ACHROME[scape]

17-27 Temmuz tarihleri arasında AGÜ'de, Melike Altınışık’ın moderatörlüğünde ve Begüm Aktaş yardımcı moderatörlüğünde üretilen proje atölye katılımcıları Sevgi Altun, Emre Çalışkan, Eda Gürhan ve Bekir Ülker tarafından tasarlandı.

“Beton Olmak : Bir Morfogenetik Yaklaşım”

17. BETONART Mimarlık Yaz okulu kapsamında üretilen tasarımlardan biri olan ACHROME[scape] projesi, bu yılki teması “Beton Olmak : Bir Morfogenetik Yaklaşım” ile bütün olarak fabric formwork ve beton üzerine yoğunlaşmaktadır. 17-27 Temmuz 2018’de, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi’nde moderatörlüğünü Melike Altınışık’ın yaptığı ACHROME[scape] projesi moderatör yardımcısı Begüm Aktaş ve dört katılımcı Sevgi Altun, Emre Çalışkan, Eda Gürhan  ve Bekir Ülker’den oluşan altı kişilik bir ekip tarafından tasarlanıp, inşa edildi.

BETONART Mimarlık Yaz Okulu kapsamında bir Endüstri Mirası olarak tescilli AGU öğrenci konuk evlerinin merkezinde yer alan bostanların bir uzantısı olarak bir proje alanı verildi; betonun doğal gücünü ortaya koyan, dinamik ve değişken bir sürecin ürünü olarak tasarlanan bir hikâye hedeflendi, isim olarak da Achrome[scape] verildi ki Achrome çizgisel tanımı ve rengi olmayan boş bir mekânı tariflemektedir. Rengi doğa, malzemesiyse betondur.

Latincede “morphê” biçimi ve “genesis” te oluşumu tarifler.

Achrome[scape] tasarımında “morphogenesis” yaklaşımıyla biçim nihai bir sonuç olmak yerine, dinamik bir sürecin değişken ürünü olan tekil hücrelerden kompleks formlar oluşturur. Hücre ve doğa ortak dinamik bir sürecin bileşenleridir. Bir hücre tekil bağlamda biçim kazandığı anda bütün içerisindeki konumu ve çevresindekiler ile kurduğu ilişkisel ağda yeni bir biçime doğru başkalaşır. 

Tasarım ve inşa çalışmaları sürecinde, kumaş kalıpların ve yapısal malzeme olarak betonun morfogenetik yaklaşım ile bütünleşerek, tek tek hücreler (birimler) olarak karmaşık formların oluştuğu dinamik süreci kapsamaktadır. Bu proje kapsamında, toprağa çözünen, topraktan doğup gökyüzünün pürüzsüzlüğüne yaklaşan bir tasarım oluşturmak adına yerden yükseldikçe daha ince agregalı beton kullanılmasıyla malzemenin kendi varoluş sanatına dönüşmesi sağlandı. Zira beton, genelde söylenenlerin tam aksine güzel, sıcak, zarif ve narin bir varoluş sergileyebilir. Doğanın kendine ait olanı, adım adım geri almasının tasarımdaki karşılığını çalışmak için kusursuz bir malzemedir.  Bu kapsamda Achrome[scape] projesi, harmoni ve denge gibi klasik bazı değerleri daha önce hiç denenmemiş bir formda yorumlamanın bir ürünü; 3 boyutlu bir şiirlesellik içerse de aslen sistematik ilerleyen bir sürecin özetidir.

Tasarımından uygulama aşamasına, proje ekibini aktif olarak sürecin bir parçasına dönüştürmek adına analog parametrik bir sistematik kurgulanmasının önemi ayrı. Bu sayede bütüncül, sürdürülebilir, geliştirici bilgi akışının ortaya çıkmasına olanak sağlanıyor. Hücreler bütünündeki benzersizlik ya da ilişkisel, organizasyonel benzerlikler herhangi bir formun alt bileşenlerini oluşturan tasarım verilerinin nasıl bir araya getirilebilecekleri konusunda önemli değerleri oluşturuyor. Bu bağlamda Achrome[scape] yatay hiyerarşi içeren ve hiyerarşinin sistem kuramı üzerinden ilerlemesine olanak sağlayan ve tasarımı meydana getiren tüm aşamaların sistemler zinciri arasında kurulacak olası tüm bilgisel ilişkilerin çeşitlenmesi ve güçlenmesi sağlanıyor. Böyle bir ilişkisel düşünce şekli ekip tarafından proje tasarım ve üretim sürecinde çevresel verilerin değerlendirilmesinde ve akıllı, adaptif bir üretim modelinin tasarlanmasında önemli rol oynuyor.

Tasarımın oluşum süreci, mikrodan makroya farklı ölçekli malzeme tiplerinden, birimlerin yerleşim organizasyonuna bütüncül bir çeşitlenme içermektedir. Toplam 158 birim, hepsi birbirinden tekil beyaz hücre betonun çeşitli oluşum halleriyle bütünde sınırları geçişken kılınması esas olarak tasarım yapıldı. Modüllerde beyaz üç farklı özellikte beyaz beton kullanıldığı için, modüllerin malzemenin özelliklerine, delik boyutlarına ve tipine göre kodlanması ile hem ekibin iletişimi hem de tasarım ve inşa sürecini kolaylaşmıştır.  Bu ek olarak da 50×50 cm kalıp tabanının 10×10 cm’lik bir grid olarak bölünmesiyle elde edilen yerleşim noktaları sayesinde kalıplara yerleştirilecek olan dikmelerin yerleri belirlenmiştir. Daha sonra kalıplar beton dökümü için esnek kumaşlarla kaplanmıştır. Beton dökümü çalışmalarına paralel olarak tepenin siluetinin oluşturuldu ve kalıptan çıkarılan 158 modül sırasıyla yerlerine yerleştirilmiştir. Son olarak da yeşil doku yerleşim planından yararlanarak Festuca Glauca (mavi çimler) dikilerek proje tamamlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın