Katılımcı, Uşak Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Katılımcı, Uşak Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Uşak Kent gelişimi son 50 yılda doğu-batı doğrultusunda uzanan transit araç yolu tarafından yönlendirilmiştir. Tarihi kent merkezi yolun güçlü çekim gücü ile birlikte Gazi Bulvarına doğru çekilmiş ve kentin gelişme yönü coğrafi kısıtlamalar ile birlikte güney yönüne doğru olmuştur.

Bu çerçevede yarışma için söz konusu alanında içinde bulunduğu cumhuriyet döneminin ilk sanayi yerleşimlerinden bazıları yol ile kent merkezi arasındaki bölgeye sıkışmıştır. Bu bölge kentin büyümesi ile birlikte neredeyse kent içi bir alana dönüşmüştür. Uşak Belediyesi yaptığı kentsel dönüşüm projesi ile alanı kente kazandırabilecek düzenlemeler yapmıştır.

Ancak bu adım ile birlikte var olan dokuyu tamamen yok ederek kent içine, yabancı, dağınık ve gevşek açık alan tanımı yapan bir masterplan çalışması yapılmıştır. Kentlerin hafızaları ve dokuları yüzyıllar içinde ve çok zor şekillenirler. Özellikle hızla büyüyen Türk kentleri gerçek anlamda kentliyle bütünleşen aidiyet duygusu üreten mekanlar üretmekte zorlanmaktadır. Bu olgu çok zor yeşeren ve mutlak surette bir kentsel hafıza sürekliliği gerektiren dayanaklar aramaktadır. Oysa üretilen masterplan verisi olmayan bir uydu yerleşim gibi kentin orta yerine oturmaktadır.

Uşak şehri belki iklimsel özellikleri dolayısıyla da az oranda yeşil dokunun yer aldığı bir kent olarak göze çarpmaktadır. Bu çerçevede nispeten dağınık bloklardan oluşan ve yeşil alanı çoğaltan bir yerleşim stratejisi doğru gibi görünmektedir. Ancak esas sorunlu olan nokta bu açık alan hiyerarşisinin gerçek bir kentsel alan tanımlayamıyor, sadece birbirine akan peyzaj öbekleri ve bahçeler tanımlıyor oluşudur. Bu yoğunlukta bir şehir dokusundan bir gabari, cadde sokak hattı ilişkisi ve dengeli bir açık alan ilişkisi kurması beklenmektedir. Bu çerçevede sadece açık alan , park, yeşil alan kurgularının nitelikli bir kentsel çevre üretmede yeterli olamayacağı açıktır.

Bu noktadan hareketle belki belediye binası ile kısıtlı gibi görünen tasarım problemini, kentsel ölçekte tutarlı bir bağlam üzerinden kurgulanacak güçlü bir kamusal alan olarak algılıyoruz. Kentsel dönüşümün omurgasında yer alan Dokuz Sele Deresi büyük ölçekte kentin farklı noktalarını birbirine bağlayan bir rekreasyon hattı olabilmelidir. Bu bağlamda dere eski kent merkezine kadar üzeri açılarak doğal peyzaj ile birlikte kenti kuzey-batı/ güney-doğu istikametini bağlayan bir kentsel eleman olarak kullanılabilir. Tasarım ile birlikte Dere tamamen doğal, neredeyse yabani bir peyzaj eşliğinde hareket eden coşkun bir peyzaj demeti olarak düşünülmüştür.

Bu şekliyle dere bir peyzaj bağlacı olarak ticaret aksına ve kent merkezine uzanmalıdır. Ancak mevcut peyzaj önerisinden farklı olarak, dere ile birlikte hareket eden bir yeşil rekreasyon koridoru önerilmektedir. Tam bu noktada Belediye için ayrılan alan aslında bu yeşil koridora mesnetlenen bir niş gibi algılanmalıdır.

Böylece Belediye, şehri kuzey-güney istikametinde bağlayan bir rekreasyon hattına güçlü bir şekilde bağlanan bir yapı ve açık alan silsilesi olabilir. Bu temel kurgunun altında yapı ‘Yapıdan Peyzaja, Peyzajdan Yapıya’ ilkesi ile şekillendirilmiştir. Belediye yapısı programın gerektirdiği parçalara bölünmüş , ve bu parçalar anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde kotlara bölünerek çözümlenmişlerdir. Bu büyük ve küçük ilişkisi peyzaja doğru insan ölçeğine inen, caddeye doğru kent ölçeğini yakalayan bir sitem olarak çalışmaktadır.

Yapı dere ve park cephesinden bakıldığında peyzajın bir uzantısı gibi, peyzajdan koparak oluşmuş istifler gibi algılanırken. Yol cephesinden bakıldığında daha monoblok, kentsel bir karakter sunabilmektedir.

Nispeten az yeşil alanı olan Uşak kentinde, Belediye binası gibi örnek teşkil edebilecek bir yapının peyzaj ve yeşil alan kurma stratejileri ile şekillendirebilmek ve bunu görünür kılmak önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Belediye gibi kenti yöneten bir kurumun şeffaflık, demokratiklik ve çoğulculuk gibi kavramların bir mimari dil ile temsil edilebiliyor olabilmesini değerli görüyoruz.

Tasarımın hedehfleri şunlardır;

– Üst ölçekte kent dinamiklerine paralel bağlantılar kurabilmek

-Ticaret aksı olarak çalışan İsmet Paşa Cad. ve tarihi kent merkezi ile bir rekreasyon koridoru olarak dere yardımıyla bağlantı kurmak

-Kentsel dönüşüm alanını dere ve peyzajı ile dönüştürmek

-Belediye alanını büyük ölçekte, dere ve peyzaja eklemlenmiş güçlü bir kamusal alan olarak kurgulamak

-Kentte nispeten az olan yeşil alan seviyesini belediye binası ile görünür şekilde arttırırken, yeşil doku ile yapıyı iç içe çözümlemek

-‘Peyzajdan yapıya, yapıdan peyzaja’ ilkesiyle yemek kararı yapı yapmaktan çok peyzaj yapmak olan bir tasarım üretmek

-İnsan ölçeğinden, park ölçeğindeni kent ölçeğine, sokak ve cadde ölçeğine geçebilecek alternatif, çoğulcu bir mimarlık dili kurabilmek.

Etiketler

Bir yanıt yazın