3. Ödül (3. Bölge), İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması

3. Ödül (3. Bölge), İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

Haliç İstanbul boğazı ile buluşan sığ suları ile flora ve fauna için eşsiz bir habitat. Bu habitatı oluşturan temel etmen su, akıntı ve akışlar. Haliç coğrafi sisteminin İstanbul’a kazandırdığı biyoçeşitlilik İstanbul’un medeniyetlerin başkenti olmasındaki temel sebeplerden birini oluşturuyor. Habitat Haliç projesi bir yüzyıl önceye kadar Haliç sularında yer alan özellikle kuş ve balık faunasını ve su vejetasyonunu geri kazandırmaya, Haliç’in potansiyel ekosistemini geliştirmeye yönelik bir sistemler bütünü sunuyor. Proje Haliç’in bir peyzaj altyapısına dönüşme potansiyelini kullanarak sanayileşme ile yitirilen biyoçeşitliliğin geri kazanılmasına yönelik alanda makro ve mikro ekosistemleri geliştirir. Proje Haliç ekosisteminde mevcut türlere ait nişler üzerinden yeni faktörler ilave ederek özellikle suyun ıslahına ve biyoçeşitliliği arttırmaya yönelik stratejiler geliştirir. Habitat, bir türün yaşamsal faaliyetlerini en iyi şekilde devam ettirebileceği yaşam alanıdır. Bu tanım tüm canlıları kapsar. Projede Haliç tüm canlılar için bir kapsayıcı, ortak yaşam alanı olarak düşünülmüştür. Bu yaşam alanı insan merkezli düşünülmemiştir. Habitat Haliç’de homo sapiens kuşlar, algler veya bakterilerle aynı önemdedir. Günümüzde salt insan odağı ile tasarlanan/planlanan fiziksel çevrelerin, kentleri dirençli (resilient) kılmadığı, ekolojik tahribatın önüne insan odaklı tasarımlarla geçilemediği ve insanlar içinde yaşanabilir bir çevre oluşturamadığı yaşanarak/deneyimleyerek öğrenilmiştir. Bu projenin odağı, balıklar, kuşlar, bitkiler, amfibiler, sürüngenler, algler, bakteriler ve insanlardır. Bizler ancak bu canlılarla birlikte yaşayarak bu ekosisteminin mutlu, sağlıklı, huzurlu bireyleri olarak sistemin bir parçasına dönüşebiliriz. İnsan-doğa arasındaki ilişkinin niteliğini ve yönünü, insanın doğayla olan duygusal bağına da önem vererek yeniden ele alır. Fakat bu ilişkiye romantik bir bakış ile yaklaşmaz. İnsanı ve onun ihtiyaçlarını merkeze alan bilim anlayışı yerine, çevreyi ve onun sorunlarını merkeze alan çevreci bir anlayışla, insanın yaşadığı çevreyi kendi evi olarak, çevre sorunlarını da bizzat kendi sorunu olarak görüp onu sahiplenebilecek bir mekânsal hafıza oluşturur.

Haliç doğa-insan arasındaki orantısız ilişkinin en dramatik örneğidir. Tarihinde Ermeniler, Rumlar, Türkler ve günümüzde Suriyelilere ev sahipliği yapan Haliç çok kültürlü, çok dilli bir yerleşim. Bu bağlamda Haliç topografyası farklı coğrafyalardan insanların varlığı ile şekillenerek günümüze ulaşmış bir palimpsest. Zamanla bu coğrafyanın bir parçası olarak birey olmayı topluluk olmayı unutmuş veya unutturulmuş insan eliyle şekillenmiş bir palimpsest. 19. Yüzyılda Osmanlı’nın sanayileşme sürecinin en yoğun yaşandığı dönemde bir sanayi limanına dönüşen Haliç, 1936 yılında Prost Planı ile İstanbul’un en önemli sanayi bölgesi olarak, 20. Yüzyılda da işlevini sürdürür (Günay, 2014). 1950’li yıllarda yoğun sanayileşme ile sosyo-ekonomik, kültürel ve çevresel bir tahribata uğrayan bölgenin kullanıcıları mahallelerini terk ederken artan göç ile Haliç yeni kullanıcılarına kavuşur (Günay ve Dökmeci, 2012). Bedrettin Dalan döneminde (1986) Haliç kıyılarının revitalizasyonu projesi ile Haliç sularının temizlenmesi kıyı bandının sanayiden arındırılarak “güzelleştirilmesine” yönelik olarak 600 yerel işletmenin kaldırılması, 100’ü Osmanlı endüstriyel mirasının parçası olan, 30.000 yapının yıkılması ile mevcut kullanıcılarını yerel ve kültürel peyzajını bir kez daha yitirir (Bezmez, 2008, p. 821). Ali Müfit Gürtuna’nın Belediye Başkanlığı döneminde bir kez daha İstanbul’un Kültür vadisi ilan edilen Haliç İstanbul’un kültür başkenti olarak dünyaya pazarlanmasına aracılık eden bir temsil sahnesine dönüşür. 2010-2014 İstanbul Stratejik planında da Haliç kültür odaklı çekim merkezi olarak kültür pazarında yerini alır.

Kültür üretiminin bir sahnesi olarak özelleştirme yolu ile elde edilen pek çok proje her ne kadar endüstriyel mirasın restorasyonu ve yeniden fonksiyonlandırılması (Haliçport, Santral İstanbul, Kadir Has Üniversitesi , Hilton Garden Inn, Rahmi Koç Müzesi,…) ile canlandırılmasını ve kültür pazarında Haliç’in temsiliyetini sürdürse de bulundukları mahalleye yerel coğrafya ile ilişki kurmayan yapay kültür altyapıları olarak varlıklarını sürdürmektedir (Bahbaşa, Töre, 2013). Habitat Haliç kendini sürdürebilen ekolojik sosyal-fiziksel bir sistem yaklaşımı geliştirir. Bu sistem doğal ve kültürel olanı, korumak, geliştirme ve sürdürmeyi amaçlar. Proje hedef habitat kavramından yola çıkarak Haliç’i kent içinde yer alan ekolojik bir jeneratöre dönüştürmektedir. Habitat Haliç projesi Haliç kıyı ekosisteminin yaşayan bir sistem olarak canlandırılmak için alanı bütüncül ele alır. Sonra her bölge için yerel, mikro yaşam alanları oluşturur. Bu hedef doğrultusunda Habitat Haliç 2 temel strateji ile alana yaklaşır: akışlar- döngüler, düğümler-odaklar.

A-AKIŞLAR VE DÖNGÜLER

Akış ve döngüler yeşil ve mavi alt yapılar olarak Haliç’İ tüm canlılar için yaşanabilir bir habitata dönüştürmeye yönelik stratejiler bütünüdür.Akış ve döndüler, su, vejetasyon fauna ve ulaşım senaryolarının engelsiz ve kapsayıcı olak sürekliliğini sağlamaya yönelik stratejiler bütününü içerir.

  1. Haliç deniz suyunun ıslahı yolu ile su altı biyo çeşitliliğinin artırılması
  2. 20. yüzyıl başında Haliç’te var olduğu bilinen türlerin Haliç’e geri kazandırılarak faunanın gelişmesi
  3. Yeşil alt yapı stratejileri ile istanbul makro yeşil alanınına Haliç’in bir yeşil kuşak olarak bağlanması sürdürülebilir bir peyzaj altyapısı olarak alanın potansiyellerinin geliştirilmesi. Özellikle kıyı şeridinde spor alanları, yapılar ile parçalanan kent parçalarında yeşil alan sürekliliğinin sağlanması.
  4. Ulaşım stratejileri yaya, bisiklet, engelsiz erişim, deniz istasyonları ve diğer toplu taşıma stratejilerini içerir.

DENİZ

Haliçler; nehir ortamları ve ekoton olarak bilinen deniz ortamları arasında bir geçiş bölgesi oluşturur. Haliçler hem gelgit, dalgalar ve tuzlu su akışı gibi deniz etkilerine hem de tatlı su ve tortu akışı gibi nehir ve dere etkilerine maruz kalır. Günümüzde Haliç’te Ötrofikasyon ve ağır metal kirliliği başta olmak üzere, suda çözünmüş oksijen miktarının denizel ekosistemler için düşük sınırlarda olması ve buna bağlı olarak ortam pH’ının düşmesi, Haliç ekosisteminde tür çeşitliliğinin günden güne düşmesine sebep olmuştur. Buna bağlı olarak da geçmişten günümüze biyoçeşitlilik de değişmektedir. Biyoçeşitlilik tek başına canlılığı merkeze almaktadır fakat ekosistem kavramıyla biyotik ve abiyotik ilişkiler bütünü olarak değerlendirilmesi gerekir. Haliç de tam olarak kendi ekosistemini biyotik ve abiyotik faktörlerle geçmişte yaşatmış, günümüzde yaşatmaya çalışan ve gelecekte yaşatacak olan ‘Golden Horn’ olarak İstanbul’un tam ortasında durmaktadır.

Deniz suyunun ve tatlı suyun karışması, hem su sütununda hem de sedimentte yüksek düzeyde besin maddesi olmasına sebep olarak, haliçlerin dünyanın en verimli doğal yaşam alanları arasında yer almasına sebep olur. Fakat bu yüksek besin maddeleri ekosistem üyeleri (balıklar, kuşlar, bitkiler, amfibiler, sürüngenler, algler, bakteriler vs.) tarafından kullanılıp döngü haline dönüşmez ise, İstanbul Haliç’te olduğu gibi dip sedimentinin organik besleyicilerin birikmesi ile kalınlaşması ve ortamın çözünmüş oksijence fakirleşmesi birçok türün ortamdan silinmesine yol açmaktadır. Bu nedenle ortamdaki üretici canlıları arttırmak ve suyu çözünmüş oksijence zengin hale getirmek ekosistem yararına olacaktır.
Projedeki temel amaç Haliç suyunun ıslahının sağlanarak canlılara uygun bir yaşam ortamı sunmasıdır. Deniz çayırları, algler ve fitoplankton haliçlerdeki ana üreticilerdir. Bu üreticile yukarıdaki görsel sudaki oksijen döngüsü açısından işimize yarayabilir. Oksijen girdisinin kaynakları olan deniz çayırlarının suyun oksijenlenmesine oranı %72, deniz otları %10, fitoplankton 12 ve dalga hareketlerinin suyun oksijenlenmesine etkileri sırasıyla %6’dır. Habitat Haliç su altı ekosistemine deniz çayırları ve deniz otlarının plantasyonu ile çoğalmasını fitoplanktonların artışını ön görür.

Bunun için aşağıdaki stratejiler izlenmelidir;

  1. Özellikle dere yatağının Haliç ile buluştuğu alanda çamur çıkartma çalışmaları yapılmalıdır.
  2. Deniz çarkları ile ek dalga yaratılıp suyun oksijenlenmesine katkıda bulunulmalıdır.
  3. Suda bulunan ağır metalin yarattığı oluşan asitlenmenin önlenmesi için Unkapanı, Metro, Galata köprüsü bölgelerinde dip temizliği yapılmalıdır.
  4. Su altı vejetasyonunun geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Habitat Haliç projesi uygulanmaya başladıktan 10 yıl sonra Haliç kıyılarına 1919 yılında Deveciyan tarafından keşfedilmiş balık türlerinin geri dönecektir.

FAUNA

“ orfoz haliçe geri dönmez fakat 5 yıl sonra yunuslar, lüfer, denizatları haliç sularına geri dönebilir”
Haliçler balıkların yumurtlama için kullandıkları en elverişli alanlar. Balık yumurtlama alanlarında omurgasız türler su kuşları ve amfibiler içi beslenme alanları yer alıyor. Ayrıca haliçler; su kuşları, yılan türleri, solucan, istiridye, yengeç, amfibiler ve insanlar tarafından tüketilen balık türlerini de barındırır. Birçok deniz omurgasızı ve balık türü haliçleri üreme alanı olarak kullanır ya da onlar üzerinden tatlı su habitatlarına doğru göç ederler. Ayrıca haliçler, birçok yarı-sucul omurgalı türler (özellikle sucul kuşlar) için de önemli beslenme alanlarıdır. . Haliç sığ suları ile balıkların yumurtlaması için önemli bir coğrafi yapıdır. Balık türlerinin popülasyonlarının artması ve stokların korunması Haliç’de önemli bir çevresel faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde Haliç ekosistemini üç kısma ayırmak mümkündür;

Birinci Kısım: Boğaz girişinden tersane sonuna kadar
İkinci Kısım: Tersane sonundan Haliç içindeki adaların sonundaki daralan bölgeye kadar
Üçüncü Kısım: Daralan bölgeden dere ağızlarına kadar.

Haliç’in üçüncü kısmının sonuna kadar yaşamını sürdürebilen balık türleri maalesef bulunmamaktadır. Bu bölgede ve dereağzı içlerine devam eden bölgelerde sürüngenlerden ve amfibilerden söz edilebilir. Dereağzı içlerindeki kıyı şeridi boyunca eğimli ortam ve yüksek flora aktivitesinin görülmesi sürüngenler ve amfibiler için ideal yaşam ortamı teşkil etmektedir. Bu bölgenin sorunu olarak karşımıza, sedimentteki ötrofikasyon kaynaklı dip balçığının artmış olması ve buna bağlı olarak sülfür bakterilerinin çoğalması çıkmaktadır. Ortamdaki oksijen miktarının azlığı ve suyun durgun oluşu buna en temel etkendir. Ayrıca suyun bu bölgede yer yer 1-2m civarlarına düşen derinliği ile birlikte suda çözünmüş oksijen miktarının azlığı balıklar için yaşam imkanı bırakmamaktadır. Boğaz suyunun dere aracılığı ile Haliç suyuna karışması sırasında akıntıya kapılıp gelen türlerin, larvaların ve yumurtaların Haliç içerisinde beslenme, üreme ve barınma fırsatı bulamayıp, akabinde de popülasyon oluşturamamasından, balıklar için yaşam imkanları oluşmadığı net bir şekilde anlaşılmaktadır. İkinci kısımda ise suda çözünmüş oksijen miktarı ve suyun derinliği çok daha iyi olması sebebiyle, bu bölgeye kadar popülasyon oluşturabilen türler, Kömürcü Kayası (Gobius niger), Kaya balığı (Gobius pagenellus), Mezgit (Merlangius merlangus), Altınbaş Kefal (Liza aurata), İstavrit (Trachurus meditterraneus) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bölge fauna ve flora olarak klasik haliç özelliği bakımından en aktif bölgedir. Rekreasyon alanları, sportif faaliyetler, sosyalleşme ve kültürel aktivitenin, Haliç fauna ve florası ile kesiştiği kısımdır. Su kuşlarının beslenme ve dinlenme alanlarının bu bölgede bulunuyor olması haliç ekosistemine zenginlik katmaktadır. İstanbul Boğazı’nın kuş göç yollarının vazgeçilmez parçası olduğu bilinmekte ve dinlenme noktası olarak birçok kuş türü Haliç ve çevresindeki (İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs bahçesi, Haliç içindeki iki ada, Botanik Bahçesi, Süleymaniye Camii bahçesi vb.) alanları kullanmaktadır. Birinci kısım ise boğaz ile çok benzer özellikler gösteren ve bu sayede, Gümüş (Atherina boyeri), Benekli Horozbina (Blennius ocellatus), Karagöz (Diplodus vulgaris), Hamsi (Engraulis encrasicolus), Has Kefal (Mugil cephalus), Uskumru (Scomber japonicus), Uskumru (Scomber scombrus), Benekli Hani (Serranus hepatus), İzmarit (Spicara maena), Çaça (Sprattus sprattus), Kurbağa Balığı (Uranuscopus scaber) türleri, iç kısımlarda yaşadığı belirtilen türlere ek olarak yaşam ortamı bulunmaktadır. Balık tür çeşitliliğinin fazla olmasıyla birlikte bentos tür çeşitliliği de oldukça fazladır. Yerli popülasyonları olan kuş türlerine ek olarak mevsimsel olarak göç eden kuşların da uğrak noktasıdır. Balık biyoçeşitliliğinin fazla olması ve rekreasyonel balıkçılık yapılabilmesine olanak tanınan köprülerin bulunması, olta balıkçılığı faaliyetlerinin yoğun olarak sürdürülmesine yol açmıştır. Bu balıkçılık faaliyetlerinin sonuçları olarak ekosistem için çok tehlikeli olan fakat gözardı edilen iki durum ortaya çıkmaktadır. Birincisi olta balıkçılarının ağırlık olarak kullandığı kurşun ağırlıkların sedimentte yüz binlerce birikmiş olması ve ortama tehlikeli bir ağır metal olan kurşunun salınıyor olması, ikincisi ise hayalet ağ dediğimiz misina ve uzatma ağlarının koparak denize düşmesi sonucu sedimentte deniz canlıları için tehlike oluşturmasıdır. Bu misina parçaları ve uzatma ağları sedimentte ve su kolonunda bulunan canlıların ölümüne ve çürümeye yol açmaktadır.

İstanbul Balıkhanesi’nin 1910-1917 yılları arasında müdürlüğünü yapmış olan Karkin Deveciyan’ın 1919 yılında yayınladığı kayıtlarında, Haliç içlerinde yaşamlarını sürdüren balık türleri için yukarıda belirtilen türlere ek olarak, Yalancı Dil (Arnoglossus kessleri), Horozbina (Belenius sp), Küçük Dil (Buglasidium luteum), Üzgün (Callionymus lyra), Üzgün (Callionymus maculatus), Taraklı Çırçır (Ctenolabrus rupestris), Levrek (Dicentrarchus labrax), İspari (Diplodus annularis), Karagöz (Diplodus sp), Gelincik (Gaidropsarus mediterraneus), Kum balığı (Gynammodytes cicerelus), Denizatı (Hippocampus ramulasus), Sıcrayan Kefal (Liza saliens), Berlam (Merluccius merluccius), Lekeli Dil (Microchirus variegatus), Mavi Kefal (Chelon labrosus), Rus Kefali (Mugil so-iuy), Barbun (Mullus barbatus), Pisi (Platichthyes flesus), Lüfer (Pomatomus saltator), Palamut (Sarda sarda), Sardalya (Sardina pilchardus), Eşkina (Scianea umbra), İskorpit (Scorpaena porcus), Dil (Solea solea), Iskarmoz (Sphyraena sphyraena), Çırçır (Symphodus tinca), Trakonya (Trachinus draco), Kırlangıç (Trigla lucerna), Deniz İğnesi (Syngnathus acus) türlerinin de varlığından söz etmiştir. Önemli bir kaynak olarak kabul edilen bu kayıtlar göz önünde bulundurulduğunda, Haliç’in abiyotik şartlarının iyileştirilmesi ile birlikte 100 yıl öncesi olduğu gibi gelecek 10 yıl içerisinde geri gelebilecek türleri görmekteyiz.

Abiyotik şartların iyileştirilmesi için kritik parametreler arasında çözünmüş oksijenin yukarılara çıkarılması ve pollüsyon kaynaklı balçığın ortamdan uzaklaştırılması en başta gelmektedir. Suda çözünmüş oksijenin artırılması için deniz çayırları seçimi, hem ortamın temizlenmesi hem de oksijen girdisi açısından kritiktir. Deniz çayırları (özellikle akdeniz havzası için endemik olan Posidonia oceanica türü) CO2 ve CO gazlarını O2’ye dönüştürerek suya bırakır, ayrıca ağır metal tutucu işlevi olduğu da bilinmektedir. Bu parametrelerin iyileştirilmesini takip eden üç yıl içerisinde Haliç ekosistemindeki biyoçeşitliliğin ve biyokütlenin kendiliğinden katlanacağı öngörülmektedir. Ekosistemlerin yaşayan varlıklar olması bilinci ile hareket edildiğinde ve fırsatlar oluşturulduğunda (Haliç öznelinde fırsat, abiyotik faktörlerin iyileştirilmesi) biyoçeşitlilik ve biyokütle bakımından kendisini süratle yenilediği pandemi sürecinde doğa tarafından bir kez daha yüzümüze vurulmuştur. Haliç’in içine kadar girip sosyalleşen bir düzine yunus görmemiz çok olası sonuçlardan biridir. Kısa vadeli olası sonuçlar arasında Haliç, tüplü dalış yapılabilir bir nokta haline gelme potansiyeli taşımaktadır. Sportif dalış noktasının kolaylıkla oluşturulabileceği Haliç, adeta doğal bir akvaryum gibi ziyaretçilerini bekleyecektir. Kuş gözlem noktalarının hem profesyoneller hem de amatörler için farklı fonksiyonlarda oluşturulması, şehir insanı ile kuş türleri arasındaki bağı kuvvetlendirmesi amaçlanmaktadır. Çocuklarımızın da bu sayede doğayı yakından takip etme, merak duygusunu tetikleme ve hayvan sevgisi aşılamaya çalışılmıştır.

Biyoçeşitliliğin artışı 10 yıl sonra balık popülasyonunda da artışa yol açarak, popülasyon dengelendiğinde kontrollü olta balıkçılığının da gelişmesine olanak sağlayacak yerel üretimleri destekleyecektir. “Habitat Haliç” projesi Haliç ekosistemini insanlar ve diğer tüm canlılar için yaşanabilir kılma iddiasındadır.

YEŞİL ALTYAPI

Habitat Haliç, yeşil altyapı su-kent etkileşiminin özgün ve güçlü bir tasarımla geliştirilerek hem kentsel ve doğal sistemlerin sağlıklı işlemesi hem de kentsel yaşamın zenginleşmesini sağlayan stratejiler geliştirir. Bu anlamda peyzaj planlama ölçeğinde alana yaklaşarak istanbul yeşil alt yapısında oluşturulması planlanan haliç yeşil alt yapısını dereler yolu ile kuzey ormanlarına bağlayarak sürekli bir yeşil altyapı sistemi oluşturur. Mevcut kent dokusunda yeşil alanlar parçacıl ve yetersizdir. Fakat dere yataklarının kent morfolojisi içindeki sürekliliği bir yeşil sistem kurmaya olanak verecek önemli bir potansiyeldir.

Vejetasyon ve yapay topografyalar çayır, korular, meyvelikler, sazlıklar, sulak alanlar, dere kenarı vejetasyonu gibi yerel bitki türlerinin kullanıldığı alanlarıdır. Bu alanlarda İklim değişikliği dikkate alınarak proje kapsamında kontrollü süksesyon temelli bir yaklaşımla vegetasyonun gelişmesi hedeflenmektedir. Özellikle tatlı su ekosistemlerinin yer aldığı yapay yağmur suyu havuzları, ve su yatakları birincil süksesyon da yosunlarla başlayarak, ikincil süksesyonda çayırlandırma alanlarının başlangıç zonlarına dönüşecektir. Bu kapsamda sazlıklar için Kamış (Phragmites australis), Hasır otu (Thyphia latifolia), dere boyunca uzanan bilim zonu ve devamında Dişbudak (Fraxinus angustifoli), Söğüt (Salix babylonica), Çınar ( Platanus orientalis), Kızılağaç ( Alnus glutinosa) ve bu ağaçlara eşlik eden çalı katmanı önerilmiştir. Proje kapsamında önerilen sulak alanlar zaman içerisinde olgun sulak alan ekosistemlerine dönüşecektir. Proje bölgesinde yer alan mikro sulak alan ekosistemleri; tramvay yolu boyunca sürekli ilerleyen doğal yağmur suyu drenaj kanalı, sulak alan ek sistemine katkıda bulunan yağmur suyu birikim havuzları ve özellikle dere kenarında süksesyon süreci ile dere ıslahını sağlayacak sulak alan vejetasyon zonlarıdır. Tüm bu bölgelerde 2 yıllık bir süreci kapsayacak olan çayırlandırma çalışmaları ile sürdürülebilir bitkilendirme sürecine başlanacaktır. Çayırlandırma aşaması ile oluşturulacak çayır alanlarında ağaçlandırma ile ikincil süksesyon tamamlanacaktır. Haliçten başlayarak kuzey ormanlarına uzanması planlanan yeşil altyapı sistemi ikincil süksesyon aşamasında ağaçlandırma çalışmaları ile tesis edilecek olan “koruluk” alanlar alana özgü ağaç türlerini içeren, rekreasyon alanlarının iskeletini oluşturur. Bu kapsamda tanımlanan ağaçlandırma bölgeleri Meşelikler (Quercus cerris, Quercus pubescens, Quercus robur) Akçaağaç Koruları (Acer platanoides, Acer negundo) Üvez Koruları (Sorbus domestica), İğde Koruları (Eleagnus angustifolia), Karaçam Korularını (Pinus nigra) içerir.

Ulaşım

Habitat Haliç ekolojik, biyolojik, sosyo-kültürel ve yapılı çevre bileşenlerinin tam uyum ve entegrasyonunun sağlanmasına ve “sürdürülebilir kentsel hareketlilik” ilkeleri doğrultusunda kesintisiz yaya, bisiklet erişimi ve toplu taşımayı destekler. Toplu taşımayı desteklemek için ek deniz istasyonları önerilerek küçük motorlar ile deniz yolunun aktif bir ulaşım hattına dönüşmesi planlanmaktadır. Bu noktada motorlu araçların suya zarar vermemesi için istasyonlar fauna ile çakışmayacak güzergahlarda önerilmiştir.

Proje de kıyı şeridini kesintiye uğratan kentsel donatıların içlerinden veya çeperlerinde yaya ve bisiklet sirkülasyonu sağlanarak engelsiz ulaşım stratejisi pekiştirilmiştir.
İnşa edilmekte olan hızlı tramvay sahil yolu hattında yaşanan yoğun trafiği azaltacak olmakla beraber hafif bir tramvay hattı olarak planlanması nedeni ile yaya sürekliliği açısından önemli bir bariyere dönüşmektedir. Projede bu bariyerin aşılması yönünde önerilen çözüm, tramvay projesinde yer alan sinyalize geçiş bölgeleri dışında üst köprüler ile bu bariyerin aşılmasıdır.

II. Bölge:EYÜP-SİLAHTARAĞA BÖLGESİ

GENEL TESPİT VE ÖNERİLER

Eyüp Silahtarağa bölgesi Haliç’in Alibeyköy deresi ile ekolojik iki koridorun kesişim noktasıdır.Bu alan Haliç ekosisteminde önemli bir yer tutar.Habitat Haliç kapsamında önerilen ıslah çalışmalarının ilk etabını oluşturan bu alan flora ve fauna için eşsiz ekosistemin başlangıcıdır. Bahariye adalarına kadar uzanan bu alan özellikle kuşlar için önemli bir besin kaynağıdır. Projede hedeflenen alanın potansiyellerini geliştirmek ve üst ölçekte alınan akış ve döngülerin korunması ve geliştirilmesine yönelik stratejilerin bu alanda uygulanmasıdır. Bu bölgede yer alan Eyüp mezarlığı ve diğer tarihi yapılar, Pierre Loti teleferiği bölgeyi önemli bir turizm noktasına dönüştürür. Eyüp, hastanesi, spor alanları ve eğitim yapıları ile kullanıcı çeşitliliğini fazla olduğu bu bölgede ziyaretçileri, hayvanları ve mahallelileri kapsayıcı mekansal çözüm önerileri geliştirilmiştir.

ENGELSİZ ULAŞIM

Proje alanında yer alan yapıların yaya sürekliliğini ve yeşil alan sistemini kesintiye uğrattığı gözlemlenmiştir. Kıyı şeridi boyunca sürekli bisiklet ve yaya yolu önerilmiştir. Yaya yolu yer yer hafif strüktürlerle deniz üzerinden devam ederek yer yer kıyı şeridinde süreklilik arz ederek devam etmektedir.

  1. Kıyı şeridini kesintiye uğratan İstaç, Bahariye Mevlevihanesi, Avrupa Yakası Park Bahçeler Müdürlüğü, Eyüp Anadolu Lisesi korunarak yaya sirkülasyonu sağlanmıştır. Dolphinarium 25 yıl önceden kalma hayvan haklarına aykırı bir rekreasyon halidir. Bu yapı korunarak yüzme havuzu olarak fonksiyon değişikliği önerilmiş, İgdaş Genel Müdürlüğü’nün Su Araştırmaları Enstitüsü ve Deniz Müzesi’ne dönüştürülerek İgdaş alanının Bilim ve araştırma parkı olarak değerlendirilmesi planlanmıştır.
    Erok spor tesislerinin silüete olumsuz etkisi ve kıyı kullanımında yarattığı kesinti nedeni ile yıkılarak alana kamusal kullanımlı spor tesisleri önerilmiştir.
  2. Teleferik ve tramvay istasyonları arasında Teleferik Meydanı kurgulanarak iki istasyonun ilişkisinin sağlanması ve otopark ihtiyacının çözülmesi.
  3. Yarışma alanının içinde yer alan Eyüp Anadolu Lisesi ve çeperinde yer alan Eyüp Devlet Hastanesi ile Bilgi Üniversitesi yaya sirkülasyonu ile alana bağlanarak kıyı şeridi ile ilişkileri güçlendirimesi
  4. İnşa edilmekte olan Tramvay projesi yaya sirkülasyonu açısından kıyı şeridini ikiye ayırmaktadır. Tramvay hattı yer yer kıyı şeridinden taşarak alanın denizle ilişkisini koparmaktadır. Projede önerilen yaya ve bisiklet sirkülasyonu tramvay ve deniz arasında yer alır. Yer yer deniz üzerinde bir hafif strüktüre dönüşen bu yol yaya-bisiklet sürekliliği için bir omurga görevi görür.
    Tramvay yolu sahil yolundan erişimi de kısıtlamaktadır. Proje alanı sınırları içerisinde yer tramvaya yolunu aşan yaya köprüleri hem kuş gözlem, hem de seyir platformlarına dönüşerek tramvay yolunun yarattığı yaya erişimsiz bariyer etkisini azaltmaktadır.

YEŞİL ALTYAPI SÜREKLİLİĞİ

Üst ölçekte planlanan yeşil altyapı stratejisi bölgede çayırlar, sulak alanlar, tatlı su ekosistemleri ile desteklenir. Özellikle alanda yer alan yıllanmış ağaçlar korunmuş ve gerekli alanlar için ağaç plantasyonu önerilmiştir. Amaç yeşil alan sürekliliğinin sağlanarak çayır dokusunun geliştirilmesi ve alanın mevsimlik müdahalelere ihtiyaç duymayan doğal, sürdürülebilir bir peyzaj karakterine kavuşmasıdır.

Yeşil altyapısı sisteminin önemli bir bileşeni olarak planlanan, Tramvay yolunun batısında tramvay yolu boyunca uzanan doğal drenaj kanalı tramvay alanından suyu drene ederek, alanı taşkın, sel, çökme gibi doğal felaketlere karşı dayanıklı kılar. çayırlandırma aşaması ile başlayan sulak alan gelişim süreci, su ve kara arakesitinde çeşitlenen farklı bitki zonlarının gelişimi ile olgunlaşır. Bu alanda planlanan vejetasyon sazlık, çalı ve kamışları barındırarak silüette tramvay yolunun yeşil alanlar içinde yarattığı bölücü etkiyi perdeler.

Alanda geliştirilen tatlı su ekosistemleri yağmur suyunun birikim kanallarıdır. Bu alanlar mikro ekosistemler yaratarak odak alanlarda biyo çeşitliliğin artmasını destekler.
Özellikle Aliey köy deresi boyunca sulak ortamda kendiliğinden yetişen saçak köklü bitkilere sazlar, tatlı su havuzlarında Su mercimeği (Lemna minor) ve Su Sümbülü (Eichornia crassipes) gibi kamış türü bitkiler kullanılarak doğal olarak suyun temizlenmesi hedeflenmiştir. Derin yağmur suyu havuzlarında Nymphaea sp, Nelumbo lotus, sığ derinlikli zonda Elodea crispa, Hottonia palustris, Alibeyköy derisinin sığlaştığı bataklık alanlarda Typha latifolia, Acorus calamus Calla palustris türleri, Juncus effusus, Iris sp., ve ağaç türleri olarak Salix lasiolepes, Alnus glutinosa, Acer campestre, Cornus alba gibi türler tercih edilmiştir. Habitat Haliç projesinde sulak alanlar, dere kenarı için önerilen bitkiler İstanbul ikliminde yetişen suyun remediyasyonunu mikro biyosistemlerle temizlecek türlerden seçilmiştir.

KULLANICI ÇEŞİTLİLİĞİ

Bölge İstanbul için özel bir ekosistemi ve tarihi mirası barındıran eşsiz bir noktadır. Habitat Haliç projesi ile bölgede biyoçeşitliliğin gelişmesi ile kuşlar, balıklar, böcekler, sürüngenler bölgenin birincil kullanıcıları olacaktır. Aynı zamanda İstanbullular ve mahalleliler içinde önemli bir durak haline gelecektir. Tramvay hattı ve proje de önerilen su istasyonları ile alana erişim kolaylaşacak ve alanda kullanıcı profili çeşitlenecektir.Proje aynı zamanda yerel kullanıcıların alanı aktif kullanmalarını hedefler. 5 yıl sonra izin verilecek olta balıkçılığı için iskeleler Haliç ilçesinde ikamet edenlere kiralanarak yerel ekonomilerin canlandırması hedeflenmiştir. Habitat Haliç, kıyı bandında bisiklet parkurları, kaykay pistleri , spor sahaları, kuş gözlem alanları, seyir ve dinlenme noktaları, piknik alanları barındırarak alanın zengin bir kullanıcı profiline kavuşacak ve tüm kullanıcıları buluşturan kapsayıcı bir habitata dönüşecektir. Alanda yer alan üniversiteler gözetilerek İgdaş alanı araştırma enstitüsü ve deniz müzesine dönüştürülmüştür. Farklı yaş gruplarından, etnik kökenlerden ve sosyo ekonomik sınıflardan farklı kullanıcılar düşünülerek düğümler-odak alanlar planlanmıştır.

B-DÜĞÜMLER

ODAK 1: PIERRE LOTI MEYDANI

Proje alanı sınırları içinde yer alan teleferik hattı Pierre Loti’ye çıkan önemli bir turizm noktasıdır. Proje kapsamında tramvay ve teleferik durakları bir meydan ile birleştirilerek Pier Loti meydanı olarak isimlendirilmiştir.Bu meydan Haliç için bir seyir noktasıdır. Alanın güneyinde yer alan yarı açık otoparkı örten yeşil kabuk aynı zamanda Haliç’e bakan bir seyir terasıdır.

ODAK 2: BİSİKLET PARKURU VE KUŞ GÖZLEM ALANI

Bahariye adalarının karşısında yer alan bu alan yoğun yıllanmış ağaç populasyonuna sahiptir. Bu alanda yer alan ve sınırlı kullanıcıya katılım sağlayan futbol sahası kaldırılarak bir bisiklet parkuru tasarlanmıştır. Bisiklet parkuru yapay topografyaya paralel dalgalanan formu ile bu alanda bir landmarka dönüşür.Spor sahasının kaldırılması ile alanda meyva ağacı plantasyonu ve mikro ekolojik havuzlar kuşların su ve yiyecek ihtiyacını karşılayarak alana kuşları çeker. Bisiklet parkuru yaya dostudur. Parkur ortasındaki yeşil alanlar kuşları, bisiklet gösterilerini ve bahariye adalarını seyir için özel bir piknik noktasıdır.

ODAK 3: DOĞA İZLEM PARKI

3 bölge’nin komşusu olan Bahariye Adaları Haliç’te sahil dolgu çalışmaları ve sediment birikimi sonucu oluşmuş adalardır. Dalan döneminde Haliç’in aşırı kirlilikten dolayı ekolojik işlevlerini artık yerine getiremediği günlerde oluşmuş olan diğer adacıklar Haliç’i canlandırma projesinin bir parçası olarak temizlenmiş bu esnada Bahariye adalarına da yüzey alanı küçültülerek adaların bir bölümü korunmuştur. Bahariye adaları Pierre Loti’den seyir notasına dönüşmekte ve sahil kenarında kıyı şeridine yakınlıkları ile kuş gözlemi için eşsiz bir gözlem alanı sunmaktadır.
Bu alanda yol, otobüs durağı, tramvay ve kıyı şeridi arasındaki kot ilişkilerini çözmek için bir üst seyir terası önerilmiştir. Bu teras yol kotuna bağlanarak yayalar ve engelliler için kıyıya sürekli bir sirkülasyon sağlar. Köprü altında taşıyıcılardan sarkan sarmaşıklar aynı zamanda kuşlar için yuvalama alanlarıdır. Kıyı şeridinde oluşturulan basamaklar yüzen kent sahnelerinden kamusal etkinlikleri, yüzen yunusları, luşları izlemek ve (projenin uygulanmasından 5 yıl sonra) temizlenmiş haliç suları ile kavuşmak için özel bir manzara noktasıdır.

ODAK 4: 7’DEN 70’E OYUN PARKI

Oyunun yaşı yoktur. Oyun herkesin hakkıdır! cümlesinden yola çıkarak tasarlanan 7’den 70’e oyun alanı kapsayıcı bir peyzajdır. Oyun birleştiricidir ve kamusal bir kullanıma dönüşme potansiyeli yüksektir. Oyun tüm bireylerin bedensel, ruhsal, duygusal, zihinsel ve sosyal açıdan gelişimini sağlayan önemli bir gereksinimdir. Habitat Haliç Projesinde, oyun parkında her yaş grubu için düşünülmüş oyun alanları yer almaktadır. Salıncaklar, trambolinler, kaydıraklar kuş gözlem kuleleri , kum havuzları, ekolojik havuzlar, su fıskiyeleri ile bu alan bir mutluluk/eğlence/buluşma noktasıdır. Bu alanda yr alan ekolojik yağmur syu havuzu mevcut yağmur suyu kanalından Haliç sularına verilen yağmur suyunun Haliç’e filtrelenerek oksijen bakımından zengin bir su haline getirir. Deniz suyuna yağmur suyunun kontrolsüz karışması su canlılarının yaşam ortamlarını bozmaktadır.Tatlı su ekosistemine dönüşen yağmur suyu birikim havuzu, suyun yoğun yağış alan mevsimlerde denize kontrollü olarak verilmesini sağlayarak hem deniz suyunun oksijenlenmesine katkıda bulunur, hem de deniz suyunda ani tuzluluk oranı değişimlerini kontrollü hale getirir. Ekolojik havuzlar vejetasyon zenginli sağlayarak biyoçeşitliliğin artmasına ve rekreasyona olanak sağlar. 7’den 70’e oyun alanı tüm kentlileri bu alana çekecek özel bir parka dönüşür.

ODAK 5: FESTİVAL, ETKİNLİK MEYDANI

Festival ve etkinlik meydanı Dolphinarium, projede etkinliğin en yoğun olduğu alandır. Bu alan düğünler, festivaller, mitingler, eylemler için oluşturulan bir meydandır. Meydanın ucu seyir basamakları ve kumsalla biter. Yüzer sahneler bu alanda park eder. Bu sahneler yaz gecelerinde açık hava sineması olarak kullanılır. konserler, resitaller, oyunlar için yüzer sahne kiralanabilir.
Alanda kot farkından yararlanılarak evlendirme dairesi ve kapalı otopark alanı
erel ekonominin canlanmasına yönelik bir diğer giriş ise etkinlik meydanında yer alan STK ve yerel yönetim iş birliği düzenlenen ve sadece bu alanda ikamet edenlere kiralanan dükkanlardır. Bu satış birimleri bölge halkının kalkınmasına yardımcı olurken mahallelilerin kıyı şeridini kullanmaya teşvik ederek bölgenin yerel kullanıcılarını alan çekmeyi hedefler.

ODAK 6: SPOR ALANI – SU SPORLARI İSKELESİ

Bu alanda Erok spor tesisi kaldırılarak kamusal kullanıma katılan spor tesisleri tasarlanmıştır. Yapay topografyalarla bütünleşerek peyzajın bir parçasına dönüşen spor alanları kıyı sürekliliğini destekleyerek bu alanı farklı spor etkinliklerinin bir merkezine dönüşür.Kıyı şeridinde yer alan su sporları iskelesi, Kadir Has Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi kürek takımları ve diğer amatör/profesyonel kürekçiler için su sporları iskelesi yer almaktadır. Bu alanda yer alan Silahtarağa Fabrikasına ait baca Endüstriyel mirasın bir parçası olarak peyzaj düzenlemesi ile vurgulanmış alanda bir landmark olarak korunmuştur.Bu alan Alibeyköy deresinin Haliç’e açıldığı nokta ile sonlanır. Bu nokta Haliç’i karşıdan gören özel bir seyir noktasıdır. Manzaranın herkes tarafından deneyimlenmesine yönelik karşı kıyıda Bilgi Üniversitesi otoparkına dairesel olarak uzanan bu köprü nehrin iki kıyısını bağlayarak üniversite öğrencileri ve mensupları için alanı ulaşılabilir kılar. Aynı zamanda Alibeyköy Deresi’nin Haliç ile kavuştuğu bu coğrafi noktayı vurgulayarak bu alanda bir landmarka dönüşür.

ODAK 7: DERE EKOSİSTEM ZONU

Alibeyköy deresi boyunca süksesyon stratejileri ile geliştirilen riparian zonda hidrofilik bitkiler ile su ekonomisi düzenlenerek, erozyonun ve zararlı maddelerin (nitrat) suya karışması engellenir. Riparian zonun yaban hayvanları için beslenme-geçiş alanlarına dönüşerek, sucul bitki ve hayvanların beslenmesi için bir mikroklimaya dönüşmesi hedeflenir. Bu alanda sazlıklar arasından dereye uzanan balkonlar bu alanı rekreatif kullanıma açar.

ODAK 8: BİLİM VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

BU alanda bulunan İgdaş Genel Müdürlüğü ve Hizmet Binası yeniden fonksiyonlandırılmıştır. Mevcut yapılar Haliç Su Araştırmaları Enstitüsüne dönüştürülmüş ve alanda ek bir Haliç Doğa Tarihi Müzesi yapısı önerilmiştir. Üniversite bölgesi olan bu alanın araştırma enstitüsüne dönüştürülmesi hem Haliç suları biyoçeşitliliği ve ıslahı için yapılacak yeni araştırmaları teşvik edecek hemde üniversitelerle ortak araştırma olanakları için bir merkeze dönülecektir. Bu alanda oluşturulan Haliç Doğa Tarihi Müzesi Haliç’te yer alan canlı çeşitliliği, su kirliliği, su altı vejetasyonuna yönelik toplumsal bilinci ve farkındalığı arttıracaktır. İgdaş bölgesinde yer, alanı ikiye bölen araç park yolu, yer altı otoparkı olarak değerlendirilmiş, bu yol Haliç Doğa Tarihi Müzesi ait heykellerin yer aldığı bir açık hava müzesine dönüştürülmüştür.

Etiketler

Bir yanıt yazın