Katılımcı, Sağlık Çalışanlarına Şükran ve Anma Mekânı Proje Yarışması

SU’yun İzinde

Tarihsel Gelişim

Tarihsel süreçte sular kenti Ankara için hazırlanan kent planlarına baktığımızda Ankara’nın derelerinin büyük bir öneme sahip olduğu görülür. Bugünse kentin başlıca zihinsel çağrışımları içerisindeki yeri unutulan suların izini ancak yoğun yağışlardaki taşkınlarda sürebiliyoruz. Ancak Ankara, derelerin ve çayların birleştiği noktada kurulmuş bir başkenttir. Günümüzde sularımızın büyük kısmı yer altına, kanallara alınarak üzerlerine bulvarlar, yollar, pazar yerleri, parklar, otoparklar yapılmıştır. “Ankara’nın başkent olarak ilan edilmesinden önce ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinde kentin dereleri ve çayları halkın rekreasyonu için önemli yerlerdi ve ayrıca tatlı su arzı ve hatta balıkçılık için de kullanılıyordu. Ancak, bu çay ve derelerin çoğu, 1923’te Ankara’nın Türkiye’nin başkenti olması nedeniyle uygulanan kentsel ve su politikalarının bir sonucu olarak, bugün şehir manzarası içinde görünmez ya da çok az görünür durumdadır” (Kaymaz, 2019, s. 2). Sıhhiye Atatürk Bulvarı üzerinde görülen İncesu Deresi’nin izine bugün Atatürk Bulvarı’nda hiç rastlanılmamaktadır. Cumhuriyet Dönemi’nde Ankara yeniden tasarlanırken tasarım öğeleri olarak su kaynakları önemli rol oynamıştır. Lörcher Planı Raporu’nda şöyle belirtilmiştir: “Bu iki su izi (İnce Su ve Tabakhane dereleri) şehrin yerleşim bölgesini doğal bir kuşakla sarmaktadır ki, bu kuşağın şehrin çevresinde doğal bir park oluşturduğu görülebilir. Bir tayyareden kuş bakışıyla bakılır veya şehrin genel fotoğrafı alınırsa, şehrin su kaynaklarına göre genel görünümünde bu etkinin oluştuğu kesindir. Doğanın bağışladığı bu özellik ve fırsattan güzelce yararlanılır ve uygulanırsa, bugün çorak ve ruhsuz görünen şehre, çevresi bir park yeşilliği ile sarılmış bir bahçe şehri formu verilebilir.” (Lörcher Planı, 1924) Herman Jansen de Ankara planında su kaynaklarını bir tasarım aracı olarak kullanmıştır ve İncesu’dan şöyle söz etmiştir: “İncesu: İlkbaharda kısa bir zaman içinde ekimsiz arazi bir çiçek halısına döner. İnce su vadisi de cennete munkalep olur. Bu ağaçların baharlandığı zamanlarda o taraf da hafif kırmızı ve beyaza bürünür. Bilhassa Yenişehirin şarkı ile Cebecinin cenubu güzellik itibarı ile Ankara’nın diğer cihetleriyle kıyas kabul etmezler. Yine Ankara’nın imarında yapılacak en mühim iş tabiatın hediye ettiği yeşillikleri korumaktır… (Prof. Hermann Jansen, Ankara İmar Planı Raporu, 1937) Ankara’nın suları (gölleri ve yeraltında kalmış akarsuları) yeniden tartışılması gereken geçmişte kentlinin zihninde yer etmiş doğal kaynaklarımızdır. Temelde savunma ve güvenlik ihtiyacı düşünülerek tarihte kentler çoğunlukla su kenarlarına kurulmuştur. Kentlerdeki su kaynaklarının türü ve özellikleri planlamada belirleyici olmuştur. Kara ve suyun ilişkilendiği noktada doğal yolla kentli için etkileşim alanları ortaya çıkmaktadır.

Tasarım Kararları

Halihazırda ağırlığını koruyan iklim değişikliği ve küresel salgın bizleri kent planlamasına ve mimarlığa başka yönde bakmaya itmektedir. Küresel ısınma sonucunda oluşan değişimler bize günümüzde yerleşim alanlarının ve buralarda yaşayanların su ile ilişkisinin yeniden ele alınması gerektiğini işaret etmektedir. Bu bağlamda Ankara’nın geleceğini kurgulamaya tam da kentin kalbinden geçen İncesu’yu tekrar kentliyle buluşturarak başlanmıştır. Sahip olunan su varlığının ve doğal güzelliklerin korunmasını ve geliştirilmesini hedefleyerek yola çıkılan öneri projemizde zamanla Ankara’nın yeniden sularla anılan bir kente dönüşerek, suların çevresindeki yeşil kuşakla bir bahçe kenti olması amaçlanmaktadır. Kentsel ölçekte kanallara alınarak kapatılan suların kentin ulaşımını etkilemeyecek bölgelerde yer yer üzerleri açılarak kentli için buluşma alanlarına tekrar olanak sağlanacaktır. Küresel ısınma ve salgınla birlikte suyun ve yeşilin önemini daha iyi anladığımız bir dönemden geçerken yarışma kapsamında Sıhhiye Bölgesi ele alınarak Abdi İpekçi Parkı ve Kurtuluş Parkı arasındaki yeşil süreklilik İncesu Deresi’nin kente bu bölgede tekrar kazandırılmasıyla kurulmuştur. Bu öneri iki park arasındaki kentsel sürekliliği tasarlamaktadır. Tasarım, dere hattı boyunca önerilen yeşil kuşak sayesinde kentsel yaşamın tüm ritmini sosyal ve kültürel aktiviteler barındıran bir çekim merkezi olarak önermektedir. Tasarım alanı içerisinde Sıhhiye katlı otoparkı önündeki tescilli ağaçlar göz önünde bulundurularak İncesu Deresi’nin üzeri bu alanda açılmamıştır. Fakat geçmişte derenin, üzerinden akarak aşındırdığı çakıllı yapıdaki taşlarla zeminde vurgulanan İncesu’yun izi yeşilin içerisinde bir yürüyüş güzergahına dönüşmüştür.

Ulaşım Kararları

İki park arasındaki yeşil sürekliliği sağlayabilmek için bölgedeki ulaşım yeniden ele alınmıştır. Aksu Caddesi’ni Adnan Soygun Caddesi’ne bağlayan yol araç trafiğine kapatılarak, Aksu Caddesi Profesör Dr. Nusret Fişek Caddesi’ne bağlanmıştır. Bu yolun devamında yer alan Celal Bayar Bulvarı’na önerilen kavşakla trafiğin akışını yönlendirmek amaçlanmıştır. Aksu Caddesi’nde Marmara Sokağı’na yapılan bağlantıyla hem katlı otoparka giriş-çıkış hem de okula araç giriş-çıkışı sağlanmıştır. Marmara Sokak’dan otoparka giriş yapan araçların çıkışında Süleyman Sırrı Caddesi’ne bağlanmaları sağlanmıştır. Marmara Sokak’tan otoparka giriş yapan araçların otopark çıkışında Süleyman Sırrı Caddesi’ne bağlanmaları sağlanmıştır. Ayrıca Süleyman Sırrı Caddesi ve Marmara Sokak, Aksu Caddesi’nin Mithatpaşa Caddesi’ne bağlantısını da sağlamaktadır. Öneri tasarımda pazar yerine hizmet edecek açık otoparklar da planlanmıştır.

Pazar Alanı

Mevcut Pazar alanının derenin çevresinde oluşturulan kamusal yeşil alanların sürekliliğinde dağıtılması önerilmiştir. Böylece iki park arasındaki bağ güçlenirken yeşilin sunduğu kamusallık pazar alanını beslemektedir. Belki de Pazarcı esnafı tekrar bu dereden su alıp eski günlerdeki gibi sebzelerin üzerine serpecektir. Ankara’nın iklimi göz önünde bulundurularak pazar birimleri iklim şartlarına karşı korunaklı tasarlanmıştır. Festival, panayır, yiyecek içecek pazarı, kıyafet pazarı (sosyete pazarı) gibi farklı senaryolara hizmet eden pazar birimleri dere ile kent kotunun arasında konumlanmaktadır. Öneri tasarım; 83 adet Pazar birimi,1 adet muhtarlık, 1 adet wc, elektronik tartı alanı ve zabıta birimi sağlamaktadır.

Proje alanında İncesu Deresi’nin açığa çıkarılması planlanırken, yoğun yağışlar göz önünde bulundurularak taşkın senaryoları oluşturulmuştur. Bu nedenle derenin çevresindeki yeşile eğim verilmiştir. Kent kotu pazar kotundan da bir miktar yüksek tutularak 500 yılda bir gelen yağış yoğunluğunun da kent kotuna ulaşmasının önüne geçilmiştir. Tasarım önerisi kanalda taşkın olması durumunda, kent kotu etkilenmeyecek şekilde planlanmıştır.

‘PAZAR ALANI’ KURGUSU

Bölgede kaçak olarak dere yatağına verilmiş olan sağ ve sol Sahildeki evsel atık ve kanalizasyon boruları toparlanarak yine sağ ve sol sahildeki belediyenin yapmış olduğu ana alter atık su kollektörlerine deşarj ağızlarının bağlanması önerilmektedir. Böylece kaynak ve yağıştan beslenen bu derelerin suyunun kirlenmesinin önüne geçilecektir.

‘ANMA MEKANI’ KURGUSU

Tasarımın ana odağı olan sağlık çalışanlarını anma mekanı; İncesu Deresi’nin tekrar açığa alındığı ve hastanelere giden güzergahın öneri tasarım şeridiyle kesiştiği noktada kurgulanmıştır. Proje kapsamında pandeminin üzerimizde yarattığı farkındalıkla, kent içerisinde doğayla yeniden kurmaya çalıştığımız kuvvetli bağ anma mekanının odağındaki çınar ağacıyla güçlendirilmiştir. Kökleri sağlam ve ömrü uzun olan çınar, pandemi sürecinde sığındığımız sağlık çalışanlarını temsil etmektedir. Kökleri toprağa sıkı sıkıya tutunan, kabuk ve yapraklarında tanen taşıyan her derde deva çınar ağacı yüzyıllarca yaşayabilmektedir. Altına sığınan kişiye gölge sağlayan iri gövdeli, vakur çınar… Ağacın gölgesinde toplanmaya uygun şekilde tasarlanan oturma taşları ise, derenin akıntısıyla aşındırıp farklı formlar verdiği devasa çakıllardır. Bu çakıllar, hayatları boyunca farklı dönemeçlerden geçerek özgün karakterine bürünen biz insanları temsil etmektedir. Taşların oluşum şemaları ise bugünlerde yaşadığımız pandemi sebebiyle etkileşim alanlarımıza getirilen bir buçuk metre uzaklık sınırından yola çıkılarak kurgulanmıştır. Bizleri gölgesinde salgın sürecindeki mesafeleri unutturmadan bir araya getiren heybetli çınar basit ama güçlü bir hacimsellikle, anma eyleminin mekanını oluşturmaktadır. Yalnızca yaşamsal ihtiyaçlarımıza odaklandığımız ve içimize döndüğümüz bu süreçte anma mekanı da bir ağacın gölgesinde oturmak gibi en temel kamusal-mekansal ilişkinin kurulmasıyla oluşturulmuştur.

Etkileşim Yüzeyleri

Pazar alanının arka tarafındaki kent kotunun kamusal niteliği; pazar alanının arka tarafındaki kent kotunun kamusal niteliği; pazar yeri arka duvar üzerinde önerilen etkileşim yüzeyleri, ağaçlar ve toplanmaya uygun şekilde tasarlanan sert zemin ile oluşturulmuştur. Bu özelleşmiş zeminler, ağaçların gölgesi ve kamunun kullanımına (resim, grafiti) bırakılan yüzeyler daha özel küçük kamusal alanlara da olanak sağlamaktadır.

Sonuç

Kentin derinden algılanmasından doğan bu proje kapsamlı dönüşüm önerisi sayesinde kentsel hafızası olan incesu deresi, Abdi İpekçi ve Kurtuluş Parkı’nın kentsel potansiyelini daha güçlü bağlara ve ilgi çekici kamusal alanlara dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu tasarım yeşilin sürekliliğinde değişen ve dönüşen mekânları ile kentin gündelik hayatına katkı yapacak yeni kentsel- kamusal bir mekânsal sürekliliği önermektedir. Bu mekânsal sürekliliğin oluşturulmasında İncesu Deresi’ne ek olarak, var olan yeşillerin korunması, taşkının önüne geçmek için farklı kotların üretilmesi, eylemlere kaynaklık edecek boşlukların ve mekanların üretilmesi, yeşilin/ağaçların tasarımda hakim bir unsur haline getirilmesi gibi yeri farklılaştıracak mekânsal donanımlar tasarlanmıştır. Kent merkezinin giderek eskidiği ve kentlinin yeni yaşam alanlarına yöneldiği günümüz şehirlerinde eski merkezin yeniden canlanmasına yönelik ve pazar yerinin mekansallığına farklı bir bakışla geliştirilen kurgu; su, yeşil ve eylem zeminlerinin başrolde olduğu bir tasarım stratejisi ile çözümlenmeye çalışılmıştır. Bir ağacın gölgesinde oturmak veya suyun kenarında dinlenmek kentlinin hafızasındaki kamusallığın temelidir. Bu tasarımın önerdiği yeni kamusallık içinde kentliler için karşılaşmalar, kesişmeler, iletişim gibi eylemler/durumlar sayesinde kentlinin birbirleri ile olan hayat bağını güçlendirecek etkileşimler vardır. Diğer bir ifadeyle ağaçlar, yeşil alanlar, su, kentsel ekolojiye katkı yaparak kentin gündelik hayatına eklemlenen yeni bir katman olarak bu tasarımın kentliler arasındaki ilişkileri güçlendireceği öngörülmektedir. Bu çerçevede tasarım alanının yer yer araç trafiğine kapatılması ve yaya kullanımına açılması tasarım aracılığıyla önerilen kamusal bölgenin Ankara kentinin gündelik yaşantısına katkı sağlaması ve kent merkezini alternatif bir kamusal mekan haline getirmesi; hayatın yeni örüntülerini kuran “yeni bir kamusal anma mekanı” olması beklenmektedir.

Sağlık Çalışanlarına Şükran ve Anma Mekânı Proje Yarışması

Sağlık Çalışanlarına Şükran ve Anma Mekânı Proje Yarışması Sonuçlandı

Etiketler

Bir yanıt yazın