Rant, Sulukule’yi İkiye Böldü

Sulukule’de kentsel dönüşümün gerçekleştirildiği taraftaki lüks konutlarda yaşayan zengin Suriyeliler, demir bir kapı aracılığıyla, Romanların yaşadığı taraftan ayrılmış durumda.

Romanlar, bu durumu “O tarafa geçmemizi istemiyorlar, bizi istemiyorlar” şeklinde açıklıyor. Şükrü Pündük ise, “Kentsel dönüşümün kardeşi kardeşe düşman ettiğini gördük” diyor.

Sulukule, 2005’te alınan kentsel dönüşüm kararından bu yana oldukça çalkantılı süreçlerden geçti. Mahallede 2007’de başlayan yıkımı, 2010’da yapılan lüks inşaatlar takip ederken; tamamı yerinden edilen Romanlar, Taşoluk’taki TOKİ konutlarına gönderildi.

Ne var ki Romanlar, Taşoluk’ta kalamadılar. Her şeyden önce, ağırlıklı olarak şehir merkezinde ve eğlence sektöründe çalışan bu insanlar, ulaşım olanaklarından bile yoksundular. Bir, iki, üç derken… Günler işsiz ve ekmeksiz, bomboş geçmeye başladı. Sonunda kiralarını da ödeyemez duruma geldiklerinde tek bir seçenek kalmıştı: Sulukule’ye geri dönmek.

Aileler, parça parça geri döndüler ama Sulukule eski Sulukule değildi. Mahallede huzur yoktu, hakaretler, kavgalar ve çatışmalar birbirini kovalıyordu. Mahalleli bu durumu “Kentsel dönüşümcüler insanlar arasında haksızlık yaptılar. Kardeşi kardeşe düşman ettiler” sözleriyle yorumluyor. Doğruydu ama eksikti, çünkü düşman olan yalnızca kardeşler değildi. Zira bugün Sulukule’de demirden bir sürgülü kapı, mahallenin ‘temiz’ olan tarafını ‘kirli’ tarafından ayırıyor.

Daha açık konuşmak gerekirse, kentsel dönüşümün gerçekleştirildiği taraftaki lüks konutlarda yaşayan Suriyeliler, demir bir kapı aracılığıyla, Romanların yaşadığı taraftan izole ediliyor. Bunu yapan da Fatih Belediyesi.

Roman bir genç, “O tarafa geçmemizi istemiyorlar, bizi istemiyorlar, bizden rahatsız oluyorlar, zaten onun için çektiler araya duvarları” diyor.

Sulukule’de olanlar bu kadarla da sınırlı değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Fatih Belediyesi’nden gelen yetkililer, mahalleye geri dönen Romanlara anket çalışması yapmaya başlamış. Yapılan ankette, “Evinizden memnun musunuz?”, “Uyuşturucu kullanımı arttı mı?”, “Suç oranından rahatsız mısınız?” şeklinde sorular sorulmuş. Anketin en önemli özelliği ise, kentsel dönüşüm öncesinde yapılan anketle birebir aynı olması.

Sulukule’ye yeniden kentsel dönüşüm yolları, Romanlara da yeniden mağduriyet tablosu gözüküyor. Sulukule esnafı, “Çok zorluklar çektik, çok. Hiçbirimize hakkımızı vermediler, hepimizi buralardan gönderdiler. Bir daha istemeyiz aynı şeyleri” diyor.

Konuyu, Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük ile konuştuk.

»Sulukule’de kentsel dönüşümden önce burada nasıl bir hayat olduğunu neredeyse unuttuk. Hatırlatır mısınız?

Buradaki 620 hanenin çoğunluğu çalgıcılık, esnaflık, at arabacılığı ve kunduracılık gibi işlerden para kazanırdı. Surun dibinde ise Rio Karnavalı gibi bir hayat vardı. Dans, müzik ve eğlence iç içe. Yalnızca İstanbul’dan değil, yurtiçi ve yurtdışından turistler de eğlenmeye buraya gelirdi. Ben örneğin hatırlıyorum, çalgıcılıktan gecede 500- 600 lira para kazanırdım. İnsanların evleri ve işleri aynı mahalle içinde olduğu için burası 24 saat yaşayan, canlı bir ortamdı.

»Romanların mağdur edilmesine karşı yeterli ses çıkmadı. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Önyargı. Türkiye insanının sağduyusu vardır derler ama ben artık bu sağduyuya inanmıyorum. Çünkü sağduyulu insan ırk, renk, din, dil ayrımı yapmaz. Buradaki insanlara ‘Roman işte’ diye bakılıyorsa, bu hoş değil. Bu noktada özellikle üniversiteleri sorumlu tutuyorum. Bu ülkenin demokrasisi için Mahir Çayan, Deniz Gezmiş gibi insanlar canlarını feda ettiler ama şu an gelin bir üniversitelere bakalım. Çayan ve Gezmiş şu an ayağa kalksa “Ben bu gençlik için mi canımı feda ettim” diyebilir.

»Bugün bir Roman genci hala, Kibariye’nin Erdoğan’ı öptüğü o tuhaf ‘Roman açılımından’ sonra, iş başvurusuna gittiğinde işe alınmıyor mu?

Bizler tabii ki hala dezavantajlı grubuz. Doğduğumuz zaman maça 1- 0 mağlup başlıyoruz. Alınmıyor, geldiği mahalle göz önünde bulunduruluyor. O Roman açılımında bize ‘Roman vatandaşımız’ denmesi bile özgüven vermişti. Ama sonrasında, tavanda söylenen tabanda karşılık bulmadı.

»Türkiye’de yapılanın kentsel dönüşüm değil, ‘rantsal dönüşüm’ olduğunu en net Sulukule’de gördük. Siz ne düşünüyorsunuz?

Biz kentsel dönüşüme kesinlikle karşı değiliz. Ben aptal değilim ki daha iyi yaşam standartlarına geçmek istemeyeyim. Ama bizim yaşam olanaklarımız yok edilmemeliydi. Burada yapılan kentsel dönüşüm değildi. Biz o zaman tüm sorularımızı sormuştuk, karşılığında ‘hiç merak etmeyin bu kentsel dönüşüm sizin lehinize olacak’ denilmişti. Ama bir baktık ki yapılan hesaplamada o dönemin parasıyla 125 milyar borçlanmışım. Bunu nasıl ödeyebilirdim?

»Öyleyse sizi nasıl ikna ettiler?

Mal sahiplerine, öne sürdüğümüz şartları kabul edin ve ev sahibi olun aksi takdirde biz bunu yaparız dediler. ‘Eğer bizimle anlaşma yapmazsanız kentsel dönüşüm yasasını çıkarıp bankaya paranızı yatırırız, evinizi yıkarız, kime şikâyet ederseniz edin sonra’ dediler. Bu, zorlamaydı. Kiracılara da ‘biz ev yaptık Taşoluk’ta, oraya gideceksiniz’ dediler. Kiracılar burada kalmak isteyince ‘sizi buraya sığdıramayız’ gibi bir gerekçe öne sürdüler. Ama hâlihazırda 620 aile zaten oturuyordu, nasıl sığdıramayacaklardı?

»Taşoluk, Romanlar için neden çok zor bir barınma mekânıydı?

Valla en fazla dayanan bendim. Ben de 6 ay kalabildim. Ulaşım güçlüğü, işsizlik, bir balkonu bile olmayan evler… Zaten para kazanmadan nasıl ödeyecektik kiralarımızı? Ben Taksim’de müzik yapıyorum, oraya gitmek saatler alıyor. İşim bittiğinde gecenin bir yarısı oluyor, hiçbir toplu ulaşım yok. Cebimdeki parayı taksiye vermek için mi çalışsaydım?

»Sonra, Taşoluk’taki aileler Sulukule’ye parça parça geri döndü. Sulukule eski Sulukule miydi? Yoksa bir şeyler değişmiş miydi?

Parçala, böl, yönet taktiği bizim mahallemizde gözlerimiz önünde hayat buldu. Sulukule’ye geri döndüğümüzde, çok şey değişmişti. Kentsel dönüşümün babayı oğluna, anneyi kızına, kardeşi kardeşe düşman ettiğini gördük. Çünkü kentsel dönüşüm süresince insanlara verilen paralarda yapılan haksızlıklar insanları birbirine düşürmüş. Bu yüzden aileler dağıldı. Eski Sulukule şimdi zengin Suriyelilerin mahallesi oldu.

»Hepsi bu kadar mı? Pes mi ettiniz?

Biz hep kentsel dönüşümün yanlış olduğunu, hakkaniyetle yapılmadığını dile getirdik ilk günden bu yana. Ayrıca, 2011’de AİHM’de dava açtık. AİHM tarihinde ilk defa iç hukuk yolları tükenmeden davayı kabul etti. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne de dava açtık. Şu an beklentim, AİHM’deki davayı kazanıp haklılığımızı tüm kamuoyuna göstermek. Bir daha kentsel dönüşümler Kürt’ü Alevisi, Çerkez’i kimsenin başına gelmesini istemiyoruz. Biz mahallemizde insanca yaşayıp insanca ölmek istiyoruz.

»Uyuşturucu kentsel dönüşümün planlandığı bölgelerde artış gösteriyor. Sulukule’de durum nedir?

Uyuşturucu Türkiye’nin sorunu ama mahallelerde çabuk yayılır. Sulukule’ye dışardan birtakım insanlar geliyor. Kahvehanede oturup bir iki sohbetten sonra ‘al şu parayı koy cebine’ diyor. İki gün, üç gün, beş gün derken… ‘Al şu malı sat, senin alıcın burada zaten bir yere kımıldamayacaksın’ diyor. Bu sefer başlıyor senle iş yapmaya. Sonra da uyuşturucu mahallede alıp başını gidiyor işte. Çok kişi var uyuşturucuya düşen, beyni yanan, tedaviye giden, hayatını kaybeden.

»Kentsel dönüşümden bu yana uyuşturucuya bağlı ölümlerde artış oldu mu?

20’ye yakın insan hayatını kaybetti. Ama biz kentsel dönüşüm nedeniyle daha çok yaşlılarımızı kaybettik, çok kalp krizi geçirenler oldu.

***

Gençler umutsuz

»Mahallelinin anlattığına göre son günlerde belediye yetkilileri yeniden anket yapmaya başlamış. Sulukule’ye yine kentsel dönüşüm yolları görünüyor herhalde, ne dersiniz?

Valla bu defa aynı mağduriyetlerin yaşanmasını engellememiz lazım. Birlik olmalıyız, birlik olmak çok önemli.

»Bunca yaşanandan sonra Roman gençliği nasıl bir ruh halinde? Geleceğe nasıl bakıyor?

Gençlerimiz artık ne yaparlarsa yapsınlar haklı davalarını kazanamayacaklarına inanıyorlar, umutsuzluk içindeler. Özgüvenlerini kaybettiler.

»Eminim daha önce düşünmüşsünüzdür. Sulukule için hayalinizde bir proje var mı?

Olmaz mı? Sulukule bir plato haline getirilebilir. Osmanlı kahveleri yapılır, eski tip berberler, tezgâhlarında mallarını satanlar olur. Kadınlar evlerde kaftanlarını dokur. Tarihi Sulukule eğlence merkezi hayata geçirilir. Hem istihdam sağlanır hem de mahalle turistik cazibe merkezine dönüştürülür.

Etiketler

Bir yanıt yazın