İÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Binası

İÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Binası

İstanbul Botanik Ana Bilim Dalı Binası'nın Türkiye’nin ilk botanik bahçesi olma özelliği taşıyan ve bitki varlığı yönünden dünyaca meşhur olan bahçesi, İstanbul’un yapı kalabalığı içerisinde saklı kalan gizli bir bahçedir.

İstanbul Müftülüğü’nün bahçesinde yer alan, ancak bir yangın sonucu kullanılamaz hale gelen, İstanbul Kız Sultanisi’nin (İstanbul Kız Lisesi) arsası üzerine inşa edilmesine karar verilen enstitünün yapımı 1934 yılına dayanır.

Botanik bahçesi, 1935 senesinde hizmete açılmış olup Türkiye’nin ilk botanik bahçesi olma özelliğine sahiptir. Yapı ve bahçe, tarihi Ağa Kapısı içerisinde yer almaktadır.

1940’lı yıllarda, yapının, İstanbul siluetini özellikle Süleymaniye Camisi’ni maskeleyerek semtin görünümünü bozduğuna dair eleştiriler doğrultusunda hükümet tarafından tamamen yıkılması üzerine çalışmalar başlatılmış fakat Dekanlık, Rektörlük çabalarıyla 1957’de binanın iki katı yıktırılmıştır.

Yapının plan ve keşif işlemleri, bahçenin yapımından 3 sene sonra enstitünün profesörleri Heilbronn, Naville ve Brauner’in danışmanlığında Ernst A. Egli’ye verilmiştir.

Strüktürel sistemi betonarme iskelet olan yapı oldukça salt bir geometriye sahiptir. L biçiminde tasarlanan yapının dış cepheleri edelputz sıva ile kaplanmıştır. Egli’nin çoğu yapısında kullanmış olduğu bu mimari malzemeler, bu yapıda da onun imzasını taşımaktadır. Alt katlarda taş kullanılırken üst katlarda tuğla kullanılmıştır.

Yapıyı ayakta tutan, kaide görevi gören taş ayaklarsa yapının kübik formunu belirgin kılmaktadır. Cephedeki yatay şeritler, pencerelerin hizasına denk gelecek şekilde cephede boylu boyunca uzanmaktadır. Pencere sövelerindeki malzeme ve renk değişimi ile kübik çıkmalar vurgulanmıştır. Yapının hem formu hem de bu şeritlerin katkısı ile sahip olduğu süreklilik, giriş bölümündeki mermer kaplamalı geniş holden itibaren algılanmaktadır. Mekanlar önemine göre bazı yerlerde linolyum veya parke döşenirken (özellikle hocalara ait odalar), çoğunlukla koridor ve laboratuvarlarda mozaik kaplama dikkat çekmektedir. Çatı örtüsü ise, düz çatı gibi algılanmasına rağmen, yüksek cephe duvarları arasında kalmış hafif eğimli kiremit kırma çatıdır.

İstanbul Botanik Ana Bilim Dalı Binası, Fetva Kapısı içerisinde, İstanbul Müftülüğü binası ile paylaşmış olduğu Botanik Bahçesi’ne ait arazide İstanbul’un senelerdir en gözde, turistik semtlerinden biri olan Süleymaniye’de değerli bir konuma sahiptir. Üstelik Türkiye’nin ilk botanik bahçesi olma özelliği taşıyan ve bitki varlığı yönünden dünyaca meşhur olan bu bahçe, İstanbul’un yapı kalabalığı içerisinde saklı kalan gizli bir bahçedir. Ernst Egli’nin 1934-36’lı senelerde reorganizasyon içerisinde olan İstanbul Üniversitesi ile ilgili proje ve uygulamalarından biri olan Biyoloji Enstitüsü (zooloji ve botanik bilim dalları), aslında yapıldığı dönemin içerisinde bulunduğu mimari üslubun hem ideolojik hem de mimari açıdan yansımasıdır.

1930-40’lı yıllarda Türkiye’ye davetle gelen yabancı mimarların önemli illerde gerçekleştirdiği işler, Türk mimarlar tarafından pek hoş karşılanmamış ve Türkiye’deki mimarlık uygulamalarının dışında bir üslupta olduğu için eleştirilmiştir. Özellikle Akademi’de eğitim veren Egli’nin Süleymaniye Camisi’nin yanında bu denli hacimli bir yapı tasarlaması, caminin görüntüsünü bozduğu ve Sinan’ın eserinin önüne geçmeye çalışıyor olması gerekçesiyle oldukça eleştirilmiştir. 1957 yılında üst iki katı yıkılan yapı, kalan zemin ve bodrum katıyla Fen Fakültesi Botanik Bölümü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Yapıda plandaki işlevlere bağlı kalınarak, köşeleri vurgulayan küp biçimindeki çıkmalar cephede oldukça vurgulu bir eleman olarak görülmektedir. Özellikle enstitüde dört katlı olduğu dönemde dört katlı olduğu dönemde bina boyunca yatay olarak vurgulanmış gridal bölümlenmesiyle İtalyan mimarlığını bir yandan da İsviçre yapılarını çağrıştırmaktadır. Yapı beton kolonlar üzerinde zeminden kaldırılarak bir kaide üzerinde duruyormuş gibi görünmektedir. Bu da yapının yapıldıüı dönemde cami ile yarışır duruma düşmesi üzerine eleştiri almasına sebep olmuştur. L biçiminde planlanan yapının iki ayrı kolunda iki ayrı bilim dalına (zooloji ve botanik) bağlı birimler tasarlanmıştır. En ince ayrıntısına kadar gerek mimari malzemeler gerekse eşyaların seçildiği yapı Egli’nin tasarlamış olduğu bir çok eğitim yapısına (İsmet Paşa Kız Enstitüsü (1934), Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi (1935)) benzer mimari izler taşımaktadır.

Editörün notu: Yapıya dair tüm bilgiler, görseller ve metin Neslinur Hızlı Erkılıç’ın Docomomo sunumundan alınmıştır. Bilgi paylaşımı ve ilgisi için kendisine teşekkür ederiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın