Zamanla Peyzajda Kaybolup Yavaşça Doğaya Tekrar Karışacak Bir Yapı

TAISEI DESIGN Planners Architects & Engineers tarafından tasarlanan Kobe Limanı Müzesi, Seto Denizi ve Rokko Dağı’nın arasında sıkışmış bir topoğrafyada yer alıyor. Proje alanı olan limanda ise 1995’de Japonya’nın batı kıyısında meydana gelen Büyük Hanşin Depremi kalıntıları felaketi hatırlamak için korunuyor.

Kobe Limanı Müzesi sergi alanları, akvaryum ve yemek alanı içeren bir çok amaçlı kültür merkezi. Yapı, Japonya’nın Kobe şehri Seto Denizi ve Rokko Dağı’nın arasında sıkışmış bir topoğrafyada yer alıyor. Proje alanı olan limanda ise 1995’de Japonya’nın batı kıyısında meydana gelen Büyük Hanşin Depremi kalıntıları felaketi hatırlamak için korunuyor. Önerinin altında bu alanın geçmişini ve tekrarlanabilecek yer kabuğu hareketlerini kalıcı olarak anlatacak bir yapı üretmek yatıyor.

Müze, yerin şekliyle oynuyor ve toprağın bir uzantısı oluyor. Bu uzantı hali, tasarımı somutlaştıracak malzeme ve inşa tekniklerinde Kobe şehrinin topoğrafyasından ilham alınarak gerçekleştirilmiş. Böylece Kobe’ye ait, zamanla peyzajda kaybolup yavaşça doğaya tekrar karışacak bir yapı ortaya çıkmış.

Betonun Yerli Üretim ve Tüketimi

Seto Denizi kıyısındaki ve Rokko Dağı’ndaki noktalardan temin edilen agrega, yüksek basınçla yıkanarak alana uyumlu açık bir renge getirilmiş. Ayrıca yaklaşık 4.000 metrekarelik yerinde döküm betona da yıkama işlemiyle bölgenin jeolojisine benzer bir doku verilmiş.

Kobe bölgesinde su seviyesinin son bir milyon yıl içindeki levha hareketleriyle on defadan fazla yükselip alçalması, karakteristik bir toprak katmanlılığına sebep oluyor. Deniz tabanında biriken kil ve dağlardan taşınan alüvyon katmanlarının dinamik birlikteliğini anlatmak için yapının birinci ve üçüncü kat betonunda denizden, ikinci ve dördüncü kat betonunda ise dağdan gelen agrega kullanılmış. Böylece bölgenin yeraltı kompozisyonunun yer üstünde bir uzantısı oluşturulmuş.

Çevreyi Dahil Etmek

Elips şekilli kütledeki boşluklar Rokko Dağları ile deniz arasında esen rüzgara göre ve mevcut kent dokusuna uyumlu şekilde eksiltilmiş. Bu eksiltmeler hem rüzgarı kesmeden yarattığı kullanıcı akışı ve sunduğu görüş açıları, hem de yapının giriş bölümündeki kaya dokulu atriyum yardımıyla teras çatıya çıkarken ziyaretçilere bir tepeye tırmanma deneyimi yaşatıyor. Ayrıca rota üzerindeki cephe açıklıkları ve tavan pencereleri ile mağaranın içine sızan ışık ve su hissi canlandırılmış.

Etiketler

Bir yanıt yazın