Maison Fibre, Venedik Mimarlık Bienali’nde

17. Venedik Mimarlık Bienali'nde sergilenen Maison Fibre, geleceğin yaşam alanlarının tasarımına ve inşasına alternatif bir yaklaşım sunuyor. Achim Menges ve Prof. Jan Knippers öncülüğündeki ekip tarafından tasarlanan Maison Fibre, tamamen robotik olarak, lifli yapı elemanlarından üretilmiş, tam ölçekli bir yaşam birimi.

University of Stuttgart, Institute for Computational Design and Construction (ICD) ve Institute of Building Structures and Structural Design (ITKE) tarafından Bienal’in bu seneki temasına yanıt niteliğinde tasarlanan proje, tamamen robotik olarak, lifli yapı elemanlarından üretilmiş bir yaşam birimi.

Yeni Bir Materyal Kültüre Doğru

Arkeoloji ve sosyal bilimlerde kullanılan bir kavram olan “Material Culture”, bir topluluğun veya çağın maddi nesnelerine ve mimarisine dayanan sosyal gerçekliğin yönlerini ifade ediyor. Ekip, bu kavramı, ev ve bina ölçeğinde birlikte nasıl yaşayacağımızın temel bir bileşeni olarak mimarideki maddi kültür üzerine spekülasyon yapmak için kullanıyor.

“Material Culture” sergisinin merkezinde yer alan Maison Fiber, ziyaretçilere yoğun malzeme deneyimini, geleceğin mekânsal ifadesini ve sadece birkaç kilo inşaat malzemesi kullanılarak inşa edilen oldukça kaydileştirilmiş yapılar sunuyor.

Genellikle uzak yerlerden çıkarılan, yapı elemanlarına dönüştürülen ve daha sonra uzun mesafelere taşınan beton, taş ve çelik gibi çoğunlukla ağır yapı malzemelerinin kullanıldığı dijital öncesi, malzeme yoğun inşaattan ayrılmayı ele alıyor.

Birlikte Yaşamak İçin Fiziksel Altyapıyı Yeniden Düşünmek

Maison Fiber’in üretimi, robotik olarak üretilen fiber kompozit yapılar üzerine yapılan 10 yıllık bir araştırmaya dayanıyor. Maison Fiber, lifli zemin levhalarının ve duvarlarının kullanıldığı ilk çok katlı yaşanabilir yapı. Tüm yapı, yalnızca elyaf fitillerinden, sonsuz, tek yönlü elyaf demetlerinden oluşuyor.

Projenin model karakterini vurgulamak için, konut binalarına özgü 2,5 metrelik ızgara boyutuna dayalı olarak yeniden yapılandırılabilir duvar ve tavan elemanları sistemi geliştirilmiş.

Projenin projektif yönü, mimari tarihin biçimlendirici bir modeli olan Le Corbusier’in Maison Dom-Ino’suna yaptığı referanstan türetilmiş. Lifli yapının kökten farklı doğası – masifin tektoniğine kıyasla – ziyaretçiler tarafından mekansal ve dokunsal olarak deneyimlenebiliyor.

Diğer bir önemli fark, gelecekteki kentsel binalar için belirleyici olacak olan olası uyarlanabilirlik ve dolayısıyla mevcut yapı stoğu ile olan etkileşim. Tasarımın bu yönü, Arsenale’nin mevcut sütunlarının enstalasyona entegre edilmesiyle bilinçli olarak vurgulanmış.

Lifli duvar ve tavan elemanları, proje ekibi tarafından geliştirilen, yerel olarak yüke uyarlanmış ve liflerin hizalanmasına izin veren, böylece olağanüstü hafif bir yapı sağlayan çekirdeksiz, robotik sarma işlemi kullanılarak üretilmiş. Kod uyumlu, yük taşıyan üst katın elyaf yapısı sadece 9,9 kg/m² ağırlığında, duvar elemanları ise daha da hafif.

Maison Fiber, halen mevcut olarak cam ve karbon fiber sistemlerini büyük ölçüde kullanıyor olsa da, yakın gelecekte, aşırı sıcaklık farklarına dayanabilen mineral fiber sistemlerinden doğal fiber sistemlere kadar farklı malzemeler kullanılabilir. Bu konudaki güncel yaklaşımlar, Maison Fibre’nin üst katında yer alan “Materialization Perspective” ve “Materiality Perspective” sergi bölümlerinde ziyaretçilere anlatılıyor.

Maison Fibre 2021 – 17th International Architecture Exhibition – La Biennale di Venezia from ICD on Vimeo.

Etiketler

Bir yanıt yazın