Paul Bonatz Tarafından Tasarlanan, Türkiye’nin İlk Toplu Konut Projesi Saraçoğlu Mahallesi Yıkılıyor mu?

Cumhuriyet Dönemi'nin ilk toplu konut projesi olan, Şükrü Saracoğlu'nun başbakanlığı döneminde üst düzey bürokratlara lojman olarak yapılan Saraçoğlu Mahallesi (Saraçoğlu Evleri)'nin bulunduğu alan "afet riski altındaki bölge" ilan edildi.

Bakanlar Kurulu’nun, 28 Ocak 2013 tarihli kararı geçen 8 Şubat 2013 Cuma günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Alandaki Binalar ile Bütün Ağaçlar Tescilli

Kararın üzerine açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, Saraçoğlu Mahallesi’nin önemli bir noktada olduğunu belirterek,”Saraçoğlu Mahallesi, Cumhuriyet mimarlığının modernleşmeye başladığı dönemin ilk toplu konut projesidir. Özgün bir yaklaşımı var, Devlet Mahallesi kurgusuyla yapılmıştır, sadece lojmanlar yoktur, sosyal içerikli tesisler de vardır, Saraçoğlu Mahallesi Mimarlar Odası’nın hep gündemindeydi. Bugün riskli alan ilan edilmesinin çok önemli bir boyutu var. Kamuoyuna Afet Yasasının çıkmasıyla kültürel mirasımızın, Cumhuriyet dönemi mimarisinin risk altında olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Afet yasası Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununu da devre dışı bırakan bir yasa. Şu anda karşı karşıya bulunduğumuz en büyük risk bu afet yasasıdır. Saraçoğlu Mahallesi kentsel sit alanıdır, binalar tek tek tescilli, oradaki ağaçlar çınarlar tek tek tescilli olmasına rağmen riskli alan ilan edilmesiyle birlikte, koruma kurulunun koruma zırhı kaldırılıyor,” dedi

Saraçoğlu Mahallesi

Paul Bonatz tarafından tasarlanan, 29 Ekim 1944 yılında yapımına başlanan Saraçoğlu Mahallesi, Goethe-Institut Ankara’nın “Bir Başkentin Oluşumu: Avusturyalı, Alman ve İsviçreli Mimarların İzleri” projesinde şu şekilde anlatılıyordu.

“Ankara’daki mesken bunalımını önlemek üzere 1944 yılında çıkarılan Memur Mesken Yasası uyarınca başlatılan bu konut grubu, II. Ulusal Mimarlık Akımının başkentteki önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Mimar, 1920’ler Almanya’sının Siedlung anlayışını getirmeye çalıştığı yerleşmede, konut bloklarının yanısıra çocuk bahçesi, ilk ve ortaokul ve bugün İl Halk Kütüphanesi olarak işlev gören o zamanki sosyal binayı ortak kullanım için tasarlamıştır. Mahallenin yerleşme düzeni yapıldığı yıllarda eleştirilere hedef olmuş, topoğrafyaya uyumun başarılı olduğu, ancak yönlendirmenin iyi olmadığı ifade edilmişti.

Bitişik nizamda, gruplaştırılmış değişik tip ve yükseklikte tasarlanan apartmanlarda iki, üç ve beş odalı, altı tip üzerinde planlanan 642 daire gerçekleştirilmiştir. Konut blokları bodrum üzerine iki, üç ya da dört katlıdırlar. Cephelerinin odalara tekabül eden kısımları dışa doğru, bazıları balkon olan çıkmalar yaparlar. Konutların dış biçimlenmelerinde 1940’lı yıllarda mimarların millî mimarlık arayışları içinde bir öneri çözüm olarak Sedat Hakkı Eldem tarafından ortaya atılan “Türk Evi” temasının yansımaları izlenmektedir. Geniş saçaklar, cumbaya öykünen destek üzerindeki cephe çıkmaları, pencere modülasyonları, sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları geleneksel Türk evinden alıntılardır. Ancak mimar Türk evinin plan düzenini bu konutlar için kaynak olarak görmemiş, hem bu nedenle hem mekân organizasyonu açısından ve de yapı ekonomisi ilkelerinin göz önüne alınmaması nedeniyle yapıldıkları yıllarda planları başarısız bulunmuştur.”

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın