Validebağ’da İnşaat Girişimi İlk Değil, Son Olacak mı?

Üst ölçek planlara uyumsuz uygulamaların, yerel yönetimler arasındaki yetki karmaşasının kurbanı bu kez Validebağ Korusu oluyor.

Son günlerin en büyük kent direnişlerinden biri Validebağ Korusu’nda yapılan cami inşaatına gösterilen tepki oldu. Neredeyse ikinci bir Gezi vak’ası diyebileceğimiz Validebağ’daki eylemlerde korunun yeşil alan olarak korunması için her türlü savaş veriliyor.

Üsküdar’da 354.000 m² alan üzerinde konumlanan Validebağ Korusu’nun geçmişi Osmanlı’ya kadar gidiyor. Anadolu Yakası’ndaki ikinci en büyük yeşil alan olan koru, 1927’de Atatürk tarafından öğretmenleri onurlandırmak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın kullanımına tahsis edilmişti. Bu alanda öğretmenevi olarak hizmet veren Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Av Köşkü, Çamlı Köşk gibi tarihi yapılar da bulunuyor.

Validebağ’da Bitmeyen Koruma Savaşı

Validebağ Korusu ilk kez inşaat girişimlerine konu olmuyor. 90’lardan beri yeşil alanların imara açılması furyasında Validebağ Korusu da adından sıkça bahsettirmişti.

Örneğin 98’de, korunun içinde bulunan öğretmenevinin bahçesinde Üsküdar Belediyesi inşaat yapmaya kalkışmış ancak Eğitim-Sen 2 No’lu şubenin 2 gün süren çadır direnişinden sonra inşaat durdurulmuştu.

99’da ise Validebağ Korusu’nun 50 bin m²’lik bölümünün hastane alanına dönüştürülmesi için İBB ve Üsküdar belediye meclisleri imar değişikliği yapılmasını öngörmüştü. Bunun üzerine toplanan İstanbul 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, alanda her türlü imar uygulamasının durdurulmasına karar vermiş, sit çalışmaları sonuçlanıncaya kadar hiçbir imar uygulaması ve plan değişikliğine izin verilmeyeceğini açıklamıştı.

Koru Şavaşçıları: Yurttaş İnsiyatifi

Validebağ Korusu’nda yoğunlaşan imar faaliyetleri iddialarına karşılık mahallelerinde yeşil alanları korumak, sorunlarını çözmek üzere 1995’te kurulan Yuırttaş İnsiyatifi konuyla ilgilenmeye başladı. Validebağ Korusu’nun bir bölümünün hastane yapılması çalışmalarına karşılık insiyatif gönüllüleri yaklaşık 6.000 imza toplayarak korunun doğal sit alanı ilan edilmesi için Koruma Kurulu’na başvurmuş ve koru 1999’da sit alanı ilan edilmişti.

2000’de ise gönüllüler, Marmara Üniversitesi Hastanesi’nin koruda otopark yapma planlanlarını durdurmuştu. Koruyu daha önce sit alanı ilan eden İstanbul 3 No’lu Koruma Kurulu, gönüllülerin çabalarıyla bu sefer “sit koruma alanı” kapsamına almıştı. İçinde anıt ağaç niteliğinde birçok yaşlı ağacın bulunduğunu belirten mahalle sakinlerinin çabalarıyla koru bir kez daha yeşil alan talanından kurtulmuştu.

Korunun korunması için her türlü girişimde bulunan Yurttaş İnsiyatifi 2011’den beri Validebağ Gönüllüleri olarak yoluna devam ediyor.

Validebağ’da Hyde Park Projesi

Üsküdar Belediye Başkanı, korunun imara açılması haberleri gündeme taşındığı sırada bir basın toplantısı yaparak Validebağ Korusu’nu İstanbul’un Hyde Parkı yapacaklarını belirtmişti. Ancak başkanın açıkladığı park projesinde korunun içinde ahşaptan amfi tiyatro, kır hahvesi, seyir terasları yapılacağını belirtmesi projenin yeni bir çılgın proje olarak algılanmasına neden olmuştu. Başkan, hazırlanan yeni projenin 2 yıl içinde tamamlanacağını söylemişti.

Bu Mahallede Cami Yok!

Validebağ Korusu ile yaşanan tartışmaların büyük bir böülmünü de Üsküdar Belediye Başkanı’nın sözleri oluşturdu. Hilmi Türkmen yaptığı açıklamalarda; “Bu mahallede cami yok. Bu mahallenin sakinleri 7-8 yıldır buraya cami yapılması için uğraşıyorlar. Geçtiğimiz dönemde planlaması yapıldı, bizim dönemimizde de yapılıyor.” demişti. Fakat Validebağ Korusu’nun hemen bitişindeki parsele yapılması planlanan caminin yakınında birçok cami bulunuyor.

Hilmi Türkmen ayrıca koru olarak adlandırılan alanda “Ağaç değil, ot bile yok” demişti.

Şimdi Neler Oluyor?

Mülkiyeti Milli Emlak’ta bulunan koru arazisi İBB’ye devredilmişti. 2012 yılında İBB, plan tadilatı ile 1.200 m²’lik alanı dini tesis alanı ilan etmişti. İçinde bir cami, imam odası ve cami camaati için sohbet odasını barındıran projeye Eylül 2014’te Üsküdar Belediyesi tarafından ruhsat verildi. Alanın yeşil alandan çıkarılıp dini tesise dönüştürülmesini kapsayan İBB’nin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı’na dava açıldı. Mahkeme kararını beklemeden alanda başlayan inşaat faaliyetine 7. İdare Mahkemesi durdurma kararı verdi.

Ancak Üsküdar Belediyesi, yürütmeyi durdurma kararının başka bir parsele ait olduğunu söyleyip kararın kendilerini bağlamadığını belirterek inşaata devam etti. 1/1000’lik plana göre Üsküdar Belediyesi’nin cami yapmaya izni olduğunu belirten Hilmi Türkmen, davanın İBB’nin 1/500’lik planına açıldığını, Üsküdar Belediyesi’nin ise 1/1000’lik planı uyguladığını ifade etmişti. Bu kez üst ölçek planlara uyumsuz uygulamaların, yerel yönetimler arasındaki yetki karmaşasının kurbanı Validebağ Korusu oldu. Belediyenin geri adım atmaması üzerine büyüyen tepkilerin sonucunda hala gerginlik sürüyor.

“Evrensel şehircilik ilkeleri siyasi hırslar uğruna hiçe sayılıyor”

Validebağ Korusu’nda yaşanan olayları protesto eden Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, yayınladıkları basın açıklamasında şunları ifade ediyor:

… plan değişikliğinden, inşaatın başlamasına kadar her aşamada hukuksuzluğu seçen Üsküdar Belediyesi, planlama aşamasında ilk olarak bakılması gereken; dini tesis ihtiyacının bulunup bulunmadığını, dini tesis ihtiyacının nasıl tespit edildiğini, varsa ihtiyacın mevcut plan dâhilinde karşılanmasının mümkün olup olmadığını araştırmadan ve buna yönelik plan raporunda belirtilmesi gereken diğer çalışmaları yapmadan sadece cami inşaatının yer seçimine karar vermiş ve Belediye Başkanı sayın Hilmi Türkmen’in siyasi hırsları da konuyu bu şekilde gündeme getirmiştir.

Evrensel şehircilik ilkelerini, planlama esaslarını hatta ve hatta mahkeme kararlarını dahi dikkate almadan, hukuksuz bir biçimde yapılan her işlemin, hukuk tanımazlığın, suç olduğunu ve mevcut durum itibariyle tüm sorumluların da bu suça ortak olduğunu hatırlatırız.

Etiketler

7 yorum

  • emre-ozkan says:

    Haritada verdiğiniz mesafeler yanlış, sanki ölçek hatası yapılmış gibi duruyor. Ayrıca insanların camiye giderken kuş uçuşu gitmediklerini düşünürseniz, yaya yolları hesaba katıldığında çıkan rakamlar sizin verdiğiniz rakamların takriben 1,5-2 katı çıkıyor.

  • omer-yilmaz says:

    1km’ye kadar yürünebilir. Sıkıntı yok.

  • omer-yilmaz says:

    Her sokağa bir cami yaparak çözüyoruz demek bahsettiğiniz sorunu. İsraf diye de bir kavram var.

  • omer-yilmaz says:

    Cuma ve bayram namazları dışında cemaati genellikle önde 1-2 saf olan camilerin, minare boylarına, endamlarına ve mahalle içinde gerçek bir çekim noktası oluşturup oluşturamadıklarına bakarak israf yorumu yapabiliyorum ben.

  • emre-ozkan says:

    Günde beş kere, 1km gidiş, 1km geliş, 10 km ediyor. Değişik yaş gruplarını, bölgenin eğimli topoğrafyasını da düşününüz lütfen. Sıkıntı var.

  • emre-ozkan says:

    Çocukluğumun geçtigi Eskişehir’in Odunpazarı mahallesinden örnek verebilirim. Yaklaşık 300-400 metre aralıklarla mahalle mescitleri vardır. Eski İstanbul mahallelerini, Anadolu ve Balkanlardaki birçok şehir ve kasabayı incelediğinizde de benzer örnekleri görürsünüz. Her sokağa yapılmaz, ama sokakların birleştiği buluşma merkezlerinde, bir yayanın 5-6 dakika içinde rahatça ulaşabileceği küçük meydancıklarda yapılır. Eğer kullanıcı ve ihtiyaç varsa israftan bahsedilemez, kullanıcı yoksa ve gösteriş amaçlı yapılıyorsa israftan bahsedilebilir.

  • omer-yilmaz says:

    Küçük zararsız bir camiymiş bu arada yapılacak olan http://rktr.co/1nSiYrx

    Tabii şeffaflık, paylaşım, demokratlık gibi kavramlar belediyelerimizde hiç olmadığı için mesele mimarisini tartışmaya gelemiyor. Mehmet Ali Alabora’nın dediği gibi mesele cami değil haline dönüşüyor. Ben yaparım, keserim, höt oturun aşağı bakim tavrının karşısında tepkiler elbette normal.

Bir yanıt yazın