Mimarlar mimarları değerlendirdi

Mimar ve tasarımcılar, XXI Mimarlık Tasarım ve Mekân Dergisi'nin 100. sayısı için birbirlerinin eserlerini yorumladı.

Son yılların en çok beğenilen yapıları arasında Ankara’daki Esenboğa Havalimanı ile İstanbul’daki çok amaçlı etkinlik merkezi The Seed var.

XXI Mimarlık Tasarım ve Mekân Dergisi, 100. sayısında mimar ve tasarımcılara birbirlerinin işlerini yorumlatan geniş bir dosya hazırladı. Mimar ve tasarımcıları yapmaya değil, yazmaya davet eden derginin seçtiği yapılar arasında; Esenboğa Havalimanı, Kemerburgaz Göktürk Evleri, Zaman’ın merkez binası, Metrocity, Galatasaray’ın Ali Sami Yen Spor Kompleksi, Forum İstanbul ve Kanyon gibi pek çok tanıdık mekân var. Doğaları gereği kamusallıkları zayıf olan binaların mecburen yorumsuz geçildiği dosyada mimarların kıymetlisinin işlevsellik olduğu bir kere daha anlaşılıyor. Aslolan; binanın, içinde yaşayanlara sunduğu konfor ve hissettirdiği duygu. Ucuz gösterişler kendini hemen belli ediyor ve eleştiri oklarının hedef tahtası oluveriyor. Bakalım mimarlar, diğer mimarların işleri için neler diyor?

Miniatürk

Murat Uluğ, ÇM Mimarlık
Korhan Gümüş: “Miniatürk ne kadar ilginç olursa olsun, bence baştan ölü doğmuş bir proje. Neden derseniz, bir kere seçkinin bütünlüğü açısından sorunları var. İlk önce Türkiye’deki anıt ve önemli eserlerin bir seçkisi olarak başlayan diziye sonradan eklenen Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahra gibi örnekler bu bütünlüğü bozdu. Eğer seçkide önemli İslam anıtları da yer alacaksa bunun da sistemli bir şekilde yapılması gerekirdi. Ayrıca eserlerin kopyalarının yer aldığı topoğrafik düzenin de bir sistemi yok. Yan yana gelişigüzel konmuş maket deposu gibi duruyor. Restoran, konferans salonları da iyi çalışmıyor. Keşke başta öngörüldüğü gibi İstanbul’un tarihsel değişimini anlatan bir senaryo kurgusu içinde adım adım bir örneklem oluşturulsaydı. … Bence Santral’de kısa bir süre yer alan İstanbul 1910-2010 sergisi, Pera Müzesi’ndeki Sultanahmet Sergisi çok daha heyecan verici ve derinlikliydi.”

Zaman Gazetesi Binası

Kadir Karakoç, Zambak Mimarlık
Sait Ali Köknar: “Karmaşık bir kent yapılaşması içinde kendini basit bir fikirle çerçeveleyerek etrafından ayıran ve kullanıcısı açısından hatırlanmanın önemli olduğu durumu, yapıyı ikonlaştırarak sağlayan yapı; basit çözümleriyle çalışma mekânı standardını bir kez daha tarif ediyor. Kentteki diğer ofis yapılarında sıklıkla göremediğimiz bir okunaklılık bu.”

Ali sami yen spor kompleksi

Mete Arat, ASP Architekten
Hüseyin Kahvecioğlu: “Mimarisinden çok konumu açısından üzerinde konuşulması gerek. Bu derece yoğun kullanıcısı olan bir yapının sert bir topoğrafya ile ağır trafikli bir otoyol arasına sıkıştırılması, ihtiyaç duyulacak dış mekânların yetersiz kalmasına neden olmuş durumda.”

Hasan Çalışlar: “… Stattaki ambiyans ve akustik son derece tatminkâr. Her ne kadar oynatamadıysa da Türk sporu baştan tasarlanmış ve inşa edilmiş, dönüştürülmemiş bir stadyum kazandı. Eleştirmek gerekirse daha teknolojik bir yaklaşım ve daha ileri strüktür tasarımı beklerdim. …”

The Seed

Nevzat Sayın, NSMH
A. Defne Önen: “Yakın zamanda İstanbul’da uygulanan yapılar içinde mimarisi biraz gurme de olsa en lezzetli olanlarından biri. Çevresiyle yapım aşamasından itibaren kurduğu ilişki, malzeme kullanımındaki incelik, mekân kurgusundaki sadelik…”

Alexis Şanal: “Açık ara farkla İstanbul’daki çağdaş mimari projeler arasında en sevdiğim iş. Biçimsel cesareti, yerel inşaat yöntemlerindeki hüneri ya da malzemelerle sihirli oyunu değil onu en sevdiğim proje yapan. Her ne kadar tüm bu yönleri muhteşem olsa da The Seed’i sevmemin asıl nedeni sunduğu sofistike mekân dizilimi, insan ölçeğinin düşünülmesi ve bütünü oluşturan dinamik deneyimsel kaliteleri. Resmi kültüre karşın etkinliğin belirsizliğini önermesiyle, odaklandığı açık manzarasının ritmiyle The Seed unutulmaz, deneysel ve zamansız.”

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın