen insanların ardından yakınları taziye sunabilsin diye web siteleri kuruluyor. Birçok ünlü, önemli insanların mezarlarına yakın gömülebilmek için astronomik rakamlar ödüyor. Günümüzde insanlar mezarlıkları düğün, nişan, özel gün fotoğraflarını çekmek için bir ortam olarak kullanıyor. Şimdiden insanlar ciddi paralar karşılığında ailelerinin ve kendilerinin gömüleceği anıt mezarlar yaptırıp öldükten sonra bu hayatta imza attıkları başarıların ve eserlerin burada sergilenmesini talep ediyor. Ölümsüz olma adına yeni bir market doğuyor.

Projenin kentsel bağlamı olarak Hindistan’ın Mumbai kendi seçilmiştir. Bu senaryo, dünyanın en kalabalık 2. Şehri olan ve aynı zamanda en geri kalmış şehirlerden biri olan Mumbai’nin gecekondu mahallelerine uymaktadır. Günümüzde dahi, şehrin farklı bölgelerindeki insanlar arasındaki sınıf farklılığını ve gelir uçurumunu görebilmekteyiz. Artan tüketim oranları ve nüfus yoğunluğundan dolayı Mumbai, farklı sınıfların yaşam kaliteleri arasındaki toplumsal kontrastı gelecekte daha da belirgin bir şekilde yaşayacaktır. Bu proje, geleceğin tüketim toplumunda sınıf farkları gözetildiğinde ölülerin hala hayattaki insanlardan daha fazla refah içinde bulunabileceği bir ortamın aşırılığını yansıtmayı amaçlamaktadır.

Senaryomuzda, içinde binlerce insanın mezarlarının sergileneceği ve sergi alanları, ticari alanlar, turistik tesisler, eğlence alanları ve restoranlar gibi birçok farklı kamusal fonksiyonun bulunacağı kamusal kompleksler olarak tasarlanmış anıtsal gökdelenler öngörülmüştür. Sosyal eşitsizliğin öldükten sonra da var olacağı iddiasından yola çıkarak, yaşarken daha popüler ve zengin olan insanların anıt mezarlarının hiyerarşik bir yapı içinde binanın daha değerli noktalarında bulunduğu bir ortam tasvir edilmektedir. Mezar odaları, ölen kişinin kişisel eşyaları, hatta fütüristtik yöntemlerle sergilenebilecek bedenler üzerinde ürün yerleştirme ve reklam uygulamalarının olacağı öngörülmektedir. Bu yeni market, Dünyanın dört bir yanından gelecek binlerce insana kendini tanıtmak isteyen önemli firmaların mezarlara sponsor olacağı ve mezar odalarının bakımını, tasarımını, enstalasyonunu ve diğer masraflarını üstleneceği bir market oluşacaktır. İnsanlar bu yapılara gelip tanımadıkları insanların veya tanıdıkları ünlülerin hayat hikayeleri, başarıları, hatıraları ve kişisel eşyalarını inovatif yöntemlerle tecrübe edeceklerdir. Gerektiği yerlerde multimedya araçları, hologramlar ve interaktif sergi uygulamaları bu tecrübeyi desteklemek için kullanılacaktır. Bu distopik gelecek senaryosunun temellerini, günümüzde her bireyin sosyal medya sayesinde bir medya kaynağı halini alması ve konvansiyonel medyanın önüne geçmesi trendi atmaktadır. Projemiz özellikle günümüz toplumunun; çıkarları doğrultusunda kendi mahremiyetini ikinci plana atacağı günlerin çok uzak olmadığını vurgulayan bir eleştiri, bir manifesto.

Etiketler

Bir yanıt yazın