1. Ödül, Büyükada Fayton Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

Büyükada üzerine…

İstanbul’un tarihi boyunca farklı kültürlerin buluştuğu yer olan Adalar, gerek adalılar gerek ziyaretçiler için geçmişe dair acı tatlı öykülerin dinlendiği ve yaşamın akışı içerisinde uzaklaşmanın, keşiflerin ve insana dair zamanların deneyimlendiği deniz mahalleleri olarak İstanbul tarihi ve kent yaşantısının parçalarıdır. Birbirleri ile ilişkili ve her birisi özgün dokuya sahip adalar arasında Büyükada farklı açılardan merkezi bir role sahiptir. Adaların gerek kentsel gerek ekolojik sistemi içerisindeki yeri ile Büyükada yerel yaşantısı, çok kültürlü sosyal dokusu ve peyzajı ile son derece özgün bir mikroevrendir. Sokaklarında, evlerinde, bahçelerinde ve kahvelerinde İstanbul’un farklı dillerde ancak ortak hatıralarına dair izlerin okunabildiği Ada’da süregelen yaşam kültürü, inanışlar ve gelenekler Adalılar için olduğu kadar tüm İstanbullular için de değerli bir kültürel zenginliği barındırır.

Geçen zaman içerisinde Ada’nın şehrin sayfiye yeri olma kimliğinden kent çeperinde bir turistik merkez olmaya doğru evrilmesi ve sayısı artan ziyaretçilerin yerel hayatı baskılaması, niteliksiz turistik etkinliği ve tek tipleşmiş tüketim ekonomisinin adayı özgün kılan birçok değeri tehdit etmesi üzerinde düşünülmesi gereken durumlardır. Bu bağlamda turizm ve soylulaştırma etkinliklerinin en yoğun olduğu Hora bölgesindeki Arabacılar “Fayton” Meydanı Ada’nın geleceği ve yaşantısı açısından kritik öneme sahiptir. Geçtiğimiz senelerde ciddi tartışmalara sahne olan ve yeni oluşan durum ile kent içi bir boşluğa dönüşen bu meydan hakkında söylenecekler ve alınacak kararlar Büyükada ve Adalar’ın geleceğini etkileyecek, kentsel ve kültürel hayatını dönüştürecek potansiyele sahiptir. Çünkü söz konusu meydan gibi kent boşlukları günlük kent yaşamını organize eden, ona tanım getiren ve bir o kadar da değişen toplumsal talepler ve eğilimlere en çok maruz kalan yaşam sahalarıdır. Norberg-Schulz, kenti insanların bir araya geldiği bir “karşılaşma yeri”; insanları saran, bağdaştıran bir “mikrokozmos”; pasif algılanmak yerine, etkin bicimde bireysel veya toplumsal adaptasyonlara uğrayan kurgulanmış yapılı coğrafya parçalarının oluşturduğu bir bütün olarak betimler. Kent, boşlukları (meydanlar, sokaklar, bulvarlar ve parklar) yardımıyla eyleme, görme, duyma, toplanma işlevlerini gerçekleştirerek bir sosyal doku ve ortak kimlik oluşturabilir. Kamusal boşluğun, kentin sürekli değişim ve etkileşim halindeki bir mekanizması olması ve bu boşluğun kentle birlikte evrimleşme gücü, kamusal mekânın kentin bütünü için etki yaratabileceğini kanıtlar niteliktedir. Bu nedenle, ölçeklerarası sonuçları olabilecek bu durumun bilincinde olarak hareket etmek, Ada’nın hafızasında yakınarak değil övünerek hatırlayacağı bir anı bırakabilmek ve daha nice zenginliği olan ortak anıların oluşabilmesine olanak sağlayacak bir zemin kurgulamak projenin ana motivasyonudur.

İstasyon Büyükada

“Eğer dünyada bir kamusal mekân bulunacaksa bu bir nesil için kurulamaz ve sadece yaşayanlar için planlanamaz, insanların fani yaşam sürelerini aşması gerekir.”

                                                                                              Hannah Arendt

Yaşanan yangınlar ve yıkımlardan sonra Arabacılar “Fayton” Meydanı olarak ortaya çıkan bu kentsel boşluk, Büyükada’nın ünlü turlarının başlangıç/ana istasyonu olarak önem kazanmıştır. Bu bağlamda meydanın Adanın bütünü ve farklı katmanları ile kurduğu ilişkiler mekânın belleğinde yer alır. Ancak meydanın park etme, bekleme ve hazırlık alanı olarak kullanılmış olması, Büyükada İskelesi’nin geçişindeki saat meydanından ve dokunduğu işlek caddelerden kolay algılanmaması ayrıca yoğun koku, kirlilik vb. gibi sebepler ile sakınılan bir alan olarak belleklerde yer etmesine neden olmuştur. Meydan bu anlamda saklayıcı engeller ile çeperlenmiş bir alan olarak bir nevi sahne arkası gibi işlev görmüştür.

Adadaki ulaşım modlarının değişimi, meydanın stratejik ve çok katmanlı olanaklar barındıran konumunu yaşamın gerisindeki bir fon olma durumundan Adalar’daki yaşamın ana sahnesine dönüştürecek yeni bir hikâyenin başlangıcı için bir dönüm noktası olabilme potansiyelini taşır. Önerilen proje meydanın yakın çevresini sağlıklı bir süreç içerisinde dönüştürme ve ölçeklerarası etki gücünü ön plana alan bir yaklaşım içerisinde ele alınır. Bu çerçevede meydanın tüm adayı aktive edeceği yeni bir kurgu ile tüm ada ölçeğindeki farklı fiziksel, biyolojik ve kültürel katmanlarından oluşan devreyi etkinleştiren bir kentsel anahtar olarak işlevlendirilmesi tasarım stratejisinin merkezinde yer alır. Önerilen kurgunun sürekli değişen ve devingen bir yaşama zemin oluşturması, esnek ve yeniden programlanabilir bir ortak mekân olarak evrimleşmeye devam edecek bir kentsel sistemi içermesi kavramsal yaklaşımın düşünsel temelini ortaya koyar. Adanın çok kültürlü ve devingen yaşamı içerisinde konumlanan meydan her noktasının tanımlı olduğu, tamamıyla statik ve işlevsel düzenlerin dikte edildiği bir mekân oluşturmanın aksine katılımcılığı öncelleyen, müdahaleye açık, kullanıcılar tarafından yeniden üretilmesi mümkün olan ve açık deneyim alanları oluşturarak çoğulcu deney ortamını motive eden bir kamusal düzlem olarak düşünülür. Söz konusu kamusal boşluk, stratejik ve performatif bir mekanizma olarak; bir araya getirici, ilişki kurucu bir müşterek masayı; tanımlı ve tanımsız, statik ve dinamik ögelerin bir bütün olarak ilişkilendirildiği, adanın içerisinde farklı işlevsel ve sosyal ağlar kuracak ortak bir zemini oluşturur.

Meydanın yeni işlevleri ve kurgusu proje etki alanındaki hareketler ve ulaşım rotalarının düzenleri ile beraber düşünülür. Bu kentsel bağlam içerisinde Ada’ya erişim noktası olan iskelenin uzantısındaki tarihi saat meydanı kullanıcıları yeni meydana ve Macar Gezintisi ile Çınar Caddesi’ne doğru yönlendiren bir dağıtıcıdır. Bu yeni kentsel mekanizma Ada deneyimini ve erişimini katalize derken farklı etkileşim olanaklarını kullanıcılara sunar. Önerilen ölçeklerarası kurgu meydan çevresindeki yapıların meydan ile simbiyotik bir etkileşim kurduğu, sürekli etkileşim ve sosyokültürel alışverişin gerçekleşebileceği bir ilişkiler kümesini işaret eder. Bu sebeple, meydan çevresindeki yapılar için estetik düzenlemeler veya jenerik işlevlendirme önerileri yerine meydanda oluşacak kamusal sürece katılımı sağlayacak evrimsel ve katılımcı bir dönüşüm modeli öngörülür. Bu çerçevede alanı dejenere edebilecek soylulaştırma yaklaşımlarından uzak, Adalar Enstitüsü, Belediyeler ve Kamu Kurumları ve Ada’lıların oluşturduğu sivil toplum inisiyatifleri ile sosyal girişimcileri aynı amaç etrafında motive edecek bir ortak masanın oluşması bu sürecin merkezinde yer alır. Başta meydan çevresinde kamu kurumları tarafından kullanılan binalar olmak üzere meydan döngüsü üzerinde sıralanmış olan bu yapıların yeniden kurgulanan meydanda oluşacak kamusal aktiviteleri ve toplumsal sinerjiyi desteklemesi projenin başarısı açısından kritiktir. Alan çevresinde kapsamlı bir durum tespiti ve fizibilite çalışmaları ile oluşturulabilecek müdahale fazları ile bu yapıların sağlıklaştırılması; yenilikçi ve yerelleşmiş finansman-mülkiyet-işletme paylaşımı modelleri ile topluma geri dönüşümü ve katma değer yaratması mümkündür.

Etiketler

Bir yanıt yazın