STUDIO8’den Porselen Seramik Cepheli Yapı

STUDIO8, Şanghay'ın Batı Bund bölgesindeki LOAM Cafe&Bar'ın iç ve dış cephe yenileme projesini tamamladı.

Asya’daki en büyük yaratıcı sanat bölgelerinden birinde, kendine özgü bir cepheye sahip bu sarmal biçimli porselen seramik cepheli bina, kentsel bir dokudaki bir ada gibi göze çarpacak şekilde tasarlanmış. STUDIO8, LOAM müşterilerinin keyifli vakit geçirebilecekleri alışılmışın dışında bir proje üreterek onların şehirdeki sınırlı bir alanda doğadan bir parça deneyimlemelerine ve mekanda kaldıkları süre boyunca doğa ile bağ kurabileceklerini hissetmelerine olanak sağlamış.

STUDIO8 projeye başladığında binanın işlevindeki değişiklik ve orijinal binanın tamamlanmamış cephesi gibi iki zorlukla karşılaşmış. Ofis, kapalı olan sanat sergisi alanını bir kafe ve bara dönüştürmek, böylece alanın farklı zamanlarda ve özel etkinlikler sırasında işlevinin kolayca değişmesine olanak sağlamayı hedeflemiş. Ancak yarı şeffaf bir binanın iç ve dış cephelerinin nasıl ayrılacağı bir sorun olarak karşılarına çıkmış. STUDIO8’in çözümü, binanın dışını, içini ve peyzajını bir bütün olarak yeniden tasarlamak olmuş.

Tasarım ekibi, orijinal binayı cepheyi kaplayan yüzlerce yeşil seramik karoyla bağımsız, tam daire sarmal bir yapı olarak tasarlamış. İç ve dış alanların dikkatli bir şekilde analiz edilmesinden sonra tasarımcılar, ek öğeler eklememeye, sadece cephe düzenini yeniden planlamak için mevcut cephenin porselen bloklarını yeniden dağıtmaya karar vermişler. Girişten başlayarak, seramik karo düzeninin yoğunluğunu kademeli olarak azaltarak bir gradyan etkisi yaratırken, orijinal mimarın vizyonunu da devam ettirmişler.

Arsanın ortasındaki yeşil bir akçaağaç, tasarıma ilham vermiş. STUDIO8, LOAM’a girme sürecini, insanların sohbet edip piknik yapabilecekleri bir toplanma noktası olan bir ağacın etrafında bir “yolculuk” gibi olmasını amaçlamış. Tasarımcılar önce insanları burada kalmaya ve mekanın keyfini çıkarmaya teşvik eden bir dinlenme noktası yaratmak ve karşılığında çevreyle bir bağlantı kurmayı hedeflemiş. Bunu başarmak için, porselen yapıyı çevreye bağlamak üzere binanın etrafına çim eklemişler.

Yapıya olan ziyaret ana girişin büyük döner kapısıyla başlaması planlanmış. Yarı açık alana gelen müşterilerin yeşil akçaağaçla karşılaşması sağlanmış. Avlunun etrafı beyaz çakılla kaplı, insanların dinlenebileceği bir patikayla çevrelenmiş ve bu şekilde alan içerisi ve dışarısı arasındaki sınırı açılmış. Hareket eden ışık ve gölgeler, iç ve dış mekanları daha da bulanıklaştırırken, tasarımdaki yumuşak kıvrımların güzelliğini ortaya çıkarılmış.

Bu tasarımın altında yatan mantık, insanların ve mekanın etkileşimli ve açık bir şekilde iletişim kurması olmuş. Ofis; cepheler, iç mekanlar, renkler, malzemeler, aydınlatma ve mobilyalar gibi çoklu anlatılarla sürükleyici bir “ağacın altında yürümek” deneyimi yaratmayı hedeflemiş. Tavanda dikey alanı maksimize eden herhangi bir aşırı dekorasyon öğesi kullanılmamış. Tasarımcılar, iç tasarımda yaygın bir uygulama olan çok sayıda tavan ışığı kullanmak yerine doğrudan tavana işaret edebilen bir dağınık ışık sistemi inşa etmiş.

Özel çelik yan sehpalar alt kısımda bulunan özel ray sistemi ile birbirine bağlanarak ayarlanabilir özellikte tasarlanmış. Özel olarak sırlı betondan inşa edilen özel yapım bar tezgahının, mekanın kendisiyle aynı pürüzsüz kıvrımları paylaşması ve doğal “porselen” dokusunu yansıtması planlanmış. Özellikle, dış cephenin malzemesini yansıtmak için birkaç özel dairesel karo eklenmiş ve iç ve dış mekan bağlantısı vurgulanmış.

STUDIO8, “porselen evin” renovasyonu boyunca, arsanın mevcut özelliklerinden yararlanıp insanların deneyimlerini mekansal yolculuğa entegre ederek, alışılagelmiş tasarım anlayışından farklı bir yaklaşım benimsemiş.

Etiketler

Bir yanıt yazın