İTÜ’den Müsilaj Sorununa Yönelik On Çözüm Önerisi

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmail Koyuncu, Prof. Dr. İzzet Öztürk, Prof. Dr. Mustafa Yanalak, Prof. Dr. Özcan Arslan, Doç. Dr. Ebru Dülekgürgen, Doç. Dr. Mustafa Evren Erşahin ve Dr. Öğr. Üyesi Türker Türken, Marmara Denizi’ni tehdit eden müsilaj sorununa ilişkin bir değerlendirme raporu hazırladı.

Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım/AA

Müsilaj oluşumu ve sebep olduğu zararlarla ilgili analiz modellerinin de yer aldığı raporda, müsilaj sorununa ilişkin görüş ve öneriler yer alıyor. Raporda ayrıca, İTÜ Uydu Haberleşme ve Uzaktan Algılama Merkezi (UHUZAM) tarafından sağlanan uydu görüntülerini de bulunuyor.

Güncel verilere göre, Marmara Denizi havzasındaki belediye atık sularının %53’ü mekanik arıtma, %42’si ileri biyolojik (C, N, P giderimle) arıtma, %5’i ise biyolojik (C, kısmi N, P giderimli) arıtma sonrası denize deşarj edilmektedir.

Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nda yürütülen modelleme çalışmaları sonuçlarına göre, Marmara’da ötrofikasyon kontrolü ve alt tabakadaki çözünmüş oksijen seviyesinin daha da kötüye gitmesinin önlenmesi; diğer bir deyişle, alıcı ortamın yüzme su sporları ve balıkçılık gibi amaçlarla kullanımının sağlanması için, başta İstanbul olmak üzere Marmara’ya yapılacak bütün noktasal atık su deşarjları öncesi biyolojik C, N ve P giderimli arıtma uygulanması önerilmektedir.

Son on yılda başta İstanbul, İzmit ve Bursa olmak üzere Marmara’ya yapılan kentsel ve endüstriyel atık su deşarjları öncesi biyolojik N ve P giderimli arıtma uygulamaları hız kazanmıştır. Söz konusu uygulamaların sonucu olarak özellikle Haliç, İzmit ve Gemlik Körfezlerinde belirgin su kalitesi iyileşmeleri sağlanmış ve biyoçeşitlilik artmıştır. Ancak Yenikapı, Kadıköy, Küçükçekmece ve Büyükçekmece Ön Arıtma Tesisleri çıkış sularının deşarj edildiği Büyükçekmece Baba Burnu – Tuzla Yarımadası aksı kuzeyi ile su alışverişinin sınırlı olduğu İzmit Körfezi doğu bölgesinde alt tabakadaki çözünmüş oksijen seviyelerinin < 2 mg/L olduğu gözlenmektedir.

Müsilaj Sorununa Yönelik On Çözüm Önerisi

1. Marmara Denizi’ni, Boğazları ve deniz bağlantılarını içine alan Marmara Havzası bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmelidir.

2. Marmara Denizi’nde müsilaj oluşum süreçlerini artıran kirletici yüklerinin azaltılması için disiplinler arası bilimsel temelli bir yaklaşım uygulanmalı ve üniversite-kamu-sanayi-özel sektör-STK iş birlikleri geliştirilmelidir.

3. İleri Biyolojik AAT çıkış sularının azami oranda kentsel yeşil alanların (varsa tarım alanlarının) sulamasında ve/veya endüstride kullanılarak, Marmara’ya verilen atık su miktarının azaltılması sağlanmalıdır.

4. Atık su arıtma tesislerinde geri kazanıma öncelik verilmelidir. Bu kapsamda yenilikçi, az yer kaplayan ve enerji verimliliği yüksek atık su arıtma proseslerinin uygulanmasına geçilmelidir.

5. OSB ve tekil sanayi tesislerinin etkin izleme ve denetimlerle öncelikli ve tehlikeli maddeleri belediye kanal şebekesine deşarj etmeleri önlenmelidir.

6. Marmara Denizi üst tabakasında ekolojik şartların oluşumu desteklenmelidir. Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi arasındaki balık göçüyle balık sığınma/yumurtlama alanları korunarak bu bölgelerin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

7. Su kalitesi sürekli takip edilmeli, evsel ve endüstriyel AAT deşarjlarının izleme, denetim ve yaptırım kapasitelerinin geliştirilerek, standartlara uygun olarak işletilmeyen tesislere caydırıcı yaptırımların uygulanması ile izleme verilerinin paylaşımı sağlanmalıdır.

8. İleri biyolojik atık su arıtma tesislerinin işletiminin, uzman özel sektör firmalarınca, asgari 8-10 yıllık sözleşmelere dayalı olarak işletilmeleri yaygınlaştırılmalıdır.

9. Özellikle müsilaj ve kirlenmenin izlenmesi için farklı mekânsal ve zamansal çözünürlüklerde uydu görüntüleri temin edilmelidir. Aktif uydu sistemleri incelenerek çalışmalara entegre edilmelidir.

10. Marmara Denizi ve Havzası için karar destek sistemi olarak da hizmet edecek dinamik bir Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kurulmalıdır. Marmara Denizi ve etkileşimde olduğu alanlar hakkında sürekli olarak güncel bilgi üretilmeli, bu alanlardaki yapılaşma ve meydana gelen değişim belirlenmeli ve Marmara Denizi ekosistemine olan etkiler ortaya konulmalıdır.

Raporun tamamına erişim için tıklayınız.

Haber: İTÜ Medya ve İletişim Ofisi

Etiketler

Bir yanıt yazın