Yapay Zekâ Yalnızca Bir Araç Değil, Aynı Zamanda Yeni Bir Düşünme Biçimi

İstanbul Planlama Ajansı ev sahipliğinde gerçekleşen “Geleceği Tasarlamada Yapay Zekânın Rolü” başlıklı konuşmalar serisi, mimarlık ve tasarım alanlarında yapay zekâ ile kurulan ilişkiyi farklı disiplinler üzerinden tartışmaya açtı.

27 Haziran 2025 Cuma günü İPA Kampüsü’nde düzenlenen ve İngilizce olarak yürütülen etkinlikte, farklı akademik ve pratik arka planlara sahip altı konuşmacı yapay zekâyı yalnızca bir araç olarak değil, aynı zamanda yeni bir düşünme biçimi, bir ortak üretici ve bir dönüştürücü güç olarak ele aldı.

Etkinliğin açılışında İPA Program Yönetim Ofisi Koordinatörü Gürkan Güney, İPA çatısı altında yürütülen dijital programları tanıttı. İPA Kampüs’te gerçekleşen “Urban Jam”, “Hacking the City” gibi katılımcı üretim süreçlerinin yanı sıra İstanbul Tasarım Müzesi’nde açılan “Ortak Data Alanı (İPA ODA)” ve Şişli Habitat Yaşam Merkezinde bulunan “Habitat Entrepreneurship Center” gibi programların, kent-dijitallik-yeni olasılıklar ekseninde düşünmemize alan açtığını ifade etti. Bu giriş konuşması, yapay zekânın sadece bir teknoloji meselesi değil, kentsel yaşamın yeniden kurgulanmasında bir düşünce aracı olduğuna işaret ediyordu.

Yüksek Mimar Zeynep Özge Yalçın, “Tasarımın Geleceği: Khora” başlıklı sunumunda, kurucu ortağı olduğu Khora Design Lab aracılığıyla yapay zekâ destekli tasarımın gündelik yaşamdaki karşılığını anlattı. TÜBİTAK’tan eş yatırım desteği alan Khora, yalnızca 30 saniyede 5 kişiye özel iç mekân tasarımı sunan ve artırılmış gerçeklik, doğrudan alışveriş gibi işlevleri bir araya getiren bir mobil uygulama geliştiriyor. Yalçın, bu deneyim üzerinden mimarlığın sadece profesyonel bir üretim değil, aynı zamanda bireysel kullanıcıların katılımıyla dönüşen bir alan haline geldiğini aktardı.

Doç. Dr. Asım Evren Yantaç, “Kentsel Gelecekler İçin Spekülatif Tasarım” başlıklı sunumunda, Koç Üniversitesi KARMA XR Lab’da yürüttüğü çalışmalar üzerinden spekülatif tasarımı bir gelecek inşası aracı olarak tanımladı. “Tasarım değişimden yanadır, tasarım eleştireldir, tasarım iyimserdir…” gibi ifadelerle tasarımın dönüştürücü gücünü vurgulayan Yantaç, Anthony Dunne ve Fiona Raby’nin Her Şeyi Speküle Etmek (Speculative Everything) adlı kitabından alıntılar yaparak, konunun felsefi derinliğine indi. Dünya kurma, mandala yöntemi, kurgusal tasarım gibi yaklaşımlarla spekülasyon yöntem ve araçlarını yaptığı çalışmalarla bizlere sundu.

Dr. Öğr. Üyesi Asena Kumsal Şen Bayram, “Sentetik Diyaloglar: Disiplinler ve Boyutlar Arasında Yapay Zekâ” başlıklı konuşmasında, “Fiziksel Varlık & Teknoloji” (matter & machine), “Bugün & Mümkün Gelecek” (now & not-yet) ve “Algı & Yapı” (sense & system) başlıkları altında hem akademik hem de pratik üretimlerini aktardı. Dijital ikiz şehir projelerinden 3B yazıcılarla üretilen yapıtlar ve oyunlaştırılmış dijital deneyimlere kadar geniş bir yelpazede yürüttüğü çalışmalar, disiplinlerarası bir üretim ve öğrenme yaklaşımının önemini vurguluyor. Yapay zekânın sadece görsel ya da hesaplamalı bir araç değil, aynı zamanda duyulara, mekâna ve pedagojik sürece temas eden çok katmanlı bir sistem olduğunu gösterdi.

Prof. Dr. Tuğrul Yazar ise “Düşüncenin Aynası Olarak Tasarım Matematiği” başlıklı sunumuna “Commodore 64 BASIC V2” gibi nostaljik bir teknolojik referansla başlayarak kişisel hesaplamalı tasarım yolculuğunu aktardı. Parametrik eğriler, fraktallar, çok yüzeyli formlar, robotik üretim süreçleri gibi konular üzerinden kod ile fiziksel dünya arasındaki ilişkiyi somutlaştıran Yazar, tasarım matematiğini yalnızca soyut bir kurgu değil, aynı zamanda sezgi, malzeme ve deneyimle iç içe geçmiş bir üretim biçimi olarak tarif etti. Kodun sadece dijital bir araç değil, aynı zamanda bedensel sezgiyle çalışan yaratıcı bir araç olduğunun altını çizdi.

Etkinliğin ana konuşmacısı olan Britanyalı mimar ve akademisyen Prof. Neil Leach, “Yabancı Zekâ: Mimarlar İçin Yapay Zekâya Giriş” başlıklı sunumuyla katılımcılara hem provokatif hem de düşündürücü bir deneyim sundu. Sunumuna, Refik Anadol ve Memo Akten gibi medya sanatçılarının yapay zekâ destekli işlerinden örnekler göstererek başlayan Leach, mimarlığın yapay zekâ ile ilişkisini yalnızca araçsal düzeyde değil, felsefi ve varoluşsal bir bağlamda tartışmaya açtı.
Leach’in en çarpıcı ifadelerinden biri “Mimarlık mesleği farkında olmadan yok oluşa doğru gitmekte” cümlesiydi. Bu tespit, yapay zekânın dönüştürücü etkisini hâlâ yeterince ciddiye almadığına dair eleştirel bir uyarı niteliğindeydi. Yapay zekânın bugün bile birçok alanda etkin bir şekilde kullanıldığını; spam filtreleme, arkadaş etiketleme, navigasyon, içerik önerme, yolculuk planlama gibi günlük pratiklerin büyük ölçüde yapay zekâ sistemleri tarafından yönetildiğini örneklerle açıkladı. Ancak asıl meselenin bunun ötesinde olduğunu, yapay zekânın yakın gelecekte yalnızca görsel üretimler değil, nitelikli ve detaylı mimari tasarım süreçlerini de gerçekleştirebilir hâle geleceğini vurguladı.

Yapay zekânın mimari üretimi otomatikleştirmekten öteye geçip, tasarımın anlamını yeniden şekillendirme potansiyeline sahip olduğunu belirten Leach; tasarım, şehircilik, mesleki roller, eğitim sistemleri ve iş dünyasındaki yapısal dönüşümleri bütünsel bir perspektifle ele aldı. AI, IA ve EI kavramlarını karşılaştırarak, yapay zekânın insan zekâsını yerinden etmeye değil, onu artırmaya yönelik bir fırsat sunduğuna dikkat çekti.

Sunumunun sonunda Leach, yapay zekânın problem çözme becerisi, öğrenme kapasitesi, hız ve işlem gücü gibi yönleriyle insanı aşabildiğini; ancak yaratıcı sezgi, etik muhakeme, bilinç ve deneyim gibi alanlarda insan zekâsının hâlen benzersiz bir yere sahip olduğunu vurguladı. Yapay zekâyı bir tehdit olarak değil, stratejik bir işbirlikçi olarak görmek gerektiğini ifade eden Leach, mimarlığın gelecekteki varoluşunun bu birliktelikten geçtiğini söyledi.

Etkinliğin sonunda yöneltilen sorular, yapay zekâya dair duyulan çekinceleri ve endişeleri açıkça ortaya koysa da, konuşmacıların sunduğu vizyon ve araçlar, katılımcılara geleceğe dair yeni bakış açıları kazandırdı.

Anlaşılan o ki; kaçınılmaz bir gerçeklik olan yapay zekâ çağında, bu dünyayı ne kadar yakından tanır ve onunla üretken bir ilişki kurarsak, yaşamlarımızı o denli kolaylaştırmamız ve ilgi alanlarımızda daha nitelikli işler üretmemiz de o kadar mümkün görünüyor.

Geleceği Tasarlamada Yapay Zekanın Rolü

Bir yanıt yazın