STUDIOTAMAT, Roma’nın Trastevere semtinin kalbindeki, 19. yüzyıl sonlarından kalma bir binanın avlusuna gizlenmiş bir yapıya yeniden hayat verdi. Bir zamanlar eski tren istasyonunun bekçi evi —ya da kime sorduğunuza bağlı olarak mahalle doktorunun muayenehanesi— olan bu unutulmuş yapı, iki kişi için rafine bir kent sığınağına dönüştürüldü.
Fotoğraflar: Serena Eller
Toplam 80 metrekarelik alan üç kompakt katmana yayılıyor ve yemyeşil bir terasa ulaşıyor. Proje, yapının en karakteristik unsurlarını özenle koruyarak başladı. Ön verandanın yumuşak yeşil, pembe ve sarı tonlarında zarif katedral camlarıyla birlikte restore edilmesi, hem zanaat hem de teknik hassasiyet gerektirdi.
Orijinal ritim ve renk paleti korunarak, çerçeve çelik ve güneş kontrol camı ile yeniden inşa edildi. Evi verandadan ayıran eski Fransız kapısı kaldırılarak bu alan iç mekâna entegre edildi; böylece yaşam alanı genişletildi ve gün boyunca tonları yavaşça değişen doğal ışıkla doldu.
İç mekânda yapılan müdahale, önceden dar bir spiral merdivenle bölünmüş olan planın yeniden düzenlenmesine ve mekân algısına odaklanıyor. Tasarım, jest olarak radikal ama uygulamada hassas: mini mutfağın verandanın yanına taşınmasıyla, kestane ağacından yapılan dikkat çekici bir alternatif basamaklı merdiven için alan açıldı. Bu merdivenin ilk basamağı, Verde Alpi mermeriyle kaplanarak, altındaki özel kitaplığın heykelsi bir tabanı haline geldi. Yakındaki aynalı kestane dolap ise çamaşır alanını gizliyor ve açıklık hissini artırıyor.
Yüksek tavanlı pencereyle çevre bahçelere bakan oturma odası, Munari’nin ikonik Falkland sarkıt lambalarıyla sessiz bir uyum içinde yeni bir derinlik kazanıyor. Üst dolaplardan arındırılan özel yapım mutfak, Verde Alpi mermeri tezgâh ve siyahtan terakotaya doğru geçişli çekmeceleriyle tanımlanıyor. Bu geçiş, orijinal ve özenle korunmuş terakota zeminlerle görsel bir uyum sağlıyor.
Zemin katta bu güçlü renk bloğu, bir yanda buzdolabı ve kiler, diğer yanda gizli bir lavabo alanıyla mekânı organize ediyor. Bu cesur renk bloğu üst katlara doğru devam ederek, ara katta ilerliyor ve en üst katta yer alan ana banyoyu tanımlıyor.
Cam döşeme panelleri katlar arası görünürlük sağlarken, alt bölgedeki aynalı paneller yansımaları yukarı yansıtarak mekânı görsel olarak genişletiyor ve mavi hacmi vurguluyor.
Çekmeceli baza ve entegre başlıklı özel yapım yatak, mutfaktaki renk geçişini yansıtarak katlar arasında görsel bütünlük sağlıyor. Ham demirden yapılmış, kiraz ağacı basamaklı ikinci bir spiral merdiven, yatak alanını üst kattaki stüdyo alanına bağlıyor ve mekânın heykelsi odak noktasını oluşturuyor.
Verandanın ritmini yansıtan şeffaf ve yivli panellerle oluşturulmuş cam bölme, banyoyu zarif bir şekilde ayırıyor: kapı, duş alanının arka planını oluştururken, Verde Alpi mermerden lavabosu camı yararak geçiyor ve ortak bir tezgâh yüzeyine dönüşüyor. Dışarıda ise teras, iki farklı yeşil tonunda sıkıştırılmış taş döşemeyle çevre yeşilliğine karışıyor ve genel renk paletini yansıtıyor.
Roma’nın karakter dolu mahallelerinden birinde, bu zarif müdahale Trastevere’nin sessiz cazibesini yakalıyor. Tıpkı semtin kendisi gibi —mütevazı cephelerin ardında gizli hazinelerin bulunduğu— bu proje de unutulmuş bir evin örtülü güzelliğini ortaya çıkarıyor. Hafızayı malzemeyle, tarihi çağdaş bir hassasiyetle birleştiren STUDIOTAMAT, derinlemesine köklü ama çarpıcı şekilde modern bir kent sığınağı yaratmış.