1. Ödül, Tarihten Günümüze Ordulu Şehitler Anıt Yarışması

Proje Raporu

İZ

“Yarını dünden var etmek, hep bir arada ama eksik.”

“Bu topraklar, özgürlüğe kanat çırpan nice vatan evlatlarının bedenleriyle yükselmiştir.”

Bugünü var eden cesur yürekler, boşluğunuza sarılıp, yokluğunuzla harmanlanarak bugünlere geldik. Her kaybettiğimiz canda biraz daha eksildik, bizden gidenlerdi onlar, bütünden kopan parçalardı… Bir daha hiç tam olamadık, onların boşluğunu dolduran maneviyatlarıyla ayakta kaldık. Bugünlere onlarla yükseldik. Dimdik duran askerlerdi onlar; mangal gibi yürekleri, çelik bilekleriyle bugünleri var edenler… Ölümsüzler. Biz onların ellerinde, omuzlarında yükseldik sonsuzluğa, ayakta kaldık bu denge dünyasında.

Kolektif bilinçaltımızda yatan ruhsal kalıtım olarak adlandırabileceğimiz bir enerjiyle bağlıyız biz birbirimize. Görmeden bilmeden tanımadan biliriz onları, onlar cesur yürekleridir bu vatanın. Bıraktıkları en büyük izdir bu topraklar, yeşeren her fidan, özgürlüğe her kanat çırpan. Onlardan güç alarak yükselen ve ayakta kalan bir milletiz biz, köklerimiz derinlerden gelir bizim, biz bu topraklardan yükseliriz… Dimdik, boyun eğmeden, baş bükmeden, çelik fidanlardır şehitlerimiz ve onlarla biz.

“Bu denge dünyasında dolular ve boşlar bir bütün olduğunda, giden ve kalanlar birbirine sıkıca bağlandığında, sağlam temellerin üstünde yükselir bu tek vücut, çelik askerlerin omuzlarında.”

Geçmiş ile bütünleşik ilerleyen gelecek köklerine bağlıdır. En eski zamandan beri devam eden bu birlik, beraberlik ve dayanışma topraktan aldığı güç ile katmanlaşarak devam etmektedir. Şehit olan Ordulu askerlerin soyut yoklukları anıtta somut boşluklar olarak, kalanların simgelendiği doluları tamamlamakta, çelik askerler olarak yükselen çubuklar ile dimdik ayakta duran bir iskeleti oluşturmaktadır.

Ordulu Şehitlerin anısının yaşatılması, adlarının tarih sayfalarından çıkarak unutulmayacak toplumsal bir hafızada yer edinmesi amacı ile tasarlanan Anıt projesi, köklerinden güç alarak yükselen bir milleti, onu ayakta tutan şehitlerini ve kaybettiği evlatlarıyla bir bütün olan bizleri ifade etmektedir. Tasarım, zaman çizelgesi baz alınarak oluşturulmuş şehitlerimiz ve bizi ifade eden dolu ve boş kütlelerin bir aradaki statik dengesi ile topraktan dimdik yükselir. Şehitlerin varlığı imgesel olarak bizi sarmalayan boşluk olarak yorumlanmıştır. Ölümden sonra bizimle kalan enerjileri de ifade eden bu boşluklar ve bu boşluklarla denge de kalan, ayakta duran bizler, dolu kütleler olarak düşünülmüştür. Boşluktan yükselen her bir çelik çubuk şehit olan bir askeri temsil etmektedir. Çelik çubuk temsiliyetiyle güç, dimdik ayakta durma ve tutma ifadeleri askerler üzerinden yorumlanmıştır. Hazırlanan zaman çizelgesi temel alınarak tarih sırası ile her savaşta kaybedilen askerler zeminden üst kotlara çelik çubuklar olarak yükselmiştir. Kronolojik zaman ifadesini de içinde barındıran tasarım, savaşta birlikte savaşan askerlerin birlikteliğini, bir arada olma durumunu ve dayanışmasını da ifade edecek şekilde kurgulanmıştır. Zamanın eklemlenerek ilerlemesini, art arda gelen savaşlar ve kayıpların bu süreç içinde gelişimini gösteren anıt; Kurtuluş Savaşı gibi çok sayıda vatan evladının şehit düştüğü savaşları da çelik askerlerin yoğunluğuyla ifade etmekte; zaman içinde savaşların ve kayıpların azaldığını, yarının ise hiç kayıp vermeden önümüzde yükseldiğini göstermektedir. Kazansak da kaybetsek de savaş hep bizden bir şeyleri götürdü. Canımızı, malımızı, evladımızı… Yarınlar için birlikte eksilmeden bir gelecek varken barış dolu günleri inşa edelim. Biz temellerimizi şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklardan aldık, hep hatırladık onları, onlarla var olduk bugünlerde, hep eksik ama hep dimdik ayakta, tıpkı onlar gibi sonsuzlukta.

Bu anıt ile savaşlarda askerlerin kahramanca yitirdikleri bedenler, tıpkı bedeni ayakta tutan bir iskelet gibi somutlaşarak geleceğe taşınmaktadır.

ANIT TASARIM KARARLARI

Ordu İli Şehitlerini onurlandırmak ve isimlerini kalıcı bir sonsuzluk ile yaşatmak için tasarlanan anıt fikri, şehit olan askerlerin aramızdan ayrılarak bıraktıkları boşluk ve bu boşluğun bizleri sarmalayan dengesi ile ayakta kalan bizleri; çelik askerler ile yükselen bu milleti, zaman kavramı ile dününü ve bugününü ifade etmektedir. Şehit olan askerlerin ölüm yılları referans alınarak hazırlanan grafik ile geçmişten bugüne ulaşan bir kurguda dolu-boş dengesi ve imgesel olarak bizleri ayakta tutan çelik asker hiyerarşisi tasarlanmıştır. Savaşlardaki kayıpların zaman içindeki dağılımları ile şekillenen tasarım giderek azalan boşluk ifadesiyle yarının birlikteliğini ve barışın bir bütün olarak kalmamızı sağlayan en büyük araç ve amaç olduğu vurgusunu yapmaktadır.

Dikdörtgen prizma şeklinde tasarlanan dolular yaşayan insanları ifade etmektedir. Dolu kütleler için kullanılan korten malzeme zaman içinde eskiyerek başka görüntülere ulaşacaktır. Bu görüntü hiyerarşisi zamana bağlı kalmakla birlikte yüklendiği misyon ile zamanın ötesine geçerek bir ikilem oluşturacak; eskiyerek ama köklenerek ayakta kalmaya devam edecektir. Anıt tasarımında, şehit olan askerlerden gücünü alarak, köklerinin çok derinlerde olduğunu ifade etmek amacı ile anıt kaidesi alt kotlarda azalarak gösterilmiştir. Yerden yükselirken güçlü temelleri olduğunu ifade eden bu yaklaşım ile anıt, yalnız Ordu ili için değil Türkiye için de simge bir yapıya dönüşmesi planlanmaktadır. Anıt önünde düşünülen su aynası ile anıtın zemin yüzeyinde de bir görüntüsü oluşturularak, algısal olarak büyüklüğü vurgulanmıştır.

Birlik beraberlik ve bunun yarattığı dengeyi vurgulamanın yanı sıra halkta toplumsal bilinç ve bellek geliştirmek projenin önemli hedeflerinden biridir. Anıt ile kurulacak duygusal bağ, anıtı oluşturan boşluklarda yükselen çelik askerlerin çevresine çiçek koymak, mum yakmak gibi aidiyet temsiliyetleri ve anma seremonileriyle sağlanmıştır.

Dünü, bugünü ve yarını temsil eden anıt içinde barındırdığı sonsuzluk ifadesiyle sürdürülebilir bir tasarımdır. Anmak, hatırlamak ve hiç unutmamak, bizim ritüelimiz onlarla birlikte yaşamak.

ANIT MEYDANI VE YAKIN ÇEVRESİ TASARIM KARARLARI

Ordu ili Tayfun Gürsoy Parkı girişinde anıtı vurgulayan ve anıta ulaşan yeni tanımlı bir omurga oluşturularak Anıt yakın çevresi yeniden kurgulanmıştır. Ordu ili Şehitleri anısını yaşatmak amacıyla tasarlanan anıt, kent için yeni bir odak olarak, kentin simge yapılarından birine dönüşmesi öngörülmüştür.

Mevcut desen izleri referans alınarak geliştirilen tasarımda, anıta ulaşan güçlü bir omurga tasarlanmıştır. Omurga başlangıcı mevcutta yer alan, anıt uçağın kaidesi değiştirilerek tanımlanmış, anıta ulaşan bu yol, Tarihten Bugüne Ordulu Şehitler Anıtı isminin yer alacağı bir duvar ve bu duvarın karşısında yer alan Ordulu Şehitlerin isimlerinin yer aldığı diğer bir duvar ile tariflenmiştir. Yolun devamında bir anı duvarı tasarlanmış, duygu ve düşüncelerin yer alacağı güncel ve yaşayan bir kent belleği oluşması hedeflenmiştir. Çok amaçlı bir etkinlik meydanı fikri ile anıt tören alanına açılan bir toplanma mekânı ön görülmüştür. Meydanın içinden geçerek anıta ulaşan ana omurga zemininde zamanın akışını temsil eden, dünden bugüne ulaşan tarih izlerinin yer aldığı korten malzemeden şeritler kullanılmıştır. Servi ağaçlarının sürekliliği ile vurgulanan aks, anıt meydanına açılmaktadır. Anıt meydanında yer alan su aynası ile anıtın imgesel vurgusu yapılmıştır. Aksın devamında yer alan diğer giriş amfi düzenindeki basamaklar ile tanımlanmış, eğimli bir yüzeyden anıta ulaşan bir meydan olarak tasarlanmıştır. Bu eğimli yüzeyden anıta, anıtın köklerini görerek ulaşmakta, derinlerden gelerek topraktan yükseldiği vurgusu yapılarak, köklerimizden aldığımız güç ile ayakta kalan bir millet olduğumuz anlatılmaktadır. Eğimli yüzey, anıtı yüceltmekte, köklerden yeşeren aydınlık bir gelecek vurgusu yapmak amacı ile bu alan çim olarak tasarlanmıştır. Anıtı kucaklayan bir formda oluşturulan amfi ile anıt birlikteliği metaforik olarak ay ve yıldız temsiliyeti olarak düşünülmüştür. Yıldızı sarmalayan ay ve onun merkezindeki yıldız, alan içinde merkezde yer alan anıt ve onu sarmalayan amfiye dönüşmüştür.

Zeminden başlayarak kıyıdan iskeleye dönüşen döşemeler ve devamındaki izi takip eden ışık bantları, denizde anıt aksında kesişmekte böylece su ve ışık imgelerinin mekânsal karşılığı ile alan bütünleşmektedir. Aktif bir kıyı bandı önerisi ile kıyı kent birlikteliği kurularak anıtın park içindeki vurgusu güçlendirilmiştir.

“Yarını dünden var etmek, hep bir arada ama eksik.”

Etiketler

Bir yanıt yazın