1. Ödül, II. Ekolojik Kentsel Tasarım Yarışması

1. Ödül, II. Ekolojik Kentsel Tasarım Yarışması

Proje Raporu

SİMBİYOZ

“Kent ve doğal çevre birbirlerini tüketmemelidir. Aksine birbirlerini beslemelidir. Simbiyoz birden çok canlının birbirlerini besleyerek, birbirlerini geliştirerek bir arada yaşamaları anlamına gelmektedir.”

GİRİŞ

“Kent bir organizmadır. Karmaşık ve sürekli değişime uğrayan türden bir organizma…” Jane Jacobs

Dünya nüfusu hızla artmaktaydı… Bu artış kentleşmeyi artık bir zorunluluk haline getirdi. İnsanoğlu kaynaklara yakın tüm düzlüklere yerleşti. Bu serüven boyunca şehirciliği öğrendi, uyguladı, yanıldı, tekrar denedi ve tekrar ve tekrar… Sanayi devrimine değin insanoğlu hatalarının oluşturduğu yıkımı kısmen de olsa tamir edebilmekteydi.

Ancak sanayi devrimi ile birlikte buharlı makinalar, otomasyon, dünya savaşlarının getirdiği yıkım ve barışlar ile gelen istikrarın ardından artan bir ivmeyle yükselen nüfus rakamları insanoğlunu “pratik kentleşme” ye itmekteydi. Kentleşme pratikleştikçe konutlaşma hızlanmakta, boş alanlar tükenmekteydi. Yine de insanoğlu kent merkezine ve kaynakların yoğun olduğu sıcak noktalara yakın olmak istiyordu. Ve bu şekilde katlar yükseldi. Geniş açık alanlar daraldı. Kent kentliyi boğmaya başladı. Modernleşme tekdüzeliği ve brutalist yaklaşımları beraberinde getirdi. Kentler insan ölçeğini kaçırmıştı.

Bu gerçekleşmiş distopya doğada ve kentsel hayatta çoğu zaman onarılamayacak yaraların açılmasına sebep olmuştur. Güzel orman kentleri ormanlarını kaybetmiş, nehir kasabaları çelik ve beton ile kaplanmış megakentlere dönüşmüş, kıyı kentleri ise kıyıdan kopmuş; kentli denizden uzaklaşmıştır.

Kentlerin organizmalar olduğu unutulmaktadır. Oysa ki kentler, karmaşık yapılarını dayandırdıkları, basit, simgesel bağları ile yaşarlar. İzmir için bu simgesel bağlılık yeşile, denize ve kıyıyadır. Bu proje yıpranan ve koparılan bu bağları yeniden kurmayı hedefler…

KENT

İZMİR Türkiye’nin ve Ege Bölgesi’nin en önemli ticaret, liman ve endüstri kentlerinden biridir. Tarih boyunca önemli kara ve deniz ticaret yollarını birbirine bağlayan bu kadim kent; doğallığın ve ekolojik değerlerin de bir temsilcisi konumundadır. Öyle ki İzmir kenti bütününde Akdeniz’deki çoğu kentten daha fazla koruma alanı, sulak alan ve sit alanı bulunmaktadır.

Kent özellikle 1800’lü yıllarda endüstriyel gelişmeyle birlikte büyümüş ve dünya ticaretinde önemini arttırmıştır. 1850 yılında İngiltere ve Fransa, İzmir’de ticaret odaları kurmuş, temsilcilikler açmıştır. İzmir sanayileşme ve ticaret ile birlikte gelen gelişime ayak uydurmuş ancak doğal değerlerinin önemli bir bölümünü bu süreçte tahrip etmiştir. Bu gelişime bağlı tahribatların yanı sıra İzmir birinci dünya savaşını atlatmış, Kurtuluş Mücadelesinin önemli bir simgesi olmuştur. 1922 yılında ise İzmir kenti büyük bir yangın felaketini yaşamış, İzmir’in kent dokusu büyük ölçüde hasar almış, çoğu yapı kullanılamaz hale gelmiştir.

1922 yangını sonrası İzmir kentsel çevresi; imar düzenlemeleri ve planlı gelişim ile yatırımcıyı kendine çekmiş ve tekrar kalkınmaya, küllerinden doğmaya başlamıştır. Yeni sanayi ve üretim alanları inşa edilmiş, Ulaşım ağı da buna bağlı olarak karmaşıklaşmıştır. Periferik gelişen kentin farklı uçtaki odakları ayrışmış, uzaklaşmıştır. D550 karayolu ile birlikte kent, çevresine bağlanmış, kendi bünyesinde de kuzey ile güney hattını birbirine yaklaştırmıştır. (Göztepe-Karşıyaka) Ancak bu karayolları örüntüsü kıyı alanları ve kentsel yaşam alanlarını birbirinden ayırmış, kenti kıyıdan koparmıştır.

Kıyı alanları ile kentsel yaşamın ortaklığı yer yer sona ermiştir. İzmir tarihi boyunca sahip olduğu kıyı kenti kimliğini yıpratmaktadır. Kentin tüm ekolojik/ekonomik ve yaşamsal faaliyetlerinin düğüm noktası olan İzmir Körfezi ve özellikle iç körfez kent hayatına doğrudan bağlanmalıdır.

PROJE ALANI

İzmir’in ekolojik gelişiminin sağlanması için bütüncül bir yaklaşım ile planlanması gerekmektedir. Bu sebeple farklı detaylarda incelenecek, üç temel proje alan sınırı belirlenmiştir.

1. İZMİR KENT BÜTÜNÜ

Anadolu Yarımadası’nın batısında, Ege Bölgesi’nin ortasında yer alan ve İzmir Körfezi çevresinde bulunan şehir, önemli bir ticaret ve liman kentidir.

2. KÖRFEZ

İzmir Körfezi Ege Denizi’nin Anadolu içine uzanan bir uzantısıdır.

3. MELEZ DELTASI VE ÇEVRESİ

Bayraklı ilçesinde, Alsancak Limanı’nın kuzeyinde yer alan, Homeros’un “Derin dalgaların okşadığı kutlu Melez’in deniz ile birleştiği, İzmir’in kucağında doğdum” diyerek bahsettiği doğal alandır. Çınaraltı (Çınarlı) mahallesini ve Melez(Meles) Deltasının bulunduğu dolgu alanını kapsar. Kuzeyde İzmir Çayı Güneyde Halkapınar metro istasyonu ve şehitler caddesi ile sınırlanmakta olan tasarım alanı, 59 hektardır. Eskiden bataklık olan Delta günümüzde denizin doldurulması ile oluşturulan burun kısmı ile birlikte anılmaktadır.

ODAK ALANLAR

 

ODAK : KENT BÜTÜNÜ

İzmir özellikle sanayi devrimi sonrası çeperlere doğru gelişme eğilimi göstermiştir. Kentin özellikle cumhuriyet sonrası kalkınması ve modernleşmesi nüfus/üretim ve altyapı donatılarını farklılaştırmıştır. İzmir’in gelişim süreci pek çok olumlu sonucun yanı sıra bazı problemleri de doğurmuştur.

  • Kent zamanla kıyıdan kopmuş, üretim alanları/iş merkezlerinin kıyı ile kent arasında yer seçmesi ve yer yer plansız yapılaşmaların yaşanması buna bağlı olarak da ulaşım ağının kıyı ile kenti bölecek şekilde gelişmesi bu kopmanın başlıca sebebidir.
  • Kıyı bandındaki yaya, bisiklet ve yaşam sürekliliği özellikle Alsancak Limanı ve çevresinde kesintiye uğramaktadır.
  • Kıyı ile kentsel gelişim alanları arasında set işlevi gören otoyollar, ekolojik ve sosyal sürekliliği engellemektedir.
  • Çevreyolu içerisinde kalan sanayi alanları kent merkezinde hem günvesiz, metruk alanlar yaratmakta hem görsel ve çevresel kirliliğe sebep olmaktadır.

MÜDAHALE : KENT BÜTÜNÜ

  • İzmir’in geleceği için tasarlanan mekansal düzende, kıyı ve deniz kent hayatında (yer yer) bir yan öge olmaktan çıkacak ve daha ulaşılabilir olacaktır.
  • Kıyı ve kenti bölen ana arterler ve otoyolların güzergahları değiştirilecek ya da alternatif çözümler sunulacaktır.
  • İç körfez ve deniz kentsel gelişme ve yaşam alanlarına güçlü ve etkin bağlarla bağlanacaktır.
  • Kıyı ve kent arasında rüzgar koridorları ve ekolojik süreklilik alanları tasarlanacak ve önerilen yapılaşma bu sürekliliği destekler nitelikte olacaktır.
  • Kıyı bandında yaya ve bisiklet ulaşımının sürekliliği sağlanacaktır.
  • Kent merkezindeki konforu ve yaşam kalitesini arttırmak için çevre yolu içerisinde kalan sanayi alanları kent çeperine taşınacak ve kent içerisindeki alanlar dönüştürülerek kamusal, sosyokültürel ve rekreasyonel alanlar haline getirilecektir.

ODAK : İÇ KÖRFEZ

  • İç körfez İzmir’in tarihi kent merkezinin ve gelişmekte olan yeni merkezi iş alanının (bayraklı) da bulunduğu kompakt bir bölgedir.
  • Kent doğal değerler açısından zengin bu bölgede yer yer plansız gelişmiş ve tarihi, kültürel, sosyal ve ekolojik değerlerini yıpratmıştır.
  • Ana arterler, yük limanı ve sanayi alanları kenti denizden uzaklaştırmış ve doğu-batı, kuzey-güney yaya bağlantılarının kurulmasını zorlaştırmıştır.
  • İzmir’in iç körfezindeki yürünebilir sahil bandı; liman, sanayi ve ana arterlerin oluşturduğu köprülü kavşaklar tarafından bölünmüştür.
  • Kıyı hattındaki yüksek yapılaşma ve birleşik nizamdaki büyük kütleli yapılar kent ile deniz arasında set işlevi görmektedir.

MÜDAHALE : İÇ KÖRFEZ

  • Kıyı öncelikli kentsel planlama yapılmalı ve kentsel gelişim kıyı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
  • Kent ile kıyı arasında bağlantıyı güçlendirecek yapı dokusu tasarlanmalı ve tipolojiler kıyıyı kentin iç bölgelerine bağlayacak yeşil koridorlar oluşturmalıdır.
  • İç körfezdeki üç önemli ekolojik odak birbirine bağlanmalıdır. “C” şeklindeki körfezin “güneydeki İnciraltı Kent Ormanı’ndan” “kuzeydeki Kuş Cenneti’ne” değin yürünebilir bir kıyı bandına sahip olması gerekmektedir. İzmir kıyı bandı bu amaçla tasarlanmalıdır. Bu sürekliliğin merkezdeki odağı ise Melez çayının deniz ile buluştuğu “Melez Deltası” olacaktır.
  • İzmir Alsancak limanı kenti bölen değil birleştiren bir yapıya sahip olmalıdır. Liman ve çevresi yeniden ele alınmalı ve kent yaşamına katılmalıdır.

ODAK : PROJE ALANI

Melez, Çınaraltı Mahallesi’ndeki imalathaneler ve metruk alanlar ile ana otoyollar, köprülü kavşaklar sebebiyle kentten kopmuş vaziyettedir.

Çınaraltı Mahallesi denize yakın olmasına karşın imalathaneler, depolama tesisleri ve atıl yapılar ile yoğunlaşmış, zamanla kıyı ile kent arasında bir ayraç haline gelmiştir.

Çeşitli türden yapılaşmalar ve inşaatlar çevreyi tahrip etmiş ve bu alanları kentten soyut, pasif alanlar haline getirmiştir.

MÜDAHALE : PROJE ALANI

Alanda yapılacak müdahaleler ile kıyı kent bütünlüğü sağlanmalı ve kopukluklar onarılmalıdır.

Yapılaşma kıyı ile barışık olmalı, iklimsel ve coğrafik değerlere uyumlu tasarlanmalıdır.

Ekolojik süreklilik ve hava koridorları oluşturulmalı, denize referans veren katmanlı yapılaşmalar tasarlanmalıdır.

KAVRAMSAL YAKLAŞIM

SİMBİYOZ I “Kent ve doğal çevre birbirlerini tüketmemelidir. aksine birbirlerini beslemelidir. simbiyoz birden çok canlının birbirlerini besleyerek, birbirlerini geliştirerek bir arada yaşamaları anlamına gelmektedir.”

KENTSEL SİMBİYOZ İSE DOĞAL ÇEVREYİ TÜKETİR HALE GELEN PROJE ALANI İÇİN ÜRETİLMİŞ BİR TASARIM MODELİDİR.

KENT DOĞA İLİŞKİSİNİN MERKEZDE KURULMASI

İzmir deniz ve doğa ile iç içe gelişmiş bir kenttir. Kentin planlanmasının güçlüğü hem bu doğal eşiklerden hem de farklı medeniyetlerin bıraktıkları izlerden gelmektedir. İzmir kenti geliştikçe doğayı kent çeperlerine doğru itelemiş ve merkezde doğa-kent ilişkisini sınırlamıştır. Proje ile hedeflenen merkezdeki “kent-kentli-doğa” ilişkisinin yeniden kurulmasıdır.

KUZEYİ VE GÜNEYİ BİRLEŞTİREN YEŞİL ODAK (ULAŞIM)

Proje alanı kent geneline ve kendi kentsel çevresine farklı ulaşım seçenekleri ile kenetlenecektir. Önerilen tasarım ile deniz otobüsü, karayolu otobüsü, metro hattı gibi toplu taşım seçenekleri yürüme mesafesinde önerilmiştir. Ayrıca özel araçlar için yer altı ve örtülmüş yer üstü otoparkları ile bu otoparklara yakın “bisiklet ve elektrikli araç kiralama/şarj noktaları tasarlanmıştır. Bu şekilde özel araç, toplu taşıma ve bisiklet arasında yer yer park et devam et noktaları oluşturulmuştur. Bu sayede proje alanı içerisindeki 3 katmanlı taşıt yolları dışında çoğunlukla yaya mekanlarının yer aldığı bir konut dokusu oluşturulmuştur.

SINIRLANDIRILMAMIŞ MEKANLAR

Yapılan tasarım ile imar planlarındaki net alansal ayrışma metodu “zonlama” esnetilmiştir. Bir alan yalnızca bir kullanıma ait olamayacağı gibi “karma kullanım” gibi ucu açık bir vaziyette de bırakılmamalıdır. Bir sokak dokusunda hangi mesleki kullanımların ağırlıklı olacağı ve bunların kıyıdan iç kesime doğru nasıl bir “sistematik oransal değişim” ile geçeceği tasarlanmıştır. Ayrıca bir yapı adası yalnızca ticaret/turizm ya da konut olarak ele alınmamıştır. Adalar arasında farklı oranlardaki ticaret/turizm ve konut katları net olarak belirlenmiştir. Bu kullanımlar da kendi içlerinde aktif ve pasif olarak ayrıştırılmıştır. Bu bağlamda ana caddeye bakan güneydoğu yamacında (saat 6 sonrası kapalı/pasif) iş merkezi ağırlıklı bir ticaret kullanımı öngörülürken kıyı kesimine yaklaştıkça konut oranı artmakta, denize bakan yamaçlarda ise turizm yüzdesi artmaktadır. Denize bakan yamaçlara yaklaştıkça aktif ticari faaliyetlerin yer seçim yüzdesi artmaktadır. (kafeler, restoranlar, eğlence mekanları vb.)

ALANSAL ODAKSALLIK

Proje alanının bütüncül ele alınması ve mekanları birbirlerine homojen şekilde bağlanması alanın yer yer yapı bazında odaklar oluşturmasını engellemiştir. Ancak alan bir bütün olarak kent içerisinde “landmark” vazifesi gören alanlar oluşturacaktır. Etrafından ayrışan ve girildiğinde farklı bir mekan hissi yaratan alanlar tasarlanmıştır.

KIYI SÜREKLİLİĞİ

Proje İzmir kent genelinde yürünebilir sahil bandı ve bütünleşik kıyı yaratmayı hedeflemektedir. Üst ölçeklerde alınan bu kararlar, mekansal planlama ölçeğinde; güneyde İnciraltı Kent Ormanı ve kuzeyde Kuş Cenneti’ni birleştirmeyi önermiştir.

Kentsel tasarım ölçeğinde ise Bayraklı’da planlanan yeni kent merkezi ile Konak tarihi merkez arasında bağlayıcılık işlevi görecek bir liman ve ekolojik odak yaratmak temel strateji olarak belirlenmiştir. Bu projenin ilk etabı olan “Melez Deltası ve Çınaraltı Mahallesi kentsel simbiyoz projesi” tasarlanmıştır.

Tasarımda kıyıdan gelen yaya ve bisiklet yolu yer yer farklılaşarak, aktivitelerin içinden geçerek, promenad ve meydanlar oluşturarak Konak ile Bayraklı’yı birbirine bağlamaktadır.

AKTİF MEKANLAR

Tasarımda önerilen mekanların her birinin farklılaşan işlevleri vardır. Farklı kullanıcı tipleri için farklılaşan mekanlar kurgulanmıştır. Bu mekanlar; ortak alanlar, meydanlar, amfiler, doğal alanlar ile birleştirilmiş, birbirine bağlanmıştır. Mekanların farklılaşan aktivitelere uyum sağlayabilmesi önemlidir. Bu bağlamda farklı amaçlar ile kullanılabilecek boşluklar tasarlanmıştır.

DOĞANIN ÜSTÜNLÜĞÜ VE İNSANIN ETKİSİZLİĞİ

Doğal alanlar, özellikle gölet çevresinde amaç gayri beşeri doğal hayatın, kendi habitatında gözlemlenebilmesidir. Bu bağlamda kuş gözlem alanlarında insanlar kabinetlere girmekte, kamufle olmaktadır. Hayvanlar ve bitkiler ise özgürdür. İnsan doğal alanda her noktaya ulaşamamaktadır. Tasarımın temel amaçlarından biri de “yoğun kentsel alanda insan dışındaki canlılar için de bir kaçış noktası yaratmaktır.” Bu bağlamda insanın doğa içerisinde etkisiz bir eleman olması ve olayları kendi kabuğundan izlemesi sağlanmıştır.

KENDİNİ YENİDEN ÜRETEN PEYZAJ

Önerilen peyzaj planlaması ile koruma/kullanma dengesi yeniden kurulmuştur. Mevcutta insana hizmet eden doğal çevre, tasarım ile birlikte ekolojik dengenin kurulmasına yardımcı bir sisteme hizmet eder hale getirilmiştir.

Tahrip edilen alanlar onarılacak, rehabilitasyon ve canlandırma ile düzenlenecek, yeniden oluşum gerektiren alanlarda ise doğa baştan oluşturulacaktır. Bu bağlamda aktif ve pasif yeşil alanların yanı sıra; üretim, canlandırma, rehabilitasyon, stoklama, geliştirme, spor ve sosyal mekan gibi yeşil alan tasarım başlıkları belirlenmiş bunlara göre farklı stratejiler uygulanmıştır.

Kıyıya yakın tatlı su sulak alanlarında ise körfezi, akarsuyu ve denizi temizleyecek türde sulak alan bitkileri önerilmiştir. Bataklık alanları kurutacak, suyu temizleyecek peyzaj elemanları tasarımda önerilmiştir.

Ayrıca sünger adalar ile akarsudaki ağır metaller temizlenecek, mekandaki beşeri etkiler sıfırlanacaktır. “FTW (floating treatment wasteland) olarak tasarlanan sünger adalar; su nilüferi, su zambağı, su mercimeği ve kamışlık alanlar ile kaplanmıştır/çevrelenmiştir. Belirli zaman aralıkları ile adalara eklenmesi gereken verimli toprak ihtiyacı da, İzmir Kuş Cenneti’nde mevcutta yapılan projeden çıkarılan toprak ile karşılanacaktır. Bu sayede iki problem birlikte çözülebilecektir.

ZAMANLA KENT İLE BAĞLARI KUVVETLENEN DOĞA VE DEĞİŞEN MEKANSAL KURGU

Tasarlanan yaşam alanı ve doğal alanlar ancak kullanılırlarsa anlam kazanır. Tasarımın zaman ile kurulan tüm ekolojik bağları kuvvetlendirmesi kullanıma bağlıdır.

Mekanların etkinliklere ev sahipliği yapması, insanların ve canlıların mekanları aktif olarak kullanması önemlidir. Ve mekanların “kullanıldıkça tükenmemesi”, aksine kullanımlar ile daha da gelişmesi, sözgelimi “kendi bağışıklığını kazanması” tasarımın arkaplanındaki ana kavramdır.

Kullanıldıkça bağları kuvvetlenen, doğa ile kent ilişkisini mental ve fiziksel olarak kentliye hissettiren bu tasarım İzmirliyi kıyıya, denize ve doğaya yakınlaştıracak bir çözüm önerisidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın