Mansiyon Ödülü, Archiprix – TR 2017 Mimarlık Öğrencileri Bitirme Projesi Ulusal Yarışması

RoboSymbioticOrganism

Proje toplumsal olayları mimari mekân üretimi yoluyla yorumlamayı amaçlar. Kurgunun oluşmasında bilimkurgu edebiyatı, özellikle “Mülksüzler” [Ursula K. le Guin] ve “Şehir ve Yıldızlar” [Arthur C. Clarke] hikâyeleri büyük rol oynar.

RSO BİRLEŞİK KOMİTESİNDEN TERRALILAR’A MEKTUP

2050 yılında toplumun kesimleri arasındaki tansiyon tehlikeli seviyelere ulaştı. “Rasyonel Devrimciler” toplumun geri kalan kısmı ile sağlıklı iletişim kuramamakla kalmayıp toplumun bir parçası olarak var olamamaya başladılar. İsimiz bir adam dedi ki: “Eğer bu toprak sizlerin kültürünüzün, inançlarınızın, kanunlarınızın ve idarenizin boyunduruğu altındaysa; bırakınız gökyüzü bizlerin olsun. Sizlere söz veriyoruz ki bizlere vereceğinizin pek azıyla çok daha fazlasını alacaksınız!.” Yerel yönetim teklifi kabul etti ve sonrasında RSO (Robosymbioticorganism) şeklinde adlandırılacak kendi kendini idame ettirebilen robotik yapıları inşa etmeye başladı. Böylece toplumun iki kesimi birbirlerine zarar vermeden var olabilecekti.

Büyük uğraşlar sonucunda rasyonellerin tasarladığı bu yapılar son derece dinamik ve devingen yapılardı. Şehrin artık kullanılmayan bölgelerine doğru üç mekanik ayakları ile yürür ve artık kullanılmayan yapıların malzemelerini “yeniden işlevlendirme” fırınında kendisi için yapı malzemesi olarak kullanırdı. Bunun karşılığında ise RSO’daki adıyla “Terra’ya” teknoloji ve bilgi götürürdü. İçindeki robot kolların inşa kabiliyeti sayesinde sınırsız yüksekliklere çıkabilen RSO 2070’e kadar bizler için geçici bir çözüm olmuştu.

RSO’ya olan katılımın artmasıyla beraber RSO daha fazla kaynağa ihtiyaç duydu. RSO sakinleri kendilerini Terralılar’dan üstün olarak görmelerinden olacak şehrin tarihi ve Terra için önem arz eden yerlerini de tüketmeye başladılar. Parazit bir şehirleşme biçimi olan RSO kente zarar vermeye başlamıştı. Çok geçmeden kesimler hiç olmadığı kadar şiddetli biçimde karşı karşıya geldiler. Liderimiz ATLAS’ın doğumu da tam bu yıllara denk gelir.

ATLAS Dünya’yı ve onun bütün canlılarını yüceltmek üzere RSO’da ilerici isimsizler tarafından tasarlanmış, üstün akıl makinesidir. RSO yapılarının oluşturduğu ağ ve özdevinimli öğrenme sayesinde kısa sürede insan aklının alabileceğinden çok daha engin ve yüce bir varlık olur ve planlandığı gibi savaşa iki tarafında en az hasar alacağı şekilde son verir.

Savaşın sona ermesiyle, büyük bir kısım Terralı RSO’ya taşındı. Küçük bir kısım Terra’da barış içinde yaşamaya karar verdi daha küçük bir kısım ise kaçıp gitti. Aslına bakarsan tıpkı isimsizin belirttiği gibi oldu: “Savaşlarınızda ve kazançlarınızda gözümüz yok, umarız ki bir gün barışınızı keşfedersiniz işte o gün toprağı ve gökyüzünü paylaşabileceğiz.”

2120 yılında ATLAS’ın ileri görüşlü liderliğinde RSO kıtalara yayılmış ve baskın bir yaşam biçimi olarak insanoğlunun daha önce hiç muktedir olmadığı bir enginliğe kavuşmuştur. ATLAS insanoğluna rehberlik ederken aynı zamanda ondan öğrenir ve onunla şekillenir. Gökte asılı duran ATLAS yapılarımız işte bu işe yarar.

Artık bu yapılarda siber aklın çarkları yepyeni bir amaç uğruna dönüyor! Yeni ufuklar bizleri bekliyor!

Ey, Terra’nın güzel ve çalışkan insanı! Hikayemizi artık biliyorsun… Şimdi sorumuza kulak ver,

Bizler yeni ufuklara yol alırken sen nerede olacaksın?

Etiketler

Bir yanıt yazın