Kentsel Dönüşüm Sürecinde Riskli Yapı Tespiti ve Sorunları

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, ‘Kentsel Dönüşüm Sürecinde Riskli Yapı Tespiti ve Sorunları’ konulu panel düzenledi.

Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ndeki panelde, kentsel dönüşüm sürecinde riskli bina tespiti ve sorunlarına ilişkin detaylı değerlendirmeler yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, yeni imar alanlarının açılmayacağını söyledi.

Panelin açılışında konuşan İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, kentsel dönüşüm ve riskli yapı süreçlerinin vatandaşların barınma hakkıyla direkt ilgili olduğu için önemli bir konu olduğuna işaret etti. İMO Adana Şubesi olarak konuyu detaylarıyla Adana özelinde komisyon çalışmalarıyla irdelediklerini vurgulayan Biçer, “Bu konuda Adana’da mağduriyetlerin yaşanmaması için vatandaşa destek olmak bizim için kamusal bir görevdir. Vatandaşlarımız odamızdan istedikleri zaman bilgi alabilirler” dedi.

“OLUMSUZ TABLO HAKİM”
İMO Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Şükrü Erdem ise, kentlerimizde yılların plansız uygulamalarıyla iyice pekişen olumsuz bir tablo olduğunu söyledi. Konutların güvenli ve sağlıklı olmaktan, kentlerin ise yaşanabilir olmaktan uzak olduğuna işaret eden Erdem, “Kentlilik bilincinin yeterince gelişmiş olmamasından başlayarak, ulaşım, yeşil alan, sosyal donatı alanları, altyapı ve benzeri konulardan oluşan geniş yelpazeye yayılmış sorunlarımız bulunmaktadır. Odamız, insanı sosyal çevresinden uzaklaştıran projelere karşı çıkmaktadır. Vatandaşları mağdur eden, hak gaspıyla sonuçlanan, vatandaşa altından kalkamayacağı borç yükleyen uygulamalardan kaçınılmalıdır” diye konuştu.

“YAPILARA MÜHENDİSLİK DESTEĞİ GEREKLİ”
Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar da en çok kentsel dönüşümde riskli binaya sahip ilçenin Seyhan olduğunu söyledi. Seyhan’ın sadece Adana’nın değil Türkiye’nin kentsel dönüşüm, riskli bina ve imar açısından en sorunlu ilçesi olduğuna işaret eden Karalar, “Şikayet manasında değil, mevcut fotoğrafı çekme açısından söylediklerim önemli. Türkiye’de yapılaşma 1950’lerde başlıyor. Yapılaşma mühendislik desteği almadan gerçekleşiyor. Aklımız başımıza 1990’lı yıllarda geliyor. Ancak o yıllarda Adana’nın imarı, trafiği, kaliteli yaşamı ve sosyal alanları düşünülmeden sadece ranta dönük binalar yapılıyor. Biz, riskli binaları yeni yaşam alanlarına yerinde dönüştürerek, yaşamı kolaylaştıran, içerisinde her türlü sosyal donatıyı barındıran kentsel dönüşüm yapmak istiyoruz” dedi.

“YENİ İMAR ALANLARI AÇMAYACAĞIZ”
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ise bina yapılırken yönetmeliğe uymanın önemli olduğunu vurguladı. Kentsel dönüşümün yoğunluğu artırarak yapıldığı zaman rantsal dönüşüm olacağını söyleyen Sözlü, “Gerçekten ihtiyacı olan yerlerde kentsel dönüşüm yapılmalı. Kentsel dönüşümün kentsel yenileme ile örtüşmesi için çok temel disiplinlere ihtiyaç var” diye konuştu. Sözlü, “Portakal bahçesine ya da düz bir araziye bina yapılarak kentsel dönüşüm olmaz. Kentsel dönüşümün ruhunu anlayarak, popülizme kaçmadan kentsel yenileme yapılmalı. Mega projelerle popülizme kaçmak halkı kandırmak olur. Biz, Adana’da yeni imar alanları açmayacağız. Yeni ham alanlarda imara açılan yerlerde üst yoğunluk 1.2 olarak tespit edilmelidir” dedi.
Konuşmaların ardından moderatörlüğünü İnşaat Mühendisi ve İMO Adana Şubesi Kentsel Dönüşüm Komisyonu Başkanı Mustafa Çampınarı’nın yaptığı Kentsel Dönüşüm Sürecinde Riskli Yapı Tespiti ve Sorunları’ paneline geçildi.

“CİDDİ BİR KONUT SORUNU VAR”
Panel konuşmacısı İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe “Konut, herkesin kimliğini belirleyen kişisel bir mekan ve alandır” dedi. Konuta ilişkin aşırı bir şekilde teknolojileşmiş bir yaklaşımın, aşırı bir konut üretimini ortaya çıkardığı gibi konutu tam bir tüketim nesnesine dönüştürdüğünü ifade eden Gökçe, “Bir uçta olanakların fazlalığı, diğer uçta olanakların olmamasına karşın çokça yapıldığı ifade edilen ve görülen konutlar, insan varlığına karşı önemli bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylesi bir ortamda insanın ve haklarının tanınması, korunması ve geliştirilmesi çok kolay değildir. Bu ortamın değişmesi gerekmektedir” dedi.
Kentsel dönüşümün çağdaş yorumunu, insanı kentsel yaşamın odak noktasına koyarak kentsel bellek ve kent kimliğinin korunması, nüfus ve yapı yoğunluğunun dikkate alınarak kent bütünlüğü içerisinde düşünülecek bir dönüşümün yapılması olarak değerlendiren Gökçe, “Yapıların sadece deprem güvenlikli olmaları yeterli değil. Deprem sonrası artçılar devam ettiği için kimse evlerine giremiyor. Dolayısıyla insanların sokaklarda yaşayacakları toplanma alanları ve çadır kurabilecekleri yerlere de ihtiyaç var. Türkiye’de büyük bir merkezileşmenin önü tamamen açılarak muhalefet susturuldu. Türkiye, dünyada AVM’lerin çokluğu bakımından 5. sırada. 2017 yılına kadar Türkiye’de 454 AVM olacak. Boş bulunan alanlara AVM’ler ve binalar dikildi. Emek sömürüldü. Aynı zamanda diğer tüm canlı türlerin yaşam alanları da yok edildi” diye konuştu.

“HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TEMEL ALINMALI”
İMO Adana Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hıdır Çak ise riskli yapıların tespiti sürecine ilişkin bilgilendirmede bulundu. Hıdır Çak, “Hak sahiplerine yapılacak olan tebligatta, ‘yapının riskli olarak tespit edildiği, tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde riskli yapı tespitine karşı müdürlüğe itiraz dilekçesi verilebileceği, 60 günden az olmamak üzere idarece belirlenecek süre içinde yapının yıktırılması gerektiği’ hususları yer alır. Hak sahiplerinin güçlendirme başvurusu yapabilmesi için 60 günlük süre yetersizdir. Dolayısıyla yönetmelikte güçlendirme yapabilmeye kolaylık sağlanmalıdır” dedi.

Hıdır Çak, konuşmasının sonunda, kentsel dönüşüme ve planlamaya ilişkin olmak üzere yapılacak olan yasal düzenlemelerde hak ve özgürlüklerin temel alınmasının zorunlu olduğu vurgusunu yaptı.

“145 BİNA YIKILDI”
Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünden Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Şube Müdürü M. İskender Özdemir de il müdürlüğü ve bakanlık tarafından Adana’da lisanslandırılmış yetkili kuruluşlarca şu ana kadar toplam 542 yapının (toplam bağımsız birim 2162) riskli yapı tespiti yapıldığını, bunlardan 145’inin yıkımının tamamlandığını söyledi.

Riskli yapı tespiti yapılan diğer konut ve işyerleri için ise; ilgili belediyelere riskli binaların yıkımı için gerekli işlemlerin yapılması yönünde bildirimlerde bulunulduğunu belirten Özdemir, “6306 sayılı kanun gereği riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esastır. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine veya malik olmasalar bile kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere kira yardımı yapılabilir. Riskli yapıyı tahliye eden taşınmaz sahiplerine kredi faiz desteği de yapılmaktadır” diye konuştu. Soru-cevap bölümüyle sona eren panele yoğun ilgi gösterildi. 

Etiketler

Bir yanıt yazın