Katılımcı, Börklüce Mustafa Heykeli ve Alanı Tasarım Yarışması

Börklüce Mustafa'nın hikayesinin imgesel olarak sahneye konulması ve ziyaretçilerin de bu hikayeye sinestezik olarak dahil olması; katılımcı olduğu kadar interaktif de bir heykel ve alanı projesi ortaya koymak esas amaçtır.

Proje Raporu

1.  Kentsel Ölçekte Heykel Alanındaki Fiziksel Çevre Tespitleri ve Önerileri

“Heykel Alanı” yarışma sınırı olarak belirlenmiş alanda; batıda Abdullah Ağa Camisi, doğuda Karikatürlü Ev olarak adlandırılan ve Türk Hava Kurumu’na tahsis edilmiş olduğu belirtilen yapı, kuzeyde yerel kent dokusu ve güneyde pazar alanı sınırları arasında konumlanmıştır. Alanda doğal topoğrafyanın kullanışsız bir duvarla setlemesiyle ortaya çıkan mevcut merdivenler, sağlıklı yaya sirkülasyonuna engel teşkil etmektedir. Merdivenlerin keyifli bir şekilde inişinin sağlanması ve topoğrafyanın sunduğu potansiyellerin kullanılarak bitkisel setlerin uygulanması projenin birincil çevre düzenleme önerileri dahilindedir. Yarışma alanında bulunan kent dokusuyla uyumsuz tuvaletin konumu; yarışma alanının kamusal bir sanat objesiyle değerlendirileceği düşünüldüğünde, yarışma sınırı dışında, erişimi daha kolay olan bir alana taşınması uygun görülmüştür.

2.  Börklüce Mustafa Heykel ve Alanı için Proje Senaryosu:

14. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti döneminde gerçekleşen, Fetret Dönemi olarak da bilinen ortama zemin oluşturan, taht kavgaları ve ülkenin içinde bulunduğu iç savaş ortamı ekonomik sıkıntıların baş göstermesine neden olmuştur. Ülke yönetimindeki eşitliksiz yaklaşımlara başkaldırarak halkın kurtuluşu için mücadele başlatan Şeyh Bedrettin’in müritlerinden Börklüce Mustafa, bu kurtuluş mücadelesi için Karaburun merkezli olarak faaliyetlerini yürütmüştür. Eşitlikçi, paylaşımcı, emeğin hakkını gözeten ve birlik beraberliği teşvik eden bir felsefeye sahip olan Şeyh Bedrettin ve müritlerinin bu haklı mücadelesi Müslüman, Yahudi ve Hristiyan çevrelerce de benimsenmiş, destek görmüştür. Baş koydukları amaç uğruna ölümü göze alan Börklüce Mustafa, dervişleri ve kendisiyle birlik olan yoldaşları, çetin bir direniş örneği gösterdikten sonra katledilmişlerdir (çeşitli kaynaklarca 4000 ila 10000 kişi).

Börklüce Mustafa’nın hikayesinin imgesel olarak sahneye konulması ve ziyaretçilerin de bu hikayeye sinestezik olarak dahil olması; beş duyudan herhangi birinin bir diğerini tetiklenmesi ile katılımcı olduğu kadar interaktif (etkileşimli) de bir heykel ve alanı projesi ortaya koymak esas amaçtır. Heykel alanı kuzeyinde, okside metal levhalarla üretilmiş her bir parçanın farklı açılardan bakıldığında tek bir figür oluşturma algısı yaratmasıyla, Börklüce ve destekçilerinin bir bütün halinde hareket ederek mücadeleye tek yürek başladıkları tasvir edilmiştir. Alana aynı zamanda davet niteliği taşıyan bu figüratif elemanların devamında topoğrafyanın sunduğu fırsatlar kullanılarak negatif ve pozitif olmak üzere iki farklı şekilde de alternatif işlev noktaları oluşturulmuştur. Çaresizlik, çekilen azap ve işkence üstte kapalı ,karanlık ve zeminde oldukça yorucu merdivenlerle ziyaretçiye hissettirilmeye çalışılmıştır. Ziyaretçilere bu hissi yaşatırken bünyesinde didaktik öğeler de bulunduran tünel, haklı davalarından ve  mücadelerinden vazgeçmeksizin devam eden on binlerin hikayesi okside levhalara dekupe edilerek ifade edilmiştir [1]:

Hikaye tünelini nihayetlendiren düşey strüktür, Börklüce ve yoldaşlarının önüne çıkan engel, zorluk ve imkansızlıkları tanımlarken, merdiven sonunda ulaşılan strüktürün ışığı en yukardan hüzme halinde ve yanal alanlardan ise; daha az olacak şekilde geçirmesi tasarlanmıştır. Böylelikle merdivenlerden inildiğinde yenilginin gerçekleştiği düşünüldüğü anda, karanlıktan çıkış umudunun tükenmesi noktasında gelen bir ışık hüzmesinin umudun bitmediğini hatırlatması amaçlanmıştır. Düşey strüktürün, merdivenle buluşup, heykel terkedilmek istenildiğinde, okside levhada oluşturulan dev bir figüratif boşluktan dışarı çıkılarak, Börklüce’nin içindeki inanca ve yazdığı destana ortak olup, o’ve destekçileriyle aynı hisleri yaşayıp paylaşma imkanı verilmiştir.

Düşey strüktüre uzaktan bakan ve pozitif kottaki bütünsel figürün olan biteni izlemesi ve konunun özünün zeminde metinsel olarak anlatımı için Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı’ından şu mısralara yer verilmiştir[2]:

Hep bir ağızdan türkü söyleyip

hep beraber sulardan çekmek ağı,

demiri oya gibi işleyip hep beraber,

hep beraber sürebilmek toprağı,

ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,

yârin yanağından gayrı her şeyde

her yerde

hep beraber!

diyebilmek için

on binler verdi sekiz binini.

3.  Teknik Detaylar:

Proje genelinde kullanılan malzemeler ve ilişkilerinde sadelik ve naiflik temel prensip olarak benimsenmiştir. Bina cephelerinde kullanılan yöresel taşların farklı ebat ve yüzey işlemleriyle döşeme ve bitkisel setlerde de kullanılması, oralı olan bir malzemenin projeye entegre edilmesinin getirdiği tasarımsal etkinin yanı sıra, uygulamaya yönelik maliyetlere de sağladığı pozitif katkı göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda, Karikatür Evi cephesi ile de bir uyum yakalaması açısından, Türk Hava Kurumu’na ait mevcut yapının cephesinin de doğal taş ile kaplanması önerilmiştir. Döşemede doğal yüzeyli ve değişen boyutlarda kullanılan doğal taşlar, bitkisel setler ve aralarına konumlanan düşey sirkülasyon alanlarında, kullanım ergonomisi maksimum olacak şekilde tasarlanmıştır. Gerek renk gerekse yarattığı yüzey etkisi bakımından tarafsızlık ve nötrlüğe vurgu yapan tekstürlü beton, tasarım genelinde okside metal (korten çeliği) elemanlara fon olarak kullanılmıştır.

Heykel aksı boyunca, yönlenilmeye yardımcı olan oturma elemanlarında ve heykelin negatif yapısının betonarme konstrüksiyonunda kullanılan tekstürlü beton, okside metal (korten çeliği) levha ve elemanların renk etkilerinin dramatik bir şekilde vurgulanmasını sağlamıştır. Heykel tasarımının ana malzemesi olarak okside metal (korten çeliği) kullanımının estetik ve fonksiyonel öneminin yanında, anlamsal vurguları da göz ardı edilemez. Yaşamış/ yaşayan – yaşlanmış/ yaşlanan okside metal, içinde geçmişten geleceğe uzanan bir hikaye barından bu yegane anıt heykelin vazgeçilmez bir parçasıdır. Düşey figür ve panellerde dekupe olarak kullanılan malzeme, yatay yüzeylerde ise rölyefli elemanlar olarak kendine yer bulmuştur. Heykel alanının mevcut renk dokusuna uyum sağlayan paslı görünüm, gün içinde güneş ışıklarının hareketiyle farklı tonlara bürünürken, akşam aydınlatma ile dramatik bir atmosferin baş rolünde yer almaktadır.

[1] Kemal, Derin. Kalplerin Işığı: Börklüce Mustafa. Destek Yayınları, 2014.

[2] Hikmet, Nâzım. Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı. Ar Yayınevi, 1977.

Etiketler

Bir yanıt yazın