3. Ödül, NYC Sky Condo Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Proje alanı Batı Manhattan’ın Chelsea bölgesinde, 10. Cadde üzerinde yer almaktadır. Sanat galerileri, trend barlar, restoranlar ve lüks rezidans binalarının bulunduğu bölge, yerli ve yabancı ziyaretçiler için bir cazibe merkezi niteliğindedir. Meatpacking District’i Chelsea’ya bağlayan, günümüzde bir park ve rekreasyon alanına dönüşmüş olan eski demiryolu, proje için referans nokta “High Line” olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda tasarımın fikri bölgenin var olan mimari ve kentsel peyzaj içindeki katmanlaşmasının aynı tür kullamını ve binanın yapısı içinde bir mikro ölçekli versiyonunu yaratmaktır. Bu katmanların işlevsel dağılımı şu şekildedir:

1) Sokak düzeyinde: dükkanlar, galeriler, rekreasyon alanları, restoranlar, spor alanları vs.
2) High line seviyesi: Halka açık alışveriş katı (pazar yeri) , yeşil alanlar.
3) Üst katlar: Konut ve çiftlik katları
4) Çatı Seviyesi: Ünlü NYC su kulelerine atıfta bulunan su depoları ve mekanik alanlar.

Program ve Fonksiyonlar

New York’ta 21. yüzyıl yaşam tarzı ve konfor koşullarına cevap veren tasarımda, çevre dostu malzeme ve sürdürülebilir enerji üretimi göz önünde bulundurularak çok amaçlı ve interaktif bina yaratılmaya çalışılmıştır. Genel anlamda tasarım bir ağacın yapısını, katmanlarını ve figüratif yorumunu projeye taşımaktadır. Zemin seviyesinde geniş açık alanlar bulunurken, üst katlarda ise farklı katmanlardan oluşan dikey bahçeler ve konutlar yer almaktadır.

Fonksiyonların katlara dağılımından bahsetmek gerekirse; zemin katta çevre insanlarının ve bina kullanıcılarının sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde, ekolojik tasarım kriterleri ile tasarlanmış, yeşillikler arasında bir açık hava sineması ve asma katta da spor sahası yer almaktadır. “High line” ile bağlantılı olan birinci katta; bina da üretilen günlük ürünlerin satışa sunulduğu pazar alanı ve yeme-içme birimleri bulunmaktadır. Bu fikir pazaryeri ve restoranların iç-içe, karma olarak kullanılması bakımından proje alanına çok uzakta olmayan 15th Street Chelsea Market’ten esinlenilerek oluşmuş ve projeye yansıtılmıştır. İkinci katta ise, binada yapılan üretimi denetlemek ve geliştirmek adına gelişmiş bir araştırma laboratuvarı ve yönetim ofisleri yer almaktadır. Bu üç kat, sokağın tasarımın fonksiyonelliğine dahil edildiği, binanın yaşayan ve ekosistemi destekleyen bir yapıya dönüştüğü seviyelerdir.

3. kat ile 10. kat arasında yayılan konut katları, 11’i dubleks olmak üzere 34 daireden oluşmakta ve Hudson Nehri’ne bakan batı cephesinde yer almaktadır. Konut katları toplam proje alanının %38’ini kapsamakta olup 35 m²’den 90 m²’ye 5 farklı plan tipolojisini kullanıcının beğenisine sunmaktadır. Ahşap, tuğla ve çelik gibi geri dönüşümlü malzemelerin kullanıldığı daireler, geleneksel New York tasarımının çevre dostu bir bir yansımasıdır ve dingin bir iç yaşam alanının sağlandığı her daireye bağlı teras alanlarında çevreyle iç içe olma hissini kullanıcısına veren kişisel seralar bulunmaktadır.

Doğu cephesinin üçüncü katından itibaren ise her katta binaya ait pazar alanında da satılabilir ürünlerin yetiştirildiği dikey teras bahçeleri bulunmaktadır. Kat yüksekliklerinin verimli üretim için daha yüksek tutulduğu bu dikey bahçe cephelerinde bina için gerekli enerjinin üretildiği kendi ekseni etrafında dönen enerji panelleri yer almaktadır. Bu enerji panellerinin bir tarafı geri dönüştürülen eski ahşaplar kullanarak doğaya atıfta bulunurken, diğer tarafındaki aynalı güneş enerjisi reflektörleri ile şehir ve bina yansımalarının iç içe geçmesini sağlar. Bitki türleri için gerekli olan ısı miktarına bağlı olarak, verimi arttırmak amacıyla her panel tek tek kontrol edilebilir ya da yönleri özelleştirilebilir.

Binanın çatı katında, bina sakinleri tarafından kullanılabilir batı cephesine bakan havuz bulunmaktadır. Orta aksta bulunan çatı pencerelerinden süzülen ışık atrium boyunca tüm katların aydınlanmasını ve bu sayede binanın gün ışığından maksimum derecede faydalanmasını sağlar. Doğu cephesinin çatı bölümünde ise bahçe teraslar kullanılmak üzere yağmur suyunu toplayan bir açık su havuzu bulunmakta ve aynı zamanda bu havuz bünyesindeki hidroelektrik jeneratörler sayesinde enerji verimli ve düşük maliyetli bir şekilde tüm bina için güç sağlamaktadır. Bu sayede yapı enerji kaynaklarını tüketmeden kendi enerjisini kendisi üreterek eko sisteme faydada bulunur.

Malzemeler

Proje kapsamında sürdürülebilir ve estetik malzemeler kullanımı esas alınmıştır. Diğer şehirlerden farklılık gösteren karakteristik New York mimarisine sadık kalınarak benzer malzemeler olan çelik ve tuğla malzemeler geri dönüştürülerek kullanılmıştır. Hurda paslı sac malzemeler dış cephelerin kaplanmasında kullanılırken, tuğla sadece kentin genel karakterine atıfta bulunarak, iç duvarlarda kullanılmıştır. Bu üç malzeme karışımı New York karakteristik geleneksel mimari elemanlar ile çevre dostu malzemeleri karıştırarak, farklı bir tasarım oluşturmaktadır.

Enerji

Proje fonksiyonel tasarımın yanı sıra, yenilikçi, doğal ve verimli enerji teknikleri düşünülerek de şekillenmiştir. Çatıda, açık bir havzada toplanan yağmur suları alt katlardaki çiftlik katlarında, seralarda bitkilerin sulanması için kullanılır, toplanan su, doğal yerçekimi vasıtasıyla her serada kaplara dağıtılır. Depolanan su bu dolaşım esnasında hidroelektrik jeneratörler ve çarklar sayesinde aynı zamanda konut katları, genel kullanım alanları ve çiftlik katları için enerji üretimi yapar. Aynı zamanda binanın doğu cephesinde yer alan, dönen güneş panelleri aracılığıyla üretilen güneş enerjisi bina için gerekli olan enerjinin büyük bir kısmını sağlamaktadır. Tüm bu yönleriyle bina tasarımı sürdürülebilir enerji üretimi sayesinde doğaya ve enerji kaynaklarına katkıda bulunur.

Çiftlik

Seralar doğu ve güney cepheler bakan cephede ve 3. ile 10. kat arasında yer almaktadır Seraların projedeki konumları tüm yıl boyunca New York güneş açıları düşünülerek yerleştirilmiş, organizasyon şemaları oluşturulmuştur. Her sera çatıdaki yağmur suyu toplama havuzundan çıkışlı, en ileri teknikte bir su toplama ve dağıtım sistemi ile donatılmıştır. Binanın doğu cephesi her biri tek tek kontrol edilebilir, bitkiler için gerekli ışık ve ısı seviyesi miktarına bağlı olarak açılıp-kapanabilir güneş panellerinden oluşur. Mevsimsel ve doğal teknikler ile üretilen organik ürünler alt kattaki pazarda satılarak finansal anlamda bina sürdürülebilirliğinin de bir parçası olurlar. Her bir bahçe içerisinde yer alan stüdyolar, çiftlik çalışanları veya isteyen herkes için konut olarak kullanılabilecek bir stüdyo daire olarak tasarlanmıştır. Cam cephe ile ayrılan bahçe ve stüdyo daireler bu özellik sayesinde yıl boyunca sürekli olarak bahçeyi gözlemleyebilme olanağını ve şehir içinde doğa ile iç içe olma deneyimini kullanıcıya sunmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın