Modernizmin Başkentinde Çağdaşı Yaratmak

Barındırdığı modern mimarlık örnekleriyle ilgi çeken Paris, çağdaş mimarlığın de başkenti olma yolunda hızla ilerliyor.

Paris, – David Harvey’in deyimiyle- modernizmin başkenti ünvanını elinde tutarak çağdaş mimarlığa da kapılarını açıyor. Birçok dünya başkentinin modern mimarlık kültüründen beslenerek yarattığı enerjinin aksine Paris, modernin cazibesiyle yetinmeyerek modern ile çağdaşı buluşturma yolunda ilerliyor. Fakat bu buluşma elbette biraz sancılı oluyor.

Paris’in en büyük kentsel tartışma konularından biri La Defense bölgesi. Özellikle Paris’in yeni ticari aksı olması ve star mimarların yapılarını bulundurmasıyla dikkat çeken bölge, her ne kadar Champs-Élysées’ye referans verip eski ve yeninin biraradalığını simgelese de yeni gelişim alanı ve eski kent merkezinin keskin bir çizgiyle birbirinden ayrılması,bölge ile ilgili tartışmaların temelini oluşturuyor. Dolayısıyla kentsel doku ile mimari üretim arasındaki uyum İstanbul’da olduğu gibi Paris’te de gündeme geliyor. Yani Paris’te mimarlık üretimi, eski ve yeni arasında, La Defense ile Saint Germen arasında sıkışmış durumda. Ama bazı mimarlar var ki modern ile çağdaş arasındaki keskin çizgiyi dert etmiyor.

ARKIMEET 2013’ün konuğu olarak İstanbul’a gelecek olan Manuelle Gautrand da bu mimarlardan biri. Ünlü Fransız mimar, Paris’te çağdaş mimarlık üretimini destekleyen önemli isimlerden. Gautrand, çağdaş mimarlığın La Defense’taki yükselişine karşın tarihi kent merkezinde de uyumlu mimarlık örneklerinin yaratılabileceği görüşünde ve kendini La Defense’la sınırlamaktan ziyade modern mimarlığa saygılı üretimin peşinde koşuyor.

Gautrand, 1991 yılında kurduğu ofisi ile Paris’in yanısıra dünyanın pekçok kentinde konut, ofis, ticari gibi çeşitli fonksiyonlarda bina tasarımlarına imza atıyor. Özellikle renkli ve hareketli cephe tasarımlarıyla dikkat çeken mimar, yapının kent içinde bir nirengi yaratması gerektiğine işaret ediyor. Her projesinde farkını ortaya koymak için çabalayan bir mimar olan Gautrand’ın Paris’te en dikkat çeken işleri arasında ise Citroen binası ve Origami Binası bulunuyor. Gelin Manuelle Gautrand’ın işlerine biraz daha yakından bakalım.

Origami Binası

2011’de tamamlanan ofis binası, Haussmann döneminde inşa edilmiş karakteristik taş yapıların arasında yer alması sebebiyle de dikkat çekiyor. Gautrand, binanın özellikli konumundan dolayı cephede, sokağın ruhuna aykırı olmayacak bir tasarım oluşturulmasına dikkat edildiğini söylüyor. Çok ince kesilen ve üçgen formunda kullanılmış mermerlerin farklı açılarla biraraya getirilmesiyle kaplanan cam cephe, dev bir origami etkisi yaratıyor. Mermer kıvrımlar 30 metre uzunluğundaki ön kısımda bir titreşim yaratıyor. Binanın her iki ucunda, komşu binaların cepheleri ile süreklilik içerisinde olması için origami etkisi daha sakin ve düz olacak şekilde tasarlanmış.

Citroen Binası

Paris’in en ünlü caddesi Champs-Élysées’de yer alan C42 binası 2007 yılında inşa edildi. Cam ve metalin birarada kullanıldığı cephe tasarımında Gautrand, marka logosunun etkisini yaratmış. C42, 30 yıllık bir aradan sonra Champs-Élysées’deki ilk yeni bina olması açısından da önem taşıyor. Cam cephe gün boyunca gün ışığının içeri girmesini sağlıyor. Gece ise kırmızı ve beyaz renkli aydınlatmalar cephede marka logosunu öne çıkarıyor.

Louis Vuitton Mağazası

Manuelle Gautrand’ın yarışma projesi olan Louis Vuitton binası, Güney Kore, Seoul’de bulunuyor. Cam, şeffaf yapının tasarımında Louis Vuitton logosu dikkat çekerken tasarımda camın kullanılması Fransa’nın geleneksel kristal üretimine referans veriyor. Gösterişli, küp biçimindeki cam kaplama yapının tasarımı, bir hediye paketini andırıyor. Yapı, neredeyse bir cam işçiliği kadar özenilerek tasarlanmış. Tasarımda kullanılan kavisli cam panellerin dokusu, çıkıntı ve çukurların uyumlu birlikteliğiyle oluşturulmuş. Birbirine metal strüktürel kafeslerle turtturulan cam paneller aynı zamanda Vuitton’un kimliğine referans veriyor.

Cite Des Affaires

Fransa’da, Saint-Etienne bölgesinde yer alan, Bölgesel Gelişme Birimi, Vergi Dairesi gibi kamu birimlerini, eğlence ve hizmet alanların barındıran bir karma yapı olan Cite Des Affaires 2010 yılında tamamlandı. Tasarımındaki ana fikir, Saint Eienne ile yeni komşuluk birimi Chateaucreux arasında konumlanmdırılan binanın bir geçiş mekanı olması. Binanın içinde yaratılan her aks çevredeki mevcut sokakların sürekliliğini sağlıyor. Binanın içinde oluşturulan kamusallık, projeyi farklı kılan en önemli özellik.

Manuelle Gautrand deneyimlerini, 7-8 Ekim 2013 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan ARKIMEET 2013’te paylaşacak. Bu güzel konferansı kaçırmamak için hemen kayıt olun http://www.arkimeet.com/2013/tr/108/register/index

Etiketler

Bir yanıt yazın