Ünlü Sanatçı Kapoor İstanbul’da

Kendi kuşağının en önemli heykeltıraşlarından olan ve ikonik eserleriyle uluslararası alanda tanınan Hint asıllı İngiliz sanatçı Anish Kapoor, "Sürecin ilk aşaması keşif.

Bir şeyi keşfetmek daha sonra bunu sanata dönüştürmek de ikinci aşamadır. Bu bir bakıma, bir an önce yaşananı düşünmek demektir” dedi.

Sakıp Sabancı Müzesi ve Akbank’ın işbirliğinde, heykelleri ve yaptığı taş eserlerle dikakti çeken uluslararası sanatçı Anish Kapoor’un Türkiye’deki ilk kapsamlı sergisi açıldı.

Sergiyle ilgili Sabancı Müzesi’nde konferans veren Anish Kapoor, eserlerinin yapım aşamasını slayt gösterisiyle anlattı. Çalışma yöntemleriyle ilgili bilgi veren Kapoor, “Benim için önemli olan şeylerden biri, ‘Bir sanatçı olmak ne anlama geliyor?’ sorusu. Sanatçılar bütün hayatları boyunca bir mitoloji oluşturmaya çalışıyorlar. Burada objelerin mitolojisi sözkonusu. Nasıl Picasso’nun imzasının çiziminin değeri ve ağırlığı var. Çünkü bunlar belirli bir biçimde yaşanmış hayatın mitolojisine bağlanmaktalar. İşte süreç budur zaten. Benim ulaşmaya çalıştığım süreç bu zaten. Yani bu ‘ne anlama geliyor?’ Aslında sanatçılar da herkesle aynı özellikleri taşıyor. Herkes bir süreç sayesinde belki de sihirli bir şey ortaya çıkarmaya çalışıyor” dedi.

Herkesin eğitim aldığına dikkati çeken Kapoor, şöyle konuştu:

“Hepimiz iyi vatandaş ve iyi insan olmak için okula gidiyoruz. Eğitim denilen şey bu. Fazlasını da yapmıyor eğitim. Ancak sanatçı olmak bu eğitimi üzerinden atma gibidir. Stüdyoda erkek, kadın, çocuk olma hakkını kazanıyorum. Bilmeme hakkını kazanıyorum. İstediğim şey bu. Bir bilmeme alanı yaratıyorum. Bilmek de istemiyorum. Yaptığım şey hakkında ne kadar az şey bilirsen, tesadüfen bir şeye rastlama olasılığım daha çok olur. Zaten keşifin içinde bir bilme eğilimi var. Halbuki daha önce var olanı olabileceğini bilmediğim bir şeye tesadüfen rastlamak beni ilgilendiren şey. Eğer bu bildiğim şey benim dikkatimi çekecek kadar ilgi çekici bir şeyse, bir şekilde sizin de dikkatinizi çeker diye düşünüyorum. İşte bence asıl ilginç olan süreç budur. Bu iyi veya kötü sanat mıdır bilemiyorsunuz. Orada bir katman daha açılıyor. Sürecin ilk aşaması keşif. Bir şeyi keşfetmek daha sonra bunu sanata dönüştürmek de ikinci aşamadır. Bu bir bakıma, bir an önce yaşananı düşünmek demektir. Yani sanat tarihini bilerek ve bütün diğer unsurları bilerek, bizi yönlendiren mevcut objeden daha önce olanlarla diyaloğa yönlendirebilecek herşey sanatın bir parçasıdır.”

Slayt gösterisinde heykelleri başta olmak üzere eserlerini göstererek açıklamada bulunan Kapoor, heykelin vücut demek olduğunu söyledi. Psikoanalizle yakından ilgilendiğini vurgulayan Kapoor, “İçinde yaşadığımız dünyada zıtlıklar çok sayıda var. Gece gündüz, kadın erkek, yukarı ve aşağı, iyi ve kötü. Heykel de bir objedir. Objenin bir bakıma negatif kalıbını da içerir. Yani objenin negatifi aslında başka özellikleri de ortaya çıkarır. Yani bir şeyi ikiye veya dörde keserseniz, objenin dördünü oluşturursunuz, buradan farklı bir şey ortaya çıkar. Dünya denilen şey budur. Pozitif ve negatif formların dışında her şey dümdüz. Amacım, eserlerimde bir ritüelin dilini oluşturmak” diye konuştu.

Soyut sanattan bahseden ve taşı da obje olarak eserlerinde kullandığını vurgulayan Anish Kapoor, İstanbul’un da Kudüs’e benzediğini ve İstanbul’un, taşların çoğunlukta olduğu bir kent olduğunu söyledi.

Sergi

Anish Kapoor’un eserleri 5 Ocak 2014 tarihleri arasında SSM’de ziyaret edilebilecek. Norman Rosenthal’in küratörlüğünü yaptığı sergi, sanatçının mermer, kaymaktaşı gibi malzemelerle yapılan, çoğu daha önce sergilenmemiş taş eserlerine odaklanan ilk sergi olma özelliğini taşıyor

Etiketler

Bir yanıt yazın