‘Geleceği yıkıla yıkıla kuracağız’

Yeşilköy Havalimanı'ndan yeni havalimanına... Üçüncü havalimanı projesinin özellikleri neler? Yeşilköy Atatürk Havalimanı ne olacak?

1912 yılında askeri amaçlı olarak yapımına başlanan, 2000 yılında bugünkü biçimine ve kapasitesine ulaşan Yeşilköy-Atatürk Havalimanı 11.8 milyon metrekare bir alan üzerine kuruludur (1.180 hektar). Basit bir karşılaştırma ile Yeşilköy Havalimanı, Büyükada’nın (5.4 milyon metrekare) iki katı; Suriçi-Tarihi Yarımada’nın (15 milyon metrekare) ise yüzde sekseni kadar bir alan kaplar.

Günümüzde Yeşilköy Havalimanı’nın aşırı yüklendiği ve kapasitesinin sınırlarına dayandığı bir gerçektir. Ancak, İstanbul’a metropoliten bağlamda bakılınca, hava taşımacılığının kapasite aşımı sorununun daha uzunca bir süre Sabiha Gökçen Havalimanı’nın daha etkin kullanımı (yeni pistler, hızlı raylı ulaşım sistemi ile Yeşilköy’le bağlanması vb.) ile yönetilebileceği belgelenmiştir.

Ne var ki konunun yeterince irdelenmesi ve tartışılması kaydıyla elbette İstanbul için üçüncü bir havalimanı düşüncesinin gündeme getirilmesinin zamanı da gelmiştir.

Yeni havalimanı

İşte bu süreçte karşımıza, İstanbul için bir “mega-proje” olarak üçüncü havalimanı önerisi çıktı.

Genellikle olduğu gibi habersizce, aniden karşılaştık bu öneri ile.

Şimdi öncelikle bu projenin kimi özelliklerini tanıtmaya çalışalım:
İstanbul’un Avrupa yakasında kuzeyde, Karadeniz kıyılarında Akpınar ile Yeniköy-Karaburun yerleşimleri arasında Terkos gölüne 2.5 kilometre mesafe ile komşu, ormanlık ve sulak bir alanda gerçekleştirilecek olan yeni projenin toplam alanı 76.5 milyon metrekaredir (7.650 hektar: Yeşilköy’ün 7 katı). 150 milyon yolcu/yıl kapasiteli olarak tasarlanan havalimanı, 4 etapta gerçekleştirilecek ve son biçimine 2038’de erişecektir.
Sonuç olarak; havalimanının yapım ve işletme ihalesi, 22 milyar Avro’ya 3 Mayıs 2013’te “bağlandı”.

Proje kapsamında iç ve dış hatlar terminal binaları ve havalimanı için gerekli teknik alanlar için toplam yaklaşık 2 milyon metrekarelik bir yapılaşma gerçekleştirilecektir.

Bu havalimanının yapılması sürecinde bölgede üçüncü Boğaz geçişi otoyolları bağlantılı, konumu ve içeriği belirsiz bir “Kanal İstanbul” projesi, yine esrarengiz bir “Yeni İstanbul- Rezerv Konut Alanı” yerleşimi ve güneydeki Olimpik Park ile toplam 420 kilometrekarelik bir operasyon alanı öngörülmektedir.

Bu, tüm mega-projelerde olduğu gibi kimilerinin ulusal onurunu okşayan, dolayısıyla tartışılması bir tabu haline getirilen müthiş yapılaşmanın, doğa üzerinde daha doğru bir deyişle tüm İstanbul bölgesi ekolojisi üzerinde yaratacağı korkunç etki henüz algılanamamıştır.

Yapılacak havalimanı bölgesinin; 6.172 hektarı orman, 1.180 hektarı madencilik, 660 hektarı göl, 236 hektarı mera, 60 hektarı kuru tarım, 2 hektarı da fundalık alandır.

İstanbul için yaşamsal önemi olan düşey ekolojik koridorlardan biri (Kuzey ormanlarında filtre edilmiş hava temizleyici hâkim rüzgârlar, su havzaları, kuş göç yolları) olan Terkos-Haliç-Çekmece ekolojik koridoru tam da bu alanın içerisinden geçmektedir.

Alandaki toplam ağaç adedi 2 milyon 513 bin 341’dir. Kesilmesi zorunlu ağaç adedi ise en iyimser tahminle 657 bin 950’dir (mevcudun dörtte biri).

Bu kıyıma “Kuzey Otoyolu”nun yaratacağı tahribat dahil değildir. Otoyolun yapımı için, 1.600.000 ağacın kesileceğinden söz edilmektedir.

Havalimanı için 2.500.000.000 metreküp dolgu yapılması öngörülmektedir ve bu dolgu malzemesinin “Kanal İstanbul” kazısından edinileceğine değin henüz doğrulanmamış söylentiler vardır.

Ağaç kesimi, kanal kazısı, toprak taşıma, dolgu, sulak alan kurutma benzeri inşaat faaliyetinin karbon salınım maliyetinin dehşeti henüz bilim çevrelerince bile algılanamamıştır veya gündeme getirilmemiştir.

Yapılacak hafriyat ve dolgu çalışmaları, orman doğasının yanı sıra 70 adet canlının yaşamını barındıran göl ve göletler, akar ve kuru dereler, tarım alanları, mera alanlarını da ortadan kaldıracaktır.

‘Sonu olmayan bir yapılaşma süreci’

Kalkınma çabasında olduğumuz gerekçesiyle Cumhuriyetten bu yana artan bir hızla yapılar yapıyoruz. Anadolu, tarihin sıfır noktasından, bomboş doğal bir çevreden bugüne sürekli artan bir hızla yapılandırılıyor!

45 yıl öncesine kadar bu topraklarda üretilen toplam yapı kadarını belki bugünlerde her yıl yeniden inşa ediyor Türkiye… Ne orman ne su havzası, ne doğal ne tarihsel sit ne de fay kırığı dinlemeden; gelecek kuşaklar için, doğanın kendini yenilemesi için rezerv alanlar bırakmadan… Bu ivmenin yayılımının tarih içinde dağdan ovaya, içeri bölgelerden kıyıya ve doğudan batıya doğru olduğunu kaydedelim. Türkiye sürekli yapılaşıyor. Ama hep aynı yerlerde yoğunlaşarak.

Birçok nedenle yapılaşıyor. İki esas yorum söz konusu burada:
Yapma, üretme, dönüştürme telaşı ve çabası, ulusun hızla “muasır medeniyetlerin seviyesine ulaşma”, kalkınma talebinden kaynaklanıyor olabilir. Ulusal ve bireysel kalkınma, zenginleşme hatta daha öteye gidip “köşeyi dönme” talebinden. Kimilerine göre “modernleşme” budur; geleceği yıkıla yıkıla kuracağız. Bilimsel bilgiyi ve tarih bilincini yadsıyan bu görüşe katılamıyorum. Hızlı, kolay, içeriksiz, denetimsiz ve biçimsel bir yapılaşma bu.

Yeni havalimanımız için de süreç farklı değil.

Ne var ki bu süreçte dünyanın, üzerinde yaşadığımız toprakların biricik sahibi olmadığımızı, bu coğrafyayı yaşama hakkı olan milyonlarca tür canlı ile paylaştığımızı unutuyoruz. Doğa tüm dinamiklerini kendini yenilemek üzerine yeniden ve yeniden üretir. Dengeler bozuldu mu geri dönüş olanaksızdır. Bu konuda hızla deneyimlediğimiz küresel ısınmayı, su kaynaklarının tüketimini hatırlamak yeterlidir. Kuş gribi salgını sonrasında milyonlarca kanatlı telef edildi. Ardından çok güçlü bir olasılık ile bunların eksikliğinden ortaya bir kene meselesi çıktı.

Erdoğan: Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki?

Burada yine, yeniden şu bildik Kızılderili atasözünü anımsatmakta yarar var. Diğerini biliyorsunuz, Sayın Başbakan, Orman Forumu açış konuşmasında hatırlatmıştı (*):
“Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.”

Milyonlarca canlı yok olacak

Tüm uygar dünyada böyle büyük projeler yöneticiler tarafından önerilir, sonra kamuoyu ve şu bizde hiç sevilmeyen uzmanlar tarafından uzun uzun tartışılır, bu süreçte kimisi radikal olarak karşı çıkar, kimisi alternatif öneriler dile getirir. Buradaki gibi ısmarlama raporlar ile olay kotarılmaz.

Örneğin birileri çıkar ve diyebilir ki; başka yer mi yok da havalimanımız tam da bu kentin yanı başına, hem de milyonlarca canlının yaşam kaynağı olan sulak alanlara konumlanıyor? Örneğin onaylı “İstanbul Çevre Düzeni Planı”nda önerilen yerden vazgeçilme gerekçeleri nelerdir? Daha güneybatıdaki Çatalca-Silivri düzlüklerinde önerilen konumdan vazgeçmek için (merkeze 40 kilometre) hangi araştırmalar yapıldı da aniden buraya karar verildi?

İsviçre’de göl üzerinde fuar için yapılacak geçici bir tesis öncesinde sualtında yaşayan bir midye kolonisinin fuar boyunca (geçici yapı söküldükten sonra eski yerlerine yerleştirilmek üzere) bir akvaryumda “misafir” edildiğini biliyoruz (Expo 2002).

Yeşilköy Atatürk Havalimanı ne olacak?

Bu süreçte işlevini kısmen yitirecek olan Yeşilköy Havalimanı için de kimi öneriler geliştirilmesi gerekmektedir. Buradaki potansiyel risklerin göz önüne alınması ve akılcı öneriler getirilmesi de kanımızca aynı derecede acil ve gereklidir.

Güncel politikalara bırakılırsa bu alanın yoğun bir yapılaşmaya (alanı daraltılmış biçimde bir VIP Havalimanı -TOKİ tipi bir yapılaşma- Dünya Ticaret Merkezi, AVM’ler, ofisler, oteller vb. söz ediliyor) açılma olasılığı vardır.

İstanbul’da 1930’lardaki planlama faaliyetlerinden (Suriçi arkeolojik bölge parkı – Sarayburnu ile iki numaralı park-bugün kongre vadisi) bu yana ciddi boyutta hiçbir kent parkı yapılmamıştır. Bu tarihsel gerçek göz önüne alındığında, İstanbul’un en değerli ekolojik yaşam alanlarına yapılacak yeni havalimanının “günah”ını, bu coğrafyada ve çevrede yaratacağı tahribatı belki bir nebze azaltmak için tüm Yeşilköy Havalimanı alanının yeni bir kent parkı- kent ormanına dönüştürülmesi önerilebilir.

Etiketler

Bir yanıt yazın