Katılımcı, Çaycuma Bilim Merkezi Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Peyzaj Mimarlığı Raporu:
Alanda öngörülen temel peyzaj tasarımı yaklaşımı, başta Çaycuma Belediyesi’nde yaşayan insanlar olmak üzere toplumun her kesiminden geniş bir kullanıcı kitlesine fonksiyonel ve estetik bakımdan hitap edebilecek, toplumsal katılımın artırılabileceği ve alanın genel karakterine entegre edilmiş bir dizi açık yeşil alandan oluşmaktadır.

Çaycuma Bilim Merkezi yarışma alanı yaprak döken ve iğne yapraklı ağaçlardan oluşan mevcut koruluk alan üzerinde yer almaktadır ve etrafı sosyal tesisler, kurumsal binalar ve konutların yer aldığı yapısal doku ile çevrelenmiştir. Bu durum alanın geniş çevredeki bitkisel doku ile ilişkisinin fiziksel olarak kısıtlanmasına neden olurken, mevcut koruluk alanlar ise bu ilişkinin yeniden sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda yarışma konusu olan Çaycuma Bilim Merkezi ve çevresine ilişkin peyzaj tasarımı, doğal, kültürel ve sosyal işlevlerin yerine getirilmesi ile bilgi ve fikir üretiminin de temel unsuru olan doğa ve doğal sistemlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması temelinde geliştirilmiştir. Bu proje, tasarlanan Bilim Merkezi ile Çaycuma açık yeşil alan sistemi arasındaki bağlantının sağlanmasının yanı, sıra pasif ev konsepti ile tasarlanmış olan Bilim Merkezi binası için öngörülen işlevlerin de desteklenmesini hedeflenmektedir. Bununla ilişkili olarak, Bilim Merkezi binası için alandaki yer seçiminde açık alanlarda su geçirgenliği yüksek zemin döşemesinin kullanılması ve yağış sularının alanda etkin biçimde kullanılmak üzere depolanması, yeşil çatı sistemine yer verilmesi ve pasif ev konseptinin odak noktası olduğu projede, mevcut bitki örtüsü mümkün olan en yüksek seviyede korunur. Bunun yani sıra mevcut biyolojik çeşitliliğin nicelik ve nitelik bakımından arttırılması ve zenginleştirilmesi amaçlanmıştır.

Bilim Merkezi binasının +28.50 kotunda konumlandırıldığı alanda, bina çevresindeki açık kullanım alanlarında doğala yakın eğim verilmiş ve yoğunluklu olarak mevcut yaprak döken ve iğne yapraklı bitki türleri kullanılarak alanın mevcut dokusunun korunduğu, her mevsim kullanılabilir ve yaşayan bir mekana dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, kayın (Fagus orientalis), gürgen (Carpinus betulus), meşe (Quercus sp), ıhlamur (Tilia sp), çınar (Platanus sp) ve çam (Pinus nigra ve Pinus silvestris) türlerinin kullanılması öngörülmektedir. Özellikle Bilim Merkezi binasını çevreleyen eğimli alanlar ile alan içinde yaprak döken bitki türlerinin kullanılması ile tasarlanan binada sonbahar / kış mevsimlerinde maksimum güneş ışığından, ilkbahar / yaz mevsimlerinde ise gölgeli ve konforlu bir kullanımın sağlanabilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması hedeflenmiştir. Yine farklı kot ve işlevlerde, bina iç ve dış mekanlarında tüm toplumsal katmanlara hitap eden çok kullanımlı alanların oluşturulması hedeflenmiştir. Ayrıca benzer şekilde Bilim Merkezi binası çevresi peyzaj alanlarından engelli, yaşlı, ve çocukların kullanımını kolaylaştıracak ve arttıracak ulaşım ve fiziksel koşullara yönelik çözümlemeleri içermektedir. Örneğin Bilim Merkezi binasının tüm çevresinde kolay erişimin sağlanabileceği eğimli yüzeyler oluşturulurken, bu alanlarda görme engelliler için doku ve renk bakımından kontrast etki oluşturacak hissedilebilir yüzey uygulamaları öngörülmüştür. Buna ek olarak, alanın doğal yapısından hareketle oluşturulan bu eğimli yüzeylerle yağmur suyu drenajının sağlanması da hedeflenmektedir. Açık sergi alanın altında bulunan su deposu tüm alan genelinde toplanan yağış suyunun depolanması ve bina içi ve dışında kullanımlara (gri sy, sulama) hizmet etmek amacıyla tasarlanmıştır.

Açık oturma alanlarında, sert zemin uygulamasına açılan yamalarda kullanılan çınar ağaçları ile gölgeli mekanlar oluşturulur. Bu alanlarda yatay düzlemde kullanılan yer örtücü bitki türleri ve çim alanlar ile alanın çevresi ile yapısal ve fonksiyonel bakımdan da bütünlüğünün sağlanması amaçlanmıştır. Alanın batı yönünde ve arazinin içinde oluşturulan ana aks üzerinde tasarlanan açık otopark alanları öngörülen ihtiyaç göz önünde bulundurularak 4 otobüs ve 20 otomobil kapasiteli olarak tasarlanmıştır. Yaya ve araç dolaşımı birbirinden kot farkı ve zemin kaplamaları ile ayrılarak, alanda güvenli ve etkin bir sirkülasyon sisteminin oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca ulaşılamayan mekanların engelli ya da engelsiz bireylerin kullanımı bakımından hiçbir anlam ifade etmeyeceği gerçeği temelinde, alan bütününde öngörülen eğimli yüzeyler ve merdivenlerle herkes tarafından kullanılabilirliğin sağlanması hedeflenmektedir.

Bitkisel dokunun devamlılığı, kullanıcılara farklı yaşam ve kullanım olanaklarının sağlamanın yanı sıra, temelde farklı alan kullanıcıları arasındaki çelişki ve rekabetin kent dışına ittiği biyoçeşitliliğin desteklenmesine (lokal kuş, böcek gibi çeşitli hayvan türlerinin yaşam alanı oluşturması vb.) katkı sağlamak amacıyla yeşil çatı sistemi tasarlanmıştır. Çaycuma doğal bitki örtüsüne özgü çiçekli bitkiler, bodur ağaç ve çalı türlerinin kullanılmasının öngörüldüğü yeşil çatı sistemi ile alanda bitki tür zenginliği ve çeşitliliğinin artırılması, görsel / estetik bakımından çekicilik / zenginlik sağlanması ve bitki üretimi vb. aktivitelere yer verilerek farklı bilimsel faaliyetlerin de Bilim Merkezi binası dışında da desteklenmesi hedeflenmiştir. Bu alanda ormangülü (Rhododendron sp), defne (Laurus nobilis), laden (Cistus sp) ve eğrelti (Pteridophyta), mürver türleri (Sambucus sp) ve çeşitli çayır otlarının kullanılması öngörülmüştür. Yeşil çatı sistemi ile alan arasındaki bağlantı Bilim Merkezi’nin kuzey cephesinde otopark ve açık sergi alanları arasında kalan kısımda eğimli geçiş sediri ile sağlanmıştır. Alan bütününde uygulanan geçirimli sert zemin ve bitkisel doku uygulaması ile alanda bitkisel devamlılık ve bütünlüğün yanı sıra görsel bütünlüğün de sağlanması hedeflenmiştir. Yapının güneydoğusunda +28,50 – +30,00 kotlarında Bilim Merkezi çalışanlarına yönelik oturma, dinlenme, hava alma mekanı oluşturulmuştur. Bu alana ana giriş bina içinden sağlanırken, arazi ana girişinden de bu mekana merdivenler ile geçiş sağlanabileceği öngörülmüştür. Bu merdivenlerde tasarlanan bitkisel doku ve oturma alanları ise genel alan tasarımında bütünlüğün sağlanmasının yanı sıra tesis çalışanları için doğa ile iç içe olabilecekleri oturma mekanların oluşturulmasını hedeflemektedir.

Mimari Rapor:
Fizyolojik yapısı ve yeşil alan potansiyeli nedeniyle araziye tek noktadan giriş yapmak mümkündür ve bu nokta hem yaya akışının hem de araçların kullanacağı kritik öneme sahip bir alandır. Bu noktadan başlayarak arazinin kuzey güney hattı boyunca bir ana aks tanımlanır. Araziyi bu ana aksa takılmış işlevler bütünü olarak görmek mümkündür. Koruluk alanların korunması ilkesini öncelikli olarak varsaydığımızda, ana aks arazide yapı kütlesinin yerleşebileceği iki ayrı mekan tanımlar. Kuzey batıda yarışma için beklenen işlevi destekleyeceğini düşündüğümüz Bilim Kütüphanesi’nin yer alması önerisini getirmekteyiz. Bilim Merkezi kütlesinin ise güney doğuya yerleşmesi uygun görülmüştür.

Bilim Merkezi kütlesi ile arazinin doğusunda yer alan eğitim birimleri arasında açık sergi alanlarının bulunacağı ikinci bir aks tanımlanmıştır. Bu aks hem arazinin en alt kotundan başlayacağı için korunaklı bir alana oturur, hem de eğitim birimleri ile görsel bir ilişki kurar.

Yapının ana işlevi kullanıcılara bir sergi akışı sağlamak olarak yorumlanmıştır ve bu dolaşımın kütlenin giriş kotunda (0,00) başlayıp açık sergi alanlarının bulunduğu kotta (-2,00) bitmesi önerilmektedir. Bu bağlamda kapılı mekandaki sergi boyunca uygun eğimlerle aşağı yönlü bir hareken izlenmektedir. Kütledeki dolaşım kesintiye uğramaksızın açık sergi mekanlarında da devam etmektedir.

Yapıdaki sergi dışındaki tüm işlevler sergi mekanlarından farklı kotlarda çözülmüştür ancak görsel ilişki kurmaya devam etmektedirler. Sergi mekanları ve diğer ikincil alanlar arasındaki bu fonksiyonel sınıflandırma bina formunda da net olarak okunmaktadır.

Gerek Bilim Merkezi personelinin, gerekse misafirlerin kullanımına açık olacağını düşündüğümüz kafeterya kütlesi ise yapının batı cephesine yapışmış, böylece ana akstaki sosyal potansiyele katkı koymuştur. Bu hacim açık ve yarı açık mekanları ile birlikte değerlendirildiğinde sergi alanlarındaki dolaşımın bitiş noktası olarak da okunabilir.

Arazi ile bütünlük içerinde ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını hedefleyen projenin bir diğer önceliği de enerji etkin yapı tasarımı ve sürdürülebilir bir mimari arayışıdır. Bu kapsamda ilk aşamadan itibaren Pasif Ev Konsepti tasarım sürecine ışık tutmuştur. 90’lı yılların başından beri Avrupa’da uygulanmakta olan Pasif Ev sistemi bir enerji etkin bina tasarımı konseptidir. Bugün farklı iklimlere uyarlanmış pasif ev tasarımları dünyanın dört bir yanında uygulanmaktadır. Türkiye’de de ilk örnekler Pasif Ev Enstitüsü’nden sertifikalarını almaya başlamışlardır.

Sertifikalanmış örnekler incelendiğinde pasif ev konsepti ile yapılmış yapıların enerji ihtiyaçlarının çok yüksek seviyelerde azalmış olduğu görülür. Bu hem ekonomik olarak kullanıcıya yansır, hem de yapılaşarak doğaya verdiğimiz tahribatı çok büyük oranda azaltmış oluruz. Bu bağlamda sürdürülebilir malzemelerin seçimi de hayati önem taşır. Böyle bir konseptin Çaycuma Belediyesi tarafından uygulanması ise çevre duyarlılığının iyi bir örneği olacaktır.

Kısaca aktarmak gerekirse pasif ev konsepti ile tasarlanan yapı çok iyi izole edilmiş, hava sızdırmazlık katmanı olan bir binadır ve ısı köprüsü oluşturmayacak detaylarla çözülmüştür. Örneğin balkon yüzeyler için betonarme döşeme kullanmak yerine bina cephesine yapışmış, çelik taşıyıcı sistemler tercih edilmiştir. Servis alanlarından kullanılmış havanın toplandığı ve daha aktif kullanımlı yaşam alanlarına temiz havanın sağlandığı bir mekanik havalandırma sistemi kurulur. Binanın negatif ve pozitif basınç alanları arasında hava dolaşımına izin verecek. kapı detayları tercih edilir. Yapının ihtiyaç duyduğu ısıtma ve soğutma işlemi sadece yenilenen havaya uygulanır. Isı geri kazanımlı bu sistem sayesinde kusursuz yalıtılan binanın enerji ihtiyacı çok büyük oranda azaltılmış olur. Ayrıca yine bu bağlamda:

-Doğal malzemelerin kullanılması amaçlanmıştır. Duvarlarda 20 cm gaz beton kullanılması düşünülmüştür. Gaz beton ısıl iletkenlik değeri düşük bir malzeme olmasıyla duvarlarda düşük ısıl iletkenlik değerini sağlayacaktır.

-Duvarların dış yüzeyine mineral katkılı izolasyon malzemesinin uygulanacaktır. İç cephede ise hava sızdırmazlığının sağlanması için su ve hava sızdırmayan membran kullanılması ön görülmüştür.

-Binanın izole edilmiş ve havalandırma sistemi uygulanmış alanına depo kütlesi dahil edilmemiş, böylece daha kompakt bir kütle elde edilmiştir.
-Bütün mekanik sistem ve mekanik sistem boruları yalıtımlı olmalıdır.
-Giriş kapısı 2 kademeli olarak düşünülmüş, içerideki hava ile dışardaki havanın karışmaması hedeflenerek hem iç hava kalitesinin korunması hem de enerji kayıbının önüne geçilmeye çalışılmıştır.

– Hava sızdırmazlığı sağlanmış ve ısı köprüsü oluşturmayan detaylarla, binanın bulunduğu iklim şartlarına uygun U değerine sahip pasif ev standartlarında doğramalar ve 3 katmanlı cam sistemi tercih edilecektir.

Etiketler

Bir yanıt yazın